Sağlık Bakanı Recep Akdağ dün STV’de katıldığı bir proğramda Tam Günle ilgili Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını beklediklerini, gerekçeli karardan sonra gerekirse yeni bir kanun yapacaklarını söyledi. Muayenehaneleri olan hekimlerin sıkı kontrolüne devam edileceğini de söyleyen Akdağ, bu konuda yaptığı açıklamalardan hekimlerin rencide olduğunu da hatırlattı.
Bakan ve sunucu arasındaki diyaloglar:
SUNUCU- Efendim, şimdi tabi bu Tam Gün Yasasını siz çıkarırken, hastanelerde vatandaşın daha fazla ve daha rahat hizmet alması için yapıldığını ifade etmiştiniz. Bu şimdi tabi yargı süreciyle engellendiğine göre, nasıl buradaki yaşanan sıkıntılar aşılacak. Tam Gün Yasasını yeniden bu Anayasa değişikliğinden sonra yeniden gündeme getirme gibi bir planınız var mı?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Anayasa Mahkemesi’nin gerekçelerini görmemiz lazım. Oradaki talihsizlik de gerekçe yazılmadan sonuç açıklanması. Bunu Anayasa Mahkemesi zaman zaman yapıyor biliyorsunuz ve Anayasaya aykırı bir iş yapıyor açıkça. Bu zamanında bir içtihat haline getirilmiş, öyle devam ediliyor. Yani Anayasayı, Anayasa Mahkemesi çiğneyebiliyor. Anayasa Mahkemesi olduğu için normal oluyor yani onun Anayasayı çiğnemesi. Gerekçeleri bilmemiz lazım. Ama biz vatandaşımızı korumaya devam ediyoruz. Yani yüzde 88 civarındaydı kanunu yaptığımız zaman devlet hastanesinde çalışan uzman hekimlerin tam gün çalışma oranı, şimdi yüzde 92’ye çıktı.
SUNUCU- Bu nasıl oldu, yani bir taraftan onların muayenehane açabilmelerine imkan tanındığı halde muayenehane açmadıkları yönünde de bilgiler var, bunlar kamuoyuna yansıyor, bu nasıl oluyor peki?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Tabi zaten yüzde 92 bunu işareti. Bugün devlet hastanesinde çalışan doktorların, uzman doktorların sadece yüzde 8’inin muayenehanesi var, yüzde 92’sinin yok. Çünkü biz onları teşvik ettik, ek ödemeler veriyoruz. Ayrıca, muayenehane ya da özel hastane ile devlet hastanesi ilişkisini kesecek tedbirler alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.
SUNUCU- Mesela neler var?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Mesela mesailerin itinalı bir biçimde yapılmasını sağlıyoruz. Mesela bir şekilde devlet hastanesinde birtakım işleri yapılan, harcamaları oranın üstüne bırakılan, daha sonra oradan özel bir hastaneye transfer edilerek ameliyat edilen hastalar için, bu işi takip ederek bunu yapan hekimlere, özel hastanelere belli yaptırımlar uyguluyoruz, bunu Sosyal Güvenlik Kurumu da uyguluyor. Veya bir muayenehaneye yönlendirme olduğunda vatandaşımız kolayla hakkını arayabilecek birtakım mekanizmalar buluyor karşısında, mesela 184 numaralı bir hattımız var. Bunu bir kere daha vatandaşımıza da hatırlatmış olalım. Ayrıca her hastanede hasta hakları birimlerimiz var.
SUNUCU- Normal şartlarda doktorun muayenehaneye hastayı yönlendirmesi yasak mı?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Elbette, nasıl olabilir? Yani muayenehane açması bir hekimin, şimdi dediğim gibi gerekçeleri göreceğiz de ona göre karar vereceğiz. Çünkü Danıştay, gerekçeleri görmeden devlet hastanesindeki doktorlar muayenehane açabilir dedi. Çünkü bizim hukuki yorumumuza göre, üniversite hastaneleri için Anayasa Mahkemesi bunun yolunu açık bıraktı iptalden dolayı, ama devlet hastanelerinde böyle bir açıklık bize göre yok. Danıştay bunun tersini düşündü ve yorumladı, öyle de bir karar aldı. Ama bunun anlamı, siz bir devlet hastanesine gittiniz, orada işiniz görülmüyor, diyelim ki ultrason çekileceksiniz, ultrasonunuz çekilmiyor ama işte giderseniz muayenehaneye işiniz kolayca yapılıveriyor. Yahut ameliyat günü alacaksınız, ameliyat günü alamıyorsunuz da muayenehaneye giderseniz ameliyat günü alıyorsunuz ya da sizi orada ameliyat edecek doktor muayenehaneye bir gelin görüşelim diyor da orada size diyor ki 500 lira, 1000 liranızı alırım ameliyat etmek için veya sizin takibinizde diyor ki, ben hastanede pek iyi takip edemem, lütfen muayenehaneme gelin; bunların hepsi şu anda hukuken yasaktır.
