Medimagazin logo

YÖK Başkanı: Bu yöntemle üniversiteler yönetilemez

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, "Küresel dünyada var olabilmek için nüfusumuzun her kesimini yükseköğretimle tanıştırmamız gerekiyor, nitelikli insan gücü yaratmamız gerekiyor, nitelikli iş gücü yaratmamız gerekiyor, meslek sahipleri yaratmamız gerekiyor" dedi.
YÖK Başkanı: Bu yöntemle üniversiteler yönetilemez
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Çetinsaya, Ankara Üniversitesi tarafından 100. Yıl Salonu'nda düzenlenen "21.Yüzyılda Türkiye'de Sosyal Bilimler ve Toplum Sorunları Sempozyumu"na katıldı.

Buradaki konuşmasında, 21. yüzyılda Türkiye'de sosyal bilimleri konuşmak için 20. yüzyılı değerlendirmek gerektiğini belirten Çetinsaya, "Ben açıkçası 20. yüzyılda sosyal bilimlere yazık ettiğimizi düşünüyorum" dedi.

Soğuk savaş dönemi içerisinde, toplumun kendi içinde de bir soğuk savaşın yaşandığını dile getiren Çetinsaya, fikir hürriyetleri ve bilimsel hürriyetlerin olmadığı bir yerde gerçek anlamda sosyal bilimden de söz etmenin zor olacağını savundu.

-Stratejik Vizyon Belgesi-

Üniversite sistemini ele alabilmek için nasıl bir üniversite sorusunu sormak gerektiğini vurgulayan Gökhan Çetinsaya, 21. yüzyılda Türk yükseköğretim sisteminin nasıl olacağına yönelik "Stratejik Vizyon Belgesi" üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Son stratejik belge 2006-2007 yıllarında yapıldı fakat veriler itibarıyla şu anda eskimiş durumda. Çünkü o dönemde 2006 sonrasında kurulan 50'ye yakın üniversite hatta vakıfları da katarsak yaklaşık 90-100'e yakın üniversite henüz kurulmamıştı. Rakamlar dahil bir gözden geçirme ihtiyacı ikincisi de '2023 hedefleri' dediğimiz hedefler henüz ortaya konmamıştı ki o hedeflerle bağlantıları tam olarak kurulamamıştı. O bakımdan tekrar bu stratejik belgeyi ele aldık."

Nüfus yapısına ve dünyadaki eğilimlere bakıldığında, yükseköğretim alanının büyümesinin devam etmesi gerektiğini dile getiren Çetinsaya, "Küresel dünyada var olabilmek için nüfusumuzun her kesimini yükseköğretimle tanıştırmamız gerekiyor, nitelikli insan gücü yaratmamız gerekiyor, nitelikli iş gücü yaratmamız gerekiyor, meslek sahipleri yaratmamız gerekiyor. Aynı zamanda da özellikle zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla üniversite kapısına gelen lise mezunu öğrencilerimiz belli bir döneme kadar artarak devam edecek bunların taleplerini karşılamamız gerekiyor. Tabii ki bunun nitelikli bir büyüme olması gerekiyor. Yani niceliksel büyümeyi niteliksel büyümeye çevirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Büyük bir yükseköğretim alanının bulunduğunu, bunun önemli bir kısmının açık öğretim öğrencilerinin olduğunu vurgulayan Çetinsaya, "Bizim amacımız açık öğretim öğrencilerini mümkün olduğu kadar zaman içerisinde makul seviyelere getirmek, dünya ortalaması olan yüzde 15, yüzde 20 seviyelerine getirmek onun yerine örgün öğretimin payını ve uzaktan öğretimin payını artırmak" diye konuştu.

-"Uluslararasılaşma bizim için önemli bir hedef"-

Nitelikli büyümeyi sağlayabilmek ve büyümeyi nitelikli sürdürebilmek için kaliteli öğretim üyesi yetiştirilmesi gerektiğini anlatan Çetinsaya, Türkiye'de yaklaşık 4 bine yakın doktora yapıldığını ve bu sayının iki katına çıkması gereğini dile getirdi.

Çetinsaya, uluslararasılaşmanın da hedeflerinin arasında bulunduğunu, bu konuda mevcut rakamların ümit verici olmadığını aktaran Çetinsaya, "Hem Türkiye'nin mevcut potansiyeline hem de dünyadaki konumuna uygun olarak uluslararasılaşma bizim için önemli bir hedef ama bu tek boyutlu bir uluslararasılaşma değil. Avrupa, Amerika ekseninde olabilecek bir uluslararasılaşma değil bunun mutlaka çok boyutlu çok katmanlı bir uluslararasılaşma olması gerekiyor" dedi.

Söz konusu hedeflerin tutturulabilmesi için üniversite ve akademisyenliğin değerinin yükseltilmesi gerektiğini ifade eden Çetinsaya, çok farklı sebeplerle akademisyenliğin cazibesinin erozyona uğradığını ileri sürdü.

Çetinsaya, "Türkiye 2023 hedeflerini tutturmak istiyorsa mutlaka ve mutlaka en parlak beyinlerini akademiye çekmek zorundadır" ifadesini kullandı.

Türkiye'de artık büyük bütçeleri, teknokentleri olan 80-100 bine yakın öğrencisi bulunan üniversitelerin bulunduğunu hatırlatarak Çetinsaya, şöyle devam etti:

"Bunları biz meslektaşlar yönetimi modeliyle yönetemez durumdayız. Maaşlarımız bankaya yatacak, bütçelerimiz devlet tarafından verilecek ve bizler profesörler, doçentler, yardımcı doçentler oturup hep birlikte yöneteceğiz. Bunun artık dünyada da örnekleri kalmadı. Üniversitelerimizin geldiği seviye itibarıyla da Türkiye'de de ciddi tartışmak gerekiyor. Artık paydaşların da masanın etrafında olması ve o karar süreçlerinde yer alması gerekiyor ama akademik özgürlükler, bilimsel özgürlükler, fikir hürriyetleri müstesna. Bunlar bizim vazgeçilmezlerimizdir, dokunulmazlarımızdır ama bunun dışında üniversitenin finans yönetimi, altyapı yatırımı üstyapı yatırımı bunlar o paydaşlarla konuşulacak, tartışılacak meselelerdir."

YÖK Başkanı Çetinsaya, yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasındaki araçlardan birinin yasa olduğunu dile getirerek "Teorik olarak, 80'lerin başında, 27 üniversite varken çıkmış bir yasayı, 80'lerin zihniyeti içerisinde şekillenmiş bir yasayı artık dönüşmüş bir Türkiye'nin ve dünyanın ortamında savunabilmemiz imkansız. Pratik olarak da yasanın emrettiği iş gücünü şu an itibarıyla karşılayabilmemiz imkansız. Pratik de bile işleyemez durumda" diye konuştu.

Çetinsaya, kurul olarak mevcut çerçeveler içerisinde yasa konusunda bir çalışma gerçekleştirilerek ilgili makamlara sunduklarını anımsattı.

yök
başkanı:
bu
yöntemle
üniversiteler
yönetilemez
Yorum (10)
ky
ASIRLARDIR LAF ÜRETİYORUZ Ülkemizin sorunlarını çözen, kötü kaderini değiştiren düşünce, bilgi, araştırma ve projeler üretemiyoruz. Gösterişli binalar ve dev kampüsler ise dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmeye yetmiyor. Düşünen ve sorgulayan yetenekli çocuklarımızı bir servet ödeyerek gönderdiğimiz şaşalı okullar, insanımızı bilimsel düşünemeyen bir topluma dönüştürüyor. Bu nasıl eğitim ki, seçmen sayısını veya depremde ölenlerin sayısını doğru saymayı bile öğretemiyor. Göl olacak bölgeye havaalanı yapanlar da, depremde enkaza dönen şehirleri yapanlar da bizim üniversitelerimizde yetişiyor. Herkes üniversite mezunu olsa ne yazar? Bol bol laf üretiyoruz. Bilimden nasibini alamayan bir toplumun kaderi bu. Bilim dünyamız keşfetmek ve üretmek yerine, ithal edilen ayfonlarla, aypedlerle gösteriş yaparken, Apple trilyon dolara koşuyor. Gecekondu üniversiteler ise, diplomalı işsizlerin ne işe yaradığını bilemiyor. 3 asırdır bilim dünyamız ve üniversiteler, bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş. Bu yüzden bilim ve teknoloji üretemiyoruz. Bilimsel yayın kalitesi yönünden 1981 – 1999 yılları arasında en çok atıf alan araştırmacı sayısı: İsrail için 44, İngiltere için 350, ABD için 3572 iken ülkemiz için maalesef sadece bir kişi. Bilimsel araştırmaların teknolojiye aktarılması ve teknolojik gelişmenin doğrudan ölçüsü olan milyon kişiye düşen patent sayısı ise ülkemiz için ne yazık ki sıfır. Yeni rakamlar da farklı değil. 27 bin makale basılıyor, patent sayısı 85. Buna Zihn-i sinir projeleri de dahil. İsrail'de 4 bin civarında makale basılıyor, patent sayısı 1.500. Gelişmiş ülkelere göre alınan patent ve proje sayısı ile bilimsel araştırmaların teknolojik üretime dönüşme oranı bile bilim dünyamızın ne kadar kısır olduğunu gösteriyor. Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız. Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olmak söz konusu değil. Filistin’den Afganistan’a İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. 57 İslam ülkesi, bir İtalya etmiyor. Teknoloji üretemeyen, yaşamsal sorunlarımızı çözemeyen bilim anlayışımız ne işe yarıyor? Başkalarının ekmeğine yağ süren araştırmaların bize ne faydası var? Sadece makale yayınlamakla, atıf almakla sorunlarımız çözülmüyor. Nerede kendi sorunlarımızı çözen araştırmalar? Nerede kendimizin ürettiği teknolojiler? Nerede projeler? Nerede patentler? ABD’ de geçtiğimiz yıl 600.000 patent başvurusunun 100.000 ‘i patent alırken, bizler komik bir şekilde parmaklarımızı sayıyoruz. Doçentlik, profesörlük gibi akademik ünvanların kazanılması bile yabancı dergi editörlerine bağımlı. Tüm sistemin baştan aşağı değişmesi gerekiyor. Yapılacak iş basit: ‘Bilim ve Teknoloji Merkezleri’ kurmak için zaman kaybetmeden üniversiteleri ve milli eğitimi, sanayi ile entegre olacak şekilde baştan aşağı değiştirelim. Bilim ve teknolojide devrim için ya acı gerçeklerle yüzleşeceğiz, ya da tatlı yalanlarla sömürge ve tüketim toplumu olacağız. Ya enerji, aşı, cep telefonu… gibi cari açığı artıran on konuda bizi dünya devi yapacak ‘Bilim ve Teknoloji Merkezi’ kuracağız, ya da futbol, televole, UFO’lar, melekler kaç kanatlı gibi geyiklerle toplumu uyutmaya devam edeceğiz. Ya tavuk ülke olup altımızdan alınan yumurtalardan habersiz başkaları için çalışacağız, ya da bilim ve teknoloji kanadını çırparak özgür ve bağımsız olacağız. Hangisini seçelim? Ya 'bilim nerde olsa gidiniz' emrine uyacağız ya da bizi tatlı yalanlarla ve tüketimle aldatan küresel şeytana… Karar sizin.
0
Cevapla
Mehmet
İlköğretimden üniversiteye kadar görev yapan yöneticilerimiz. Allah rızası için eğitimi geliştirmek için ne yapabiliriz diye düşünmeyin. Amerika mı istersiniz Avrupa mı, istediğiniz yere gidin istediğiniz kadar kalın, parası bizden, hatta gelirken de birkaç kişiyi yanınızda getirin yine parası bizden ve oranın sistemini uygulayın. Çocukken "yahu bu sınav ve eğitim sistemi değişiklikleri hep bana mı denk geliyor" derdim. Şimdi de çocuklarım diyor. Lütfen şu deneme yanılma işini bırakın artık. Bugün hayvanlar üzerinde bile deney yapmak için etik kurul kararı gerekiyor. Çocuklarımızı ve gençlerimizi rahat bırakın.
0
Cevapla
hbö
öyleyse, nasıl yönetilmesi gerekiyorsa öyle yönetin.
0
Cevapla
hasan yuksekaya
eğer öğretim üyelerinden mesai sonrası hasta bakan olursa işte o zaman bittik... yazıklar olsun demekten başka cümle bulamıyorum
0
Cevapla
mehmet
Arkadaşlar. haberiniz olsun şehir üniversiteleri geliyor. ŞU PAYDAŞLARI MERAK EDİYORUM.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir