Hepimiz Tıp fakültesi 3. sınıfta okuduk,Farmakoloji dersinde hocamızın ilk cümlesi şuydu: “İlaç zehirdir”. Bizhekimlere, farmakoloji dersinde bu zehirlerin uygun dozlarda, uygun yollarla kullanıldığı zaman nasıl bir iyileşme hali yaşattıklarını öğrettiler
İstisnasız bütün hastalıklar kendi kendine iyileşir. Eğer hasta iyileşecek kadar yaşarsa tabii ki.
İnsan bedeninin kendisini iyileştirmede nasıl usta olduğunu tüm hekimler kabul eder. Hekimin bu süreçteki varlığı ve rolü bedene kendini iyileştirecek zamanı kazandırmaktan ibarettir. Bu anlamda hekimin hasta ile ilişkisi dünya var oldukça gerekli kalacaktır.
Sabah gazetesinden METİN CAN’ın “Doktor ve mümessil arasındaki zehirli ilişkiyi mercek altına aldık.” yazısı, yurdumuzda sağlık hizmeti veren bütün hekimleri (Pratisyen, Uzman, Asistan, Öğretim üyesi ve daha niceleri) zan altında bırakmış ve çok rahatsız etmiştir.
Öncelikle tüm kamuoyunun bilmesini isteriz ki; BİR HEKİME ETKİSİNE İNANMADIĞI YADA GÜVENMEDİĞİ İLACI HİÇ BİR GÜÇ YA DA ETKİ YAZDIRAMAZ.
İlaç tanıtımcısı arkadaşımız; “Bu mesleğe başladığımda lüks bir otelde 15 gün eğitim aldık. İtiraf ediyorum hiçbir doktor benim elimdeki ilacın içeriği ile ilgilenmedi. Sadece hediye taşıdım” diyerek itirafını daha baştan etmiştir.Doktor ilacın içeriği ile ilgilenmez; ilgili ilacın hangi hastaya nerede, ne kadar yardımcı olacağını zaten bilir. İlaç tanıtımcısı arkadaşın taşıdığın ıiddia ettiği hediyelerin ne işe yaradığını ise işten atılınca anlamış olduğunu umuyoruz.
Her meslekte görevini kötüye kullanan insanlar olabilir. Aksini iddia etmek naifliktir. Ancak bir meslek grubunun tamamını damgalamak kesinlikle aklımıza sığdırabileceğimiz bir şey değildir.
Sabah gazetesinde çıkan yazı, ilaç tanıtımcısı ile görüşen her hekimi, ilaç firmasının bilimsel toplantılar sonrası düzenlediği yemeğe katılan her hekimi,kongrelere ilaç firması sponsorluğunda giden her hekimi etki altına alınabilir olarak göstermektedir. Tekrar ediyoruz ve savunuyoruz; hiçbir hekim meslektaşımız, sadece kendisine bunlar ikram edildi diye BİR HASTASININ CANIYLA OYNAMAZ. Eşdeğer (muadil) ilaçlar arasından o firmanın ilacını seçebilir ama asla gerekmediği halde üstelik de hastasına zararlı olabilecek bir ilac ıyazmaz, reçetesine koymaz. Bu sebeple Metin Can tarafından kaleme alınan HABER TÜMÜYLE KABUL EDİLEMEZDİR.
Rüşvet ile her meslekten kanı bozuk insanlara her şeyi yaptırabilirsiniz ama yazarın deyişiyle;
“Türkiye'ye 7 milyarlık fatura çıkaran sistemin kılcal damarları”nın zerresinde hekim tutumu bulamazsınız. Hiçbir hekim meslektaşımız, kendisine ilaç firmalarının temsilcilerinin yaptığı jest ya da iyi niyet göstergesi adına HASTALARI ALEYHİNE BİR TUTUM SERGİLEYECEK kadar yoz ve pisliğe bulanmış değildir.
Bu yozluğu hekimlerde aramak yerine, hekimleri hastanın en büyük dostu ve yardımcısı iken, dönen çarkın GÜNAH merkezine sürükleyen, diğer “sektör çalışanları”nda ve yöneticilerinde aramak gerekir kanısındayız.
Hepimiz bir gün “hasta” olacağız, bunu en iyi hekimler bilir. Bunu bilenin, kendisi için yapmayacağını, başkasına yaşatabileceği düşüncesi, İĞRENÇ BİR İFTİRADAN ibarettir.
Hekim de bir insandır. Çok zor bir eğitim sürecinden geçerek hekim olmuş ve üstelik hastalarına daha çok yardımcı olabilmek için bu eğitim sürecini hayat boyu devam ettirmekte olan bir insandır. Ancak ona başvuran hastasına kötülük yapabilecek en son insandır ülkemizde…
Türk kamuoyuna önemle arz ederiz.
AİLE HEKİMLERİ DERNEKLERİ FEDERASYONU