İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, organ naklinin başarı ile gerçekleştirilebilmesi için büyük bir ekibin birlikte ve tam bir uyum içinde çalışması gerektiğini belirterek, ''Bu ekibin olmazsa olmazları, böbrek naklini gerçekleştirecek olan cerrah, hastaları operasyona hazırlayacak ve daha da önemlisi operasyondan sonra ömür boyu izleyecek olan nefrolog ve hasta ile verici arasındaki immünolojik tetkikleri gerçekleştirecek olan immünoloji konusundaki uzman'' diye konuştu.
Bu 3 hekim grubunun özellikle kadavradan yapılan organ nakillerinde zaman kavramı olmaksızın çalışmak zorunda olduklarını aktaran Türkmen, şunları söyledi:
''Çünkü kadavradan organ temini sonrasında zaman çok önemli. En kısa sürede organın en uygun alıcıya nakledilmesi, işlemin başarıya ulaşmasına doğrudan etkili. Kaybedilen her dakika, vücut dışında özel solüsyonlarda bekletilen organın yeni takıldığı vücutta çalışmasını geciktirebilir, engelleyebilir. Bu nedenle organ nakli ile uğraşan hekimler, sürekli ulaşılmak zorunda olan ve 24 saat her an göreve hazır bekleyen özel bir hekim grubunu oluşturmaktadır. Özellikle bu hekim grupları, 24 saat boyunca ulaşılabilir durumdadırlar ve her an hastanelerine giderek zamana karşı yarışıp bir hastaya ümit olabilmek adına fedakarca çalışmak durumundadırlar. Bu durum elbette hekimleri sosyal yaşamlarını etkilemektedir. Organ nakli ile uğraşmak gerçekten hekimler için fedakarca bir yaşam tarzının benimsenmesidir. Bir insana yeni bir yaşam kazandırmak, ömrünü uzatmak gibi hiçbir maddi bedelle karşılığı alınamayacak bu önemli işle uğraşan insanların bu yaşam tarzını benimsemiş olmaları en önemli özellikleridir.''
-Görünmeyen kahramanlar-
Her hekimin organ naklini çok severek yaptığını dile getiren Türkmen, ''Severek ve fedakarca yapılan bu işin görünmeyen kahramanları ise bu hekimlerin aileleridir. Gece gündüz, ne zaman hastaneden çağrılacağı belli olmayan, sık sık, en özel günlerde bile hastalarına koşmak yalnızca bir kişinin hayatı için saatlerce (başka bir şehre gidip organ çıkarmak, sonra kendi hastanesine dönüp tekrar o organı yeni bir alıcıya takmak, bazen 24 saati aşan sürelerle ciddi bir efor gerektirmektedir) zaman harcamak zorunda olan bu hekimlerle yaşamak oldukça zordur. Dolayısıyla bu hekimlerin yakınları da mutlak bu yaşam tarzından etkilenmektedirler. Buna karşın kendi ailemin ve yakınımdaki diğer doktor arkadaşlarımın ailelerinin bu durumu anlayış ve sabırla karşıladığını belirtmeliyim. Bu konuda özellikle benim eşim de olduğu gibi, doktor eşlerin daha anlayışlı olması da beklenen bir durumdur'' dedi.
Organ nakli için çağrılan doktorlar arasında en deneyimli olanların bile büyük bir heyecan duyduğunu ifade eden Türkmen, şöyle konuştu:
''Bir, iki hasta için bile olsa aileleri ile birlikte büyük bir gruba onlar için önemi, değeri anlatılamayacak bir tedavi şeklini sunmak için çalışmanız, size ayrı bir heyecan ve manevi haz katar. Bunu anlayabilmek için kadavradan böbrek nakli amacıyla aday alıcı olarak çağrılan hastalarla kısa süre geçirmek yeterlidir. Kadavra donörden 2 böbrek alındığında, transplantasyon için birkaç aday hasta çağrılmakta ve içlerinden en uygun olan ikisi seçilmektedir. Bu şanslı hastalar dışında diğer adaylar ise bir dahaki sefere ümit verilerek geri evlerine gönderilecektir. Bu insanların ümitleri, umutları, gelecekleri sizin vereceğiniz kararla değişecektir. Bu aynı zamanda transplantasyon hekimlerine büyük bir sorumluluk duygusu yükler. Burada, son derece adaletli bir şekilde davranmak ve karar vermek çok önemlidir. Geri göndermek için konuşarak açıklama yaptığımız her hastamızla birlikte son derece üzülürken yeniden sağlıklı ve kaliteli bir yaşama merhaba diyecek hastalarımız ve yakınları ile birlikte de çok seviniriz. Başarılı geçen bir nakil operasyonundan sonraki hastanın mutluluğu yüzünden, gözlerinden anlaşılır. Bu tablonun transplantasyon hekimlerinde yarattığı duygu ve manevi haz ise gerçekten hiçbir şeyle kıyaslanamaz.''
