Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası’nın (AHESEN) geçen hafta 11 ülkeden aile hekimlerinin de katılımı ile gerçekleştirdiği çalıştayın ardından ortaya konan raporlar, Türkiye’de aile hekimliğinin, sağlık talepleri dışında bürokratik ihtiyacı karşılama merkezleri haline dönüştüğünü ortaya koydu.
“Türkiye’de Aile Hekimliği Uygulamasının Son Durumu Çalıştay Rapor Özeti”ne göre, aile hekimlerinin sunduğu sağlık hizmeti ile sağlık sorunlarının yüzde 90’ı çözümlenebilecek ve hastaların hastanelerde gereksiz yığılmaları ve hizmet sunumu talepleri ortadan kalkabilecekken, aile hekimlikleri “adres tespiti” gibi, “sağlık hizmeti dışında” her türlü işin görev olarak verildiği bürokratik belge merkezlerine haline geldi.
AHESEN’ in düzenlediği çalıştaya Prof Dr. Ersin Akpınar başkanlık yaptı. AHESEN Başkanı Dr. Gürsel Özer, "Aile hekimliği uygulaması ilk başladığı günden bu yana çok fazla değişikliğe uğradığı için amacından saptı" dedi.
"Kontrolsüz şekilde angarya işler yüklendi"
Çalıştay Başkanı Prof Dr. Ersin Akpınar, “Temel sağlık hizmetlerine ilişkin güçlü bir birinci basamağa sahip ülkeler daha düşük maliyetlerle daha iyi sağlık sonuçları elde ediyor. Toplumun sağlık taleplerinden çok, ihtiyaçlarına göre kaynak dağılımı yapan, ek ödeme talep etmeyen, sağlık hizmetinin finansman sorumluluğunu üstlenen ve geniş bir spektrumda birinci basamak sağlık hizmeti sunan sistemlerin daha maliyet etkin olduğu kabul ediliyor.
Ülkemizde, Aile Hekimliği Uygulaması 2005 yılında Düzce ilinde pilot uygulama olarak başlatılmış; 2010 yılı sonu itibariyle ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır. 18 yıllık bu süreçte aile hekimlerinin hizmet sunumlarının tanımları belirsizleşmiş, vatandaşın ‘adres tespiti’ gibi sağlık hizmeti dışındaki işler dahi aile hekimlerine görev olarak verilmiştir. Her kurum ve kuruluştan kontrolsüz bir şekilde aile hekimliğine angarya işler yüklenmiştir. Vatandaşın adresinde olup olmadığına dair dahi aile hekimlerinden belge ile alınması istenmiştir. Aile hekimlerinin ‘doktorluk yapmasını engelleyen’ ceza yonetmelikleri yürürlüğe sokularak 2005 yılında başlanan yoldan tamamen ayrı bir noktaya gelinmiştir” dedi.
Diğer ülkelerin aile hekimliği sistemleri incelendi
Aile hekimliğinin başarıyla uygulandığı ülkelerden de örnek veren Prof. Dr. Akpınar, şunları söyledi:
“Almanya, İngiltere, Hollanda, Güney Kore, Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, Portekiz, İspanya, Norveç, Malta ve İsveç sağlık sistemleri ve aile hekimliği uygulamaları incelendi. Komisyonda bu ülkelerde çalışmış aile hekimleri yer aldı. Her ülkedeki aile hekimlerinin görevleri, sorumlukları, yaşam kaliteleri, hastaların ve sağlık çalışanlarının sağlık sistemindeki memnuniyetleri, ülkelerin sağlık göstergeleri değerlendirildi ve ülkemizdeki aile hekimliği uygulamalarındaki yaşanan sorunlar ve dünya örneklerinden yola çıkarak çözüm önerileri raporlandı. Dünya örneklerinde aile hekimlerinin sorumlu oldukları nüfus, bin – bin 500 ortalaması ile sunulmaktayken ülkemizde bu sayı 3 bin 500’lerde devam ediyor.”
Aile Hekimliği Uygulaması ile sunulan birinci basamak sağlık hizmetinde gelişmiş ülkelerde aile hekiminin, ‘aile sağlığı çalışanı, tıbbi sekreter, psikolog, fizyoterapist, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı, diş hekimi, hizmetli personel’den oluşan bir ekiple birlikte sağlık hizmeti sunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akpınar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak ülkemizde birinci basamak ekibinde aile hekimine sadece aile sağlığı çalışanı eşlik edebiliyor, hatta bir çok aile hekimi tek başına hizmet vermeye çalışıyor. Tüm dünyadaki örneklerde olduğu gibi, aslında aile hekimlerinin sunduğu sağlık hizmeti ile sağlık sorunlarının yüzde 90’ı çözümlenebilir. Bu sayede de hastaların hastanelerde gereksiz yığılmaları ve hizmet sunumu talepleri ortadan kalkabilir”
Dünyadaki sağlık hizmet sunumumda aile hekimlerinin hasta muayenesi başına en az 15-20 dakika ayırabildiğine de işaret eden Prof. Dr. Akpınar, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Aile hekimlerinin ikinci basamağa sevk oranı yüzde 10 dolayında kalıyor. Ayrca aile hekimlerinin hizmet verdiği binalarda donanımlar, paydaşlarca destekleniyor ve özen yükümlülüğü içinde sorunsuz işliyor. Örneğin Almanya’da aşılamalar için soğuk zincir kırılmaları asla söz konusu değil çünkü hiçbir birimde elektrik kesintisi söz konusu olmuyor, önlem icin jeneratör dahi bulunduruluyor. Aile hekimliği uygulamasında ‘ceza yönetmeliği’ şeklinde bir uygulama ise dünyanın hiçbir ülkesinde yok.”