SUNUCU- Yani etik olmasının dışında doktorlar üzerinde bir yaptırıma sebep olacak gibi de yasak.
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Kesinlikle yasaktır. Bunu yapan bir hekim idari ceza alır, gerekirse memuriyetten bile çıkarılabilir. Bunları söylerken şu anda hekimlerimizin yüzde 92’sinin bu muayenehanecilik ya da özel hastane-devlet hastanesi birlikteliği işinden artık tamamen uzak olduğunu hatırlamamız lazım. Haklı olarak hekim arkadaşlarımız biraz rencide olabiliyorlar biz bunları konuşurken. Bu artık Türkiye’de küçük bir hekim gurubunun ilgi alanı halinde. Yani 29 bin uzman hekim var Sağlık Bakanlığında, 29 bin 300 civarında uzman hekim var. Bunların şu anda muayenehanesi olanı veya özel hastanede çalışanı 2000 civarında, 2100 civarında. Yani aşağı-yukarı 7’lere, 6’lara doğru düşmüş durumda. Ama biz bu yüzdedeki bir muayenehaneciliği de kabul etmiyoruz. Hani hukuken açık kalabilir, eyvallah, öyle gelişecekse iş sonunda ki gerekçeleri gördükten sonra belki yeni kanun da yapacağız. Ama pratikte vatandaşımız kendini asla bir muayenehaneye mecbur hissetmesin, biz onun arkasındayız, arkasında durmaya da devam edeceğiz.
SUNUCU- Bu 184 dediğiniz telefon numarası çok fazla yerde karşısına çıkıyor vatandaşın. Hangi durumlarda arayabiliyor vatandaş 184’ü?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Sağlıkla ilgili hangi sorunu varsa, bilgi almak isteyebilir, bir hastanenin kapısındadır sıkıntısı vardır, acil servistedir problemi olmuştur, ulaşamıyordur hizmete, önüne muayenehane engeli getirilmiştir, ne varsa vatandaşımız arayabilir. Bir tek üniversite hastaneleriyle ilgili yaptırımımız Sağlık Bakanlığı olarak zayıf. Üniversite hastanelerini biraz daha özerk. Açık söyleyeyim; yaşanan problemlerin, 184’e ulaşan problemlerin önemli kısmı üniversite hastaneleriyle ilgili. Bu alan da gittikçe belli bir çizgiye oturacak, üniversite hastaneleri bir birlik kurdu. YÖK bu hususta daha derli toplu çalışıyor. Üniversite hastaneleri de hizmetin kalitesinin artması açısından, vatandaşın önüne böyle engellerin çıkmaması açısından bir tavır içerisine girdi, bu sevindirici. Ne varsa yani, sorunuyla ilgili her konu da 24 saat, haftanın 7 günü ve 365 günü yılın bayram tatil vesaire demeden 184’ü vatandaşlarımız arayabilir. Sorunlarının, problemlerinin büyük kısmını bu şekilde çözebilirler.
SUNUCU- Size bu 184’e gelen telefonlarla, ihbarlarla çözüme baktığınızda nasıl bir orantı var, yani gelen ihbarların ne kadarı çözüme kavuşturulabiliyor?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Büyük çoğunluğunu, yüzde 90’a yakınını kısa sürede çözebiliyoruz. Bir örnek vereyim size, bundan 2 sene kadar önce Ordu’da kayınpederim bana telefon açtı. Bir astsubay emeklisidir. Gece saat 23 sıralarında, 11 sıralarında bir arkadaşı ağız-diş sağlığı merkezine gitmiş ve orada doktoru bulamamış. Şimdi ağız-diş sağlığı merkezlerinde her şehirde bizim nöbetçilerimiz var, öyle eskisi gibi efendim dişimde şiddetli ağrı var, sabaha kadar beklemek zorundayım; bunlar kesinlikle yok. Doktoru bulamayınca da onu aramış bana yardımcı olur musun? Kayınpeder de beni aramış. Dedim ki sen beni aramamış ol 184’ü ara bakalım ne olacak. Yarım saat sonra döndü tamam doktor geldi diş meselesi halledildi, tedavisi yapıldı, evine geri dönüyormuş dedi, buna biz sevindik doğrusu
SUNUCU- Yani Bakanı aramaktan daha etkili 184’ü aramak, öyle mi?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Daha etkili olabilir. Bakanı aramak etkili olur her zaman, ben de o 184’ün bir elemanı gibiyim. Ama Bakana herkes nasıl ulaşacak, işte onun için bu yolları açıyoruz. Günde yaklaşık 2500 kişi burayı arıyor. Bunun amacı, sağlık çalışanlarını zora sokmak, sıkıntıya sokmak falan değil. Şimdi yakında sağlık çalışanlarının ne kadar fedakârca işler yaptığını ve onların problemlerini çözmek üzere de bir iletişim alanı oluşturacağız, o da önemli. Vatandaşlarımızı bu arada da şunu söyleyelim: Sorunlarınız için 184’ü arayabilirsiniz. Ama çok nadiren de olsa sağlık çalışanlarına sözlü veya fiili şiddet uygulayan, yani bağışlayın söylemek zorundayım tırnak içinde magandalar ya da psikopat davranışlar da görüyoruz, bu asla kabul edilemez. Yani yolları açmışız işte, sıkıntın varsa 184’ü ara, sıkıntın varsa hasta hakları birimine git hastanede, bunların önü açık. Günde sadece Sağlık Bakanlığının birimlerine Abdullah Bey, milyona yakın insan müracaat ediyor. Böyle bir sistemin içinde sıkıntılar ortaya çıkmaz mı, tabi çıkar. Ve biz onları çözmeye çalışıyoruz. Ama bir sağlık çalışanına karşı asla sözlü ya da fiili bir şiddeti kabul etmiyorum. Yani bu hususta da bütün sağlık çalışanlarının arkasındayım. Hani siz doktor olun, ben vatandaş olayım, siz hemşire olun, ben vatandaş olayım. Siz acilde çalışan bir teknisyen olun, ben vatandaş olayım. Siz bana kaba davranamazsınız, siz bana kötü davranamazsınız. Ama ben de size kaba davranamam, ben de size kötü davranamam, ikimiz de eşit bireyleriz. Siz hizmet vereceksiniz, ben hizmet alacağım. Sizin nasıl ki kaba davranma hakkınız yoksa elbette benim de kaba davranma hakkım yok.
SUNUCU- Şimdi sağlıkta dönüşüm projesi yapmıştınız yıllardır, AK Parti iktidara geldiğinde bu yana ve çok ciddi değişiklikler oldu yani, bunu herkes günlük hayatında fark ediyor. Bunu tamamladınız mı ya da bunun bir ileri ki hedeflerinde neler var? Çok genel bir soru ama nokta atışlarıyla evet yaparsanız sevinirim.
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ama önemli bir soru, doğru. Bir yapısal dönüşüm bu, köklü bir dönüşüm, bir reform yani. Bunu OECD, Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF gibi örgütler takdirle artık anıyorlar, raporlarına girdi, Türkiye örnek gösteriliyor. Biz 10 yılı bu yapısal dönüşüm için önümüze bir hedef olarak koymuştuk. 10 yılın aşağı-yukarı 8 yılı geçti, 8 yıla yakın bir zamanı. 2 yılımız daha var yapısal dönüşümler açısından. İnşallah yeni iktidar dönemimizde bu 2 yılı da çok iyi kullanacağız. Yani önce şu bir yılı seçime kadar 9 ayı, 10 ayı, daha sonraki 13-14 ayı çok iyi kullanacağız. Ve 10. senenin sonunda yapısal dönüşüm yüzde 80-85 oranında tamamlanmış olur. Ondan sonra iki ana problem kalıyor Türkiye’de. Bir; sağlık insan gücünün doktor ve hemşire başta olmak üzere sayısal olarak arttırılması, bu sayı yetersiz çünkü ve zamana ihtiyaç var. İki; yapılarımızın, sağlık yapılarımızın modernleşmesinin bitirilmesi. Sağlık yapılarının modernleşmesinin yüzde 30 oranında bitirdik bu süre içinde. Bu zor bir şey takdir edersiniz. Bizden önce 6 bin hasta yatağı yapılmıştı, biz 30 bine yakın hasta yatağı yaptık ve hepsi modern yataklar. Banyolu, tuvaletli yataklar, biliyorsunuz yeni hastanelerimizi. 2015’in sonuna kadar bu şeyi tamamen bitireceğiz. Yapısal anlamda, yani inşaat anlamındaki ve donamım anlamındaki ihtiyaçları. Yani 2012’de yapısal dönüşüm büyük ölçüde tamamlanır, 2015’de bina dönüşümü tamamlanır. Ama insan kaynaklarının gelişimi için 2023’lere kadar ihtiyaç var.
