Ameliyat da yapar karikatür de çizer şarkı da söylerim

Beyaz önlükleri ve ellerinde stetoskoplarıyla görmeye alıştığımız doktorlar, zor olduğu kadar yorucu olan bu mesleğin yükünü farklı uğraşlarla hafifletiyor. Kimi karikatür çiziyor, kimi şarkı söylüyor, kimi de senarist. Aynı zamanda birer sanatçı olan doktorlarla konuştuk

Onlar kimi zaman bir ameliyathanenin kapısında çıkıyor karşımıza, kimi zaman hasta bir çocuğu iyileştirmek için çabalarken... Bazen yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgideyken bizi elimizden tutup hayata döndüren yine onlar oluyor. Birçok doktor bu zor mesleğin stresinden sanatla kurtuluyor. Bazıları karikatür çiziyor, bazıları oyunculuk yapıyor, bazıları ise müzikle uğraşıyor. Hayatın bu şekilde daha kolay yaşanılabilir hale geldiğini anlatan doktorlar belki de kendilerini sanatla tedavi ediyorlar. İşte oyuncu, müzisyen, karikatürist, edebiyatçı doktorlar...

Ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak ve Üç Maymun filmlerinde rol alan Ercan Kesal, Özel Okmeydanı Hastanesi’nin sahibi olarak sürdürdüğü doktorluğunun yanı sıra spor kulübünün başkanlığından yayıncılığa pek çok alana dağıtmış düşlerini. Kesal, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni yarım bırakıp İzmir’e diş hekimliği okumak için gitmiş. Daha sonra bu sevdadan da vazgeçip Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmiş, ortopedist olarak mezun olmuş. Ardından İstanbul’a dönüp bir poliklinik açmış. Kesal, oyunculukla tanışması hikayesini şöyle anlatıyor: “Eşim Nazan Kesal, Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak filminde oynarken, filmde kocasını canlandıracak birine gereksinim duyulmuş. Eşim de bana bahsetti. Filmde rol aldım ve bu sayede Nuri Bilge Ceylan’la tanıştım. Ardından Üç Maymun filminin senaryo grubunda ve oyuncuları arasında yer aldım.”

ÖNCE KARİKATÜRİSTİM

Memorial Hastanesi Genel Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlu Uzman Doktor Kadir Doğruer, adeta ölümle yaşamın kol kola gezdiği yoğun bakım servisinde çalışıyor. İşte, bu ortamda dinginliği çizgilerde bulan bir doktor Kadir Doğruer... Keskin kalemiyle hayatındaki tezatlıkları bu zamana kadar yaptığı binlerce karikatüre dökmüş. Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Doğruer’in ilk karikatürü 1977’de Çarşaf dergisinde yayımlanmış. Çivi ve Gırgır dergileri ve Hürriyet ve Tercüman gazetelerinde de karikatürleri yayımlanan Doğruer’in toplam 25 ulusal ve uluslararası ödülü, iki tane karikatür albümü bulunuyor. 12 yaşından beri karikatür çizdiğini anlatan Doğruer “Tıp fakültesine girene kadar profesyonel olarak karikatüristlik yaptım. Oradan kazandığım parayla hem okudum hem aileme yardımcı oldum. Yani benim ilk mesleğim karikatüristlikti. Bu yüzden her zaman önce karikatürist sonra hekimim” diyor.

Hastalarının ve hasta yakınlarının bu yönünü duyduklarında şaşırdıklarını anlatan Doğruer şöyle devam ediyor “Karikatürü güldürmek için çizmiyorum. Benim bu hassasiyette konuya yaklaşmam haliyle hasta yakınlarını da çok memnun ediyor. Bazıları ‘Hekimimizle gurur duyuyoruz’ diyor. Hasta yakınlarının güveni de artıyor.”

Musiki ile tıp kol kola

Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca ne yardan ne serden vazgeçti. Hem iyi bir müzisyen hem hekim oldu. İki işine aynı ciddiyetle sarıldığını anlatan Yavaşça şunları anlatıyor: “Lisede kanun çalmaya merak sardım ve ders almaya başladım. O zamanlar edebiyat öğretmenin Hakkı Süha Gezgin, Vakit gazetesinin başyazarıydı. Neyzendi ve musikiye sevdalıydı. Bir sohbet sırasında müziğe ilgimi fark etti. Evinde haftanın iki günü düzenlediği fasıllara gelmemi söyledi. O zaman dedim ki musiki benim içindir.”

Doktor olma hayallerini gerçeğe dönüştürmek için 1946 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne giren Yavaşça “Hayatımda ne okul ağır basıp müziği boş verdim ne de tersi oldu. Okula hiç ara vermedim. Tıp da insana dayanıyor, duygularımla örtüşüyordu. Zaten musikiyle tıp birbirinden çok memnundu. Hep kol kola yürüdüler” diyor.

Şiir hep içimde vardı

Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin hekimliğinin yanında şair ve edebiyatçı kimliği de var. Şiire ilkokulda başlamadan önce içinde bulduğunu söyleyen Hatemi “Biz Azerbaycan’dan gelen bir aileyiz. Bizim ailede neredeyse herkes şiiri içinde ilk önce içinde buldu. Mesela hiç eğitim almamış olan anneannem ezbere maniler okurdu” diyor. Hekimlik mesleğinin yanı sıra başka alanlarla ilgilenmenin özel bir şey olduğunu anlatan Hatemi “Hekimlik benim mesleğim. Fakat şiir her zaman olan bir şeydi. Yani sonradan ilgi duymadım. Ben onu meslek olarak görmüyorum, o benim içimde olan duyguların ortaya çıkması” diyor.

Albüm sahibi onkolog

Tayfun Hancılar, yıllardır Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Onkoloji Kliniği’nde kanserle savaşan hastaların doktoru. İşi zor belki ama o mesleğini severek yapıyor. 1989 yılından beri müzikle uğraşan Hancılar geçen yaz Kilit adında bir albüm çıkardı. Müzikle hobi olsun diye uğraşmadığının altını çizen Hancılar ‘Müzik benim ikinci mesleğim. Profesyonel olarak yapıyorum ben bu işi. Günde birçok hasta görüyorsunuz ve kanserin ne kadar zor bir alan olduğunu tahmin etmeniz güç değil. Müzik ayakta durmama yardımcı oluyor. Klibimi gören hastalar çok mutlu oluyor. Bu insanların hayatında da çok fazla renk yok, kendi doktorlarını orada görmek onları da mutlu ediyor aslında’ diye konuşuyor.

Sanat, sezgileri güçlendiriyor

24’te yayınlanan Bizden Nağmeler programının sunucusu Adnan Çoban 15 yıllık bir hekim. HTA Nöropsikiyatri Merkezi’nde görev yapan Çoban, aynı zamanda musiki aşığı bir sanatçı. Müzikle tedavi çalışmaları olan ve sık sık konserler veren Çoban, musikiye olan ilgisini şöyle anlatıyor: “Çocukken de ilgim vardı. Fakat üniversiteye girdiğimde koroya katıldım, o zaman ‘Bu alanda bir şeyler yapmalıyım’ dedim.” Birçok hocadan ders aldığını ve İstanbul Radyosu’nda dört yıl çalıştığını anlatan Çoban şu sıralar albüm çalışmalarına başladığını söylüyor.

STAR