-Takılan organın alıcı tarafından reddedilmesi-
Nakil sonrası gelişebilecek olumsuzluklar konusunda hasta ve ailelerin nakilden önce bilgilendirildiğini belirten Türkmen, şöyle devam etti:
''Bu olumsuzluklardan örnek vermek gerekirse, takılan organın alıcı tarafından reddi halen önemli bir sorun olarak söylenebilir. Ret olaylarının birçoğu ilaçlarla geri döndürülebilir. Çok az sayıda da olsa ağır ret yaşayan hastalarda organın kaybı söz konusu olabilir. Bu durum transplantasyon hekimleri için de hasta ve ailesi için de çok yıkıcı bir durumdur. Böyle bir tablo karşısında günlerce olumsuz olarak etkilenen meslektaşlarımız vardır. Bu tabloların erken tanınması ya da öngörülebilmesi için değişik testler olmasına karşın yine de çok az sayıda hastada bunların yaşanması tüm ekibi olumsuz etkiler. Ancak hastalar için daha sonra tekrar yeni bir böbrek takılma şansı vardır. Önemli olan hastanın bu çok üzüntülü anında bu ciddi travmayı atlatıp yeniden yaşama sarılmasının sağlanmasıdır.''
Özel insanlar-
Transplantasyonun en çok sevdiği alan olduğunu bildiren Türkmen, şunları aktardı:
''Bu nedenle başa dönme imkanım olsa yine bu alanı seçerdim diye düşünüyorum. Çok yoğun ve yorucu olmasına rağmen bu alanda çalıştığım için mutluyum. Ülkemizde organ nakli alanında çalışan (böbrek, karaciğer, kalp, akciğer) yaklaşık 250 civarında hekim bulunuyor. Bu hekimlerin hepsi fedakarca bir yaşam tarzını benimsemiş özel insanlar. Çoğunun çalışma koşulları ve imkanları kısıtlı. Özellikle kamu hastanelerinde çalışan ve birçoğu yeni transplantasyon hekimleri yetiştiren, eğitime katkı veren grubun da ayrı kefeye konularak her yönden daha fazla desteklenmesi son derece önemli. Sürekli gelişen bir alanda çalıştıkları için organ nakli ile uğraşan hekimlerin, çalıştıkları süre boyunca devamlı bir eğitim ihtiyaçları da söz konusu. Bunların giderilmesi aynı zamanda sunulacak hizmetin kalitesini de artıracaktır.''
Türkiye'de birçok hastanede etkin şekilde transplantasyon yapıldığını vurgulayan Türkmen, ''Böbrek için konuşmak gerekirse yılda 2 bin 500 rakamına ulaşılmış durumda. Bu konuda Avrupa ve dünyada sayılı noktalara gelmiş durumdayız. Organ nakli konusunda yapılan nakillerin sayısının artırılması bir zorunluluk ama asıl önemli olan takılan organların uzun sürelerle yaşatılabilmesi. Ancak bu sayede çığ gibi büyüyen diyaliz hastalarının sayısını azaltabiliriz. Şu anda en büyük eksiğimiz yapılan bu organ nakillerinin uzun dönem sonuçlarının yeterince iyi olmaması ve bunların denetlenmemesi. Başarı ile takılan organların uzun sürelerle sağlıklı olarak yaşatılması, organ naklinin gerçek anlamda başarılı olmasını sağlayacaktır'' dedi.
-''24 saat çalışmaya hazır durumdasınız''-
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalından Prof. Dr. Salih Pekmezci de 24 saat boyunca cep telefonunun her zaman açık olduğunu, her saat hastaneye çağrılma olasılıklarının bulunduğunu belirterek, ''Bu bütün cerrahlar için geçerli bir durumdur. Ancak bizler gibi transplantasyon cerrahisiyle ilgilenen hekimler için mesai belirli bir zaman içine sığdırılamaz, 24 saat çalışmaya hazır durumdasınız. Çalışma süreleri bu şekilde olunca aile hayatı ve sosyal hayat ikinci planda kalmaktadır. Ancak organ nakli bizi her zaman heyecanlandırmıştır. Hastalarımızın sağlıklarına kavuşması en büyük mutluluğumuzdur'' diye konuştu.
Türkiye'nin koşullarında bu hizmeti sunarken sıklıkla sorunlarla karşılaştıklarını vurgulayan Pekmezci, şunları kaydetti:
''Bu da motivasyonumuzu olumsuz etkilemektedir. Ayrıca hitap ettiğimiz hasta popülasyonunun sosyo-kültürel düzeyi nedeniyle zaman zaman iletişim güçlüğü çekmekteyiz. Söz gelimi organ naklinin olağan komplikasyonlarından biri olan organ reddi hasta yakınlarıyla hekim arasında sorun yaratabilmektedir. Bunu hekimin bir kusuru olarak gösteren bazı medya haberleri de olaya sansasyonel bir boyut kazandırmakta, gönüllülük esasıyla çalışan hekimlerin motivasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu mesleği seçtiğimden dolayı her zaman gurur duymaktayım. Yaşadığımız sıkıntıların nedeni mesleğimiz değil ülkemizin koşullarıdır. Bu olumsuzlukların düzelmesi tüm kalbimle diliyorum.''