SUNUCU- Özellikle doktor değil mi insan kaynağı derken.
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Doktor, hemşire, fizyoterapist. Ama şöyle bir şey, yani bitirdim de diyemezsiniz böyle bir dönüşümü, bu bir çemberdir.
SUNUCU- Hayat devam ediyor.
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ana yapısal dönüşüm bitmiş oluyor, ondan sonra yenileştirmelerle yolumuza devam etmeliyiz.
SUNUCU- Çok önemli, üzerinde durduğunuz bir konu da aile hekimliği. Bu sanıyorum bazı bölgelerde pilot olarak devam ediyor ama bütün Türkiye’ye ne zaman geçecek? Bir de bu aile hekimliği, 1-2 dakikamız kaldı, nedir yani tam olarak, nasıl bir sistem uygulamasında var?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Şimdi Türkiye’nin aşağı-yukarı 60 ilinde aile hekimliğine geçtik. Bu senenin sonuna kadar bütün illerde geçmiş olacağız. Aile hekimliği şu: Sizin bir aile hekiminiz oluyor bulunduğunuz, oturduğunuz yere yakın bir yerde size onu tahsis ediyoruz ve siz bunu değiştirme hakkına da sahipsiniz. Yani önce başlarken biz tahsis ediyoruz, ama siz değiştirebiliyorsunuz isterseniz. Bu aile hekimi sizi kayıtlarına alıyor, hem sizin sağlık koçunuz gibi size danışmanlık yapıyor, koruyucu hizmetlerini veriyor. Eşinizin, sizin, çocuğunuzun tedavi edici hizmetlerinizi veriyor ve size bir dosya tutuyor. Kayıtlarınız çok düzenli bir biçimde o dosyada yer alıyor. İstediğin zaman da onu değişebiliyorsunuz. Hiçbir sosyal güvenceye ihtiyaç yok, tamamen ücretsiz olarak size hizmet sunuluyor. Türkiye’nin her yerinde gayet mükemmel ortamlarda tahlil yapabiliyor bu hekimlerimiz, biraz 3-5 kişi bir aradaysa bir ultrasonları olabiliyor. Yani hastaneye gitme ihtiyacını azaltan, koruyucu hekimlik anlamında size yardım eden bir sistem kurulmuş oluyor. Hemen hemen bütün Batı Avrupa ülkelerinde bu sistem zaten var. Türkiye’de bu sistemi biz AK Parti hükümetleri döneminde geliştirmiş olduk. İnşallah bu senenin sonuna kadar da bütün yurda yaymış oluyoruz.
SUNUCU- Bu hastanelerde mi görev yapıyor aile hekimleri?
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Hayır. Aile hekimleri eskiden sağlık ocağı olarak bildiğimiz yerlerde veya benzeri yerlerde hizmet görüyorlar. Ama söylediğim gibi size tahsisli bir aile hekiminiz var, onu değiştirebiliyorsunuz. Siz onu değiştirirseniz aile hekiminiz geliri azalıyor. Yani bir kişi, kayıtlı kişi sayısı azaldığı için. Dolayısıyla bir hizmet ilişkisi burada daha çok gelişiyor. Doktorlarla hasta arasında bir güven ilişkisi doğuyor. Eski sistemin, bildiğimiz sağlık ocağı sisteminin modern, çağdaş toplumlar için geliştirilmiş bir şeklidir bu. Biliyorsunuz sağlık ocağı sistemi 60’lı yılların başında Türkiye’de başladı. O sistemi geliştiren Nusret Fişek, 80’li yıllarda sistemin buna dönmesi gerektiğini, aile hekimliğinin gelişmiş ülkelerde doğru olduğunu da yazmıştı. Şimdi biz onu yapıyoruz.
SUNUCU- Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler için.
PROF. DR. RECEP AKDAĞ- Ben teşekkür ederim, sağ olun.