İSTANBUL-İl Sağlık Müdürlüğü, Evde Sağlık Hizmetleri Derneği (EVSAD), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık A.Ş tarafından Ali Emiri Kültür Merkezi'nde ''Evde Sağlık Hizmetleri'' konulu sempozyum düzenlendi.
EVSAD Genel Başkanı da olan Koç, burada A.A muhabirine yaptığı açıklamada, evde sağlık ve bakım hizmetlerinin çok paydaşı bulunduğunu, belediye, sivil toplum kuruluşları ve ilgili bakanlıkların bir arada çalıştığını belirtti.
Kurumlar arasındaki koordinasyonun çok önemli olduğunu, vatandaş ile hizmet veren kişi ve kurumları bir araya getirmek için çeşitli etkinlikler düzenlendiklerini ifade eden Koç, ''Vatandaşların koordinasyon eksikliği nedeniyle, bakanlığın verdiği hizmete erişemediğini biliyoruz. Hizmetten bazen haberleri olmuyor, bazen de haberleri olmasına rağmen erişemiyorlar. Bu koordinasyonu sağlamak adına sempozyumlar düzenliyoruz'' diye konuştu.
Koç, derneğin 23 ilde örgütlendiğini ve tüm illerde temsilcilik açmayı hedeflediklerini, dernekte gönüllü olarak çalışan kişilerin hastalara bir anne şefkatiyle baktığını bildirdi.
-''Sağlık hizmetinin kesintisiz olması lazım''-
Evde sağlık hizmetinin, 1 Şubat 2010 tarihinden itibaren tüm Sağlık Bakanlığı hastaneleri, aile hekimleri ve mobil hekimleriyle uygulanmaya başladığını dile getiren Koç, şöyle devam etti:
''Geçen yıl 104 bin kişiye ulaştık. Bu yıl da 150 bin kişiye evde sağlık hizmet vermeyi planlıyoruz. Ancak bu yıl sonu itibariyle 150 bin sayısını aşacağımızı tahmin ediyoruz. Ancak bu kişilere, verilen hizmeti sürekli götürüyor olmanız önemli. Bu ay geldiniz, bir dahaki ay gelemeyeceğiz diye bir şey olamaz. Sağlık hizmetinin kesintisiz olması lazım. Hizmetin kalitesini de sürekli arttırmanız gerekir. Hem hizmet verdiğiniz yelpazeyi genişleteceksiniz, hem de vermiş olduğunuz hizmetin kalitesini artıracaksınız. Ayrıca mevcut insan kaynağının yetersiz olduğunu düşünerek, hizmetleri çok koordineli ve planlı bir şekilde götürmeniz gerekiyor.''
-''Yatalak hasta sayısı artacak''-
Hastanın yaşadığı sağlık sorununa göre, kişisel bir program hazırladıklarını, bazı hastalara her gün gidildiğini ve devletin verdiği imkanların hastalara ulaştırