Özvar, Milli Eğitim Bakanlığının 2023 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, ulusal ve uluslararası karşılaştırmaların, Türk yükseköğretiminin son 20 yıl içerisinde önemli bir büyüme yaşadığını net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti.
Yükseköğretim sisteminin genişlemesinde ve kalitesinde yakalanan ivmeyi, uluslararası alanda da kazanmayı amaçladıklarını dile getiren Özvar, "Özellikle artan yükseköğretim sayımız ve genişleyen uluslararası öğrenci profilimiz, Türkiye yükseköğretim sisteminin uluslararası alandaki görünürlüğünün artması adına umut vericidir." dedi.
Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi'ni başlattıklarını aktaran Özvar, gelecek yıl da sahada paydaşlarıyla güçlü, uluslararası alanda daha da gelişen ve büyük veri çalışmalarını merkezine alan bir yükseköğretim sistemi vizyonunu hayata geçirmeye çalıştıklarını söyledi.
Erol Özvar, yükseköğretimde dijital dönüşümün başlatılması, bilim diplomasisinin hayata geçirilmesi ve nitelikli doktora mezunlarını hayata kazandırma çalışmalarının önemine işaret ederek, "2022 yılında, Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi, Doktoralı Genç Araştırmacılar için Yabancı Dilde Metin Yazma Programı, YÖK Üstün Başarı Ödülleri, Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), YÖK- TUSAŞ İş Birliği, YÖK- EUAŞ İş Birliği Projesi- Enerji Akademi Programı gibi pek çok yeni faaliyet hayata geçirilmiştir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile iş birliği içerisinde siber güvenlik meslek yüksekokulları açılmasına ilişkin proje yürüttüklerini anlatan Özvar, istihdam odaklı politikaların oluşturulması ve sektörlerin ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip, bilgi, beceri ve uygulama yetkinliği yüksek insanların yetiştirilmesinin en önemli öncelikleri arasında olduğunu vurguladı.
YÖK Başkanı Özvar, üniversitelerin misyon farklılaşmasına büyük önem verdiklerini, bu amaçla geçen yıl, 23 üniversiteyi araştırma üniversitesi olarak ilan ettiklerini, Araştırma Üniversiteleri Destek Programı adı altında özel bir mali destek programına başladıklarını belirtti.
Bölgesel kalkınma odaklı üniversitelere, 2006 yılından sonra kurulan 7 üniversiteyi daha ilave ettiklerini hatırlatan Özvar, proje kapsamındaki üniversite sayısını 22’ye çıkardıklarını kaydetti. Özvar, "Üniversitelerin farklılaşması adına üçüncü bir kategori olarak 'Öncelikli Alanlarda Uzmanlaşan Üniversiteler' biçiminde rekabet gücü yüksek, bilimsel çalışmalarda temayüz eden üniversiteleri, ayrı bir grup altında YÖK olarak desteklemeye karar verdik. Bu sene itibarıyla bu çalışmamız da hayata geçecek." bilgisini verdi.
"Kısa sürede OECD ülkelerinin ortalamasını yakalamayı hedefliyoruz"
Yükseköğretime erişimin, 2006'da yeni kurulan üniversitelerle birlikte hızlı bir şekilde arttığına işaret eden Özvar, şöyle devam etti:
"2002 yılında erkeklerde yüzde 15,7, kadınlarda yüzde 13,5 ve toplamda yüzde 14,7 olan net okullaşma oranı, 2021 yılında erkeklerde yüzde 40,3, kadınlarda yüzde 49,2 ve toplamda yüzde 44,7 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında 3 milyon 830 olan yükseköğretim mezunlarının, 2022 yılı itibarıyla 13 milyon 266 bine ulaştığı görülmektedir. Geçen ay OECD tarafından yayımlanan Bir Bakışta Eğitim 2022 raporuna göre, Türkiye, 2000 ile 2021 yılları arasında 25-34 yaş arası yükseköğretim mezun oranını, yüzde 9'dan yüzde 40'a çıkararak OECD ülkeleri içinde yüzdelik puanını en çok artıran beşinci ülke olmuştur. Dahası, Türkiye tam yüzde 348’lik bir artışla OECD ülkeleri içindeki artış oranı itibarıyla birinci ülke olmuştur.
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, 25-34 yaş arası yükseköğretim mezunu oranının nüfus içindeki payına göre Türkiye yüzde 40'lık bir oran ile OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 48'in altında kalmaktadır. Bu nedenle yükseköğretimdeki genişlemeyi gelecek yıllarda sürdürmeyi ve çok kısa süre içerisinde OECD ülkelerinin ortalamasını yakalamayı hedefliyoruz."
Yükseköğretim Kurumları Sınavında (YKS) baraj uygulamasını sonlandırdıklarını anımsatan Özvar, 2022 yılı itibarıyla 3 milyon 243 bine ulaşan aday sayısının yükseköğretim tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını belirtti.
Özvar, "Bu artış bize, veri temelli ve yükseköğretim alanındaki arz talep dengesini gözeterek aldığımız kararların rasyonel sonucunu göstermiştir. Daha önemlisi, geçen yıl açık öğretim hariç toplam 690 bin kişi yükseköğretim kurumlarımıza yerleşmişken, bu sayı bu yıl 850 bine ulaşmıştır. Yani, geçen yıla göre yaklaşık 160 bin daha fazla kişiye yükseköğretim imkanı sağlanmıştır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, akademik personel sayısındaki genişlemenin yanı sıra bilimsel yayın ve inovasyon alanında da gelişmelere şahitlik ettiğini söyleyen Özvar, 20 yılda Türkiye adresli uluslararası yayın sayılarının dünya içerisindeki payının, yüzde 1,23'ten yüzde 1,77'ye çıktığını kaydetti.
Türkiye'nin, bilimsel doküman üretiminde dünya genelinde 22. sıradan 17. sıraya yükseldiğini aktaran Özvar, patent başvuru sayıları bakımından Türkiye'nin, 2020 yılı itibarıyla dünyada 13. sırada yer alırken araştırma geliştirme ve akademik yayınlar açısından dünyada örnek bir noktaya geleceklerine inandığını dile getirdi.
Uluslararası öğrenci hareketliliğine ilişkin Özvar, "2019-2020 öğretim yılında 155 bin olan Türkiye'deki uluslararası öğrenci sayısı, bu dönem itibarıyla 292 bini geçmiştir." dedi.