Sayın Sağlık Bakanı,
Üniversitelerde tamgün yasasını getirirken, hekimi cezalandırıcı değil kazanıcı bir yaklaşımla yeni yasa tasarısını ele almanızı diliyorum.
‘Ben yaptım oldu’ mantığından ziyade, öğretim üyelerine ve özlük haklarına zarar vermeyecek biçimde bir yasa umut ediyorum.
Tasarının içeriği serbest çalışan öğretim üyeleri için, ne yazık ki telafisi mümkün olmayan, özlük hakları ve kayıplara yol açan hükümler kapsıyor. Bu konuya dikkat çekmek isterim.
Kendi örneğimi vererek durumu somutlaştırmak isterim.
Bu yasa sadece bir kişiyi (beni) mağdur ediyor olsa bile hakkaniyetten uzak demektir.
Marmara bölgesinde gelişmiş bir ilde üniversitede öğretim üyesiyim. Sizinle aynı fakülteden mezun olmuşuz ama siz Cerrahpaşa’ya girerken ben mezun olmuşum.
Muayenehaneleri selefiniz Sayın Bakan’ın ,‘ laboratuvar ve müessese ‘diye ayırdığını sisteme göre laboratuar/müessese diye tanımlanan bir dalın uzmanı ve yandal uzmanıyım.
650 sayılı KHK yasasına göre üniversiteden ücretsiz izin hakkımı kullanarak kendi yerimde serbest hekimlik yapmaktayım. Söz konusu tasarı yasalaştığı takdirde eğer işyerimi kapatarak üniversiteye dönmek zorunda kalırsam;
1) Diyelim ki, yanımda birkaç personel çalışıyor ve cihaz yatırımlarım var. Diyelim ki ,yeni cihazlar aldım ve bunlar ‘leasingli’,ve işyerimim yıllık kira sözleşmesi var. Sözleşmeye göre, erken boşaltırsam ,yılın geri kalan süresinin kirasını da ödemem gerecek. Yeni tadilat yaptım, banka borçlarım var.
2) Üniversiteden, son 3.6 yıl kuralına göre emekli sandığından ¼ kadrosundan profesör olarak emekli olmam için 1 yıllık süre kaldı.
Bu tabloda tamgün yasasının çıktığı tarihten 2 ay içinde işyerimi kapatmamı ya da üniversiteden istifa etmemi ön görüyorsunuz.
Yaptığınız yasa beni ve bana benzer konumda olanları adeta cezalandırmaya yönelik.
Şöyle ki ;
1- İstifa edersem ¼ profesör kadrosu ile emekli olmanın avantajını kaybediyorum. Ayda 4000 TL’e yakın bir emekli aylığını kaybedeceğim. Bu çalışamayacağım zor günler için kendim ve ailem bir güvence. 1 yıl kalmışken bu hakkı kaybetmek ağır bir seçim. Her insanın ilerde ‘kara günü ‘olabilir. T.C sosyal devlet ise yasa koyucular yani sizler ve Yüce Meclis vatandaşının ‘kara gün’ hakkını düşünmek zorundadır
2-İstifa etmez üniversiteye dönersem :
a) Çalışanlarımın yıllardır kıdem tazminatı benim ödemem gerekecek. İyi de ben iş yerimi keyfi kapatmıyorum ki, kanunen kapatmak zorunda bırakılıyorum. Niye kıdem tazminatı ödemekle yükümlü olayım? Ama yasa ödemem gerektiği buyuruyor.
b) Leasingli cihazların ne olacak? Banka kredisini üniversite geliriyle karşılamam mümkün değil.
c) Kira sözleşmemden dolayı yılın geri kalan aylarının kirasını ödemem gerekecek.
d) Ruhsatımı 6 ay içinde iade etmem gerekiyor. 1 yıl üniversitede çalışıp emekli sandığından emekli olduktan sonra aynı iş yerime dönmem mümkün olmayacak. Çünkü ruhsatım yok ve o kentteki hak sahipliğimi kaybetmiş olacağım. Laboratuvar/müessese ruhsatları ‘taksi plakası’ gibi oldu. Bir kere iade edilince yenisini almak hem masraf hem de çok sayıda bürokratik işlemi gerektiriyor; üstelik başvuru yılda sadece bir kez yapılıyor. Bu iş bu kadar engeli gerektirecek kadar özellikli bir mesele mi? Nükleer merkez değil, altı üstü tıbbi laboratuar/müessese. Başka hangi iş kolunda bu kadar zorluk var?
Bu aktardıklarım bana ait bir örnek ve ama temel hatlarıyla gerçek bir örnek.
Muayenehanesi olan 700 civarındaki diğer öğretim üyelerinden de özellikle laboratuvar/müessese dalından olanların içinde benzer durumda meslektaşlar olduğuna eminim.
Diğer konu:
Tıp fakültelerinde özel muayene hakkı veriyorsunuz.
Tıp fakültelerinde temel bilimler dışında, batıda “diagnostik dallar” başlığı altında toplanan radyoloji,patoloji,biyokimya,mikrobiyoloji,nükleer tıp,genetik , radyasyon onkolojisi ve immünoloji gibi dalların uzmanlarının üniversitede özel muayene geliri elde etmesi mümkün değildir ama bu dalların uzmanları , kendi yerlerinde ya da özel kurumlarda ek gelir sağlayabilir.
O nedenle ‘bu şekildeki özel muayene ‘ hakkı, tıp fakültesi öğretim üyeleri arasında adaletsizlik ve hoşnutsuz’ kaynağı olacak ve iş barışını olumsuz etkiyecektir. Aynı durum yardımcı sağlık personeli için de geçerlidir.
Mesai sonrası yapılan “meme kanseri “operasyonunda ‘frozen” ile anında kanserli doku tanısı gerekirse ki mutlaka gerekir, saat 5’ten sonra patoloji öğretim üyesi ve teknisyenini nereden bulacaksınız.
Aktardığım benim gerçeğimdir ama bir kişiyi bile olumsuz etkiliyorsa çıkaracağınız yasanız hakkaniyetten karinesinden uzak demektir.
Hekimleri kırarak, üzerek onlardan verimli hizmet alınamayacağını takdir edersiniz.
Ne yazık ki, son 10 yıldır, birbiri ardına çıkarılan emri vaki yasa ve yönetmeliklerle mağdur , küskün ve en önemlisi mutsuz hekim kitlesi oluştu. Kendisi mutsuz hekimin hastasına ne kadar yardımcı olacağı tartışılır.
Tamam, çıkarmak istiyorsanız Tamgün yasasını çıkarın ama hekimlere geçiş için bazı kolaylıklar sağlayarak çıkarın.
Demokrasilerde vatandaşlar bir gecede çıkan oldu bitti yasalarla mağdur edilmez. Demokrasilerde yasaların buyurgan değil özendirici olması umulur.
Bizleri ‘kırk katır kırk satır’ arasında bırakmayın.
Tıp öğretim üyesi 30 yıllık deneyimli profesör kolay yetişmiyor.
Bizler muayenehanelerimizi , T.C yasaları ve Bakanlığınız yönetmelikleri çerçevesinde ; yine T.C yasalarına ve Bakanlığınız yönetmeliklerine güvenerek açtık. “İki de bir” önümüze çıkarılan , her seferinde daha da engelleyici yasa ve yönetmeliklerle mağdur edileceğimizi ön görmemiz mümkün değildi.
Hiçbir serbest iş kolu hekimler böyle cendere içine alınmadı.
Niye hekimler? Hekim olmak kolay olduğu için mi !!
Profesör kolay yetiştiği için mi !!
Sonuç: Tasarı yasalaşmadan aktardığım konuları dikkate alarak bizleri seçim yapmada zorlamayacak , itici değil kazanıcı biçimde esnek bir yaklaşım getirmeniz yönünde umut ve dileğimi korumak istiyorum.
Prof Dr Nadir Paksoy
Patoloji ve Sitopatoloji Yandal Uzmanı
USG-ince iğne aspirasyonu ile özelleşen sito-patoloji dalında laborauvar sahibi
İzmit- Kocaeli (nadirpaksoy@gmail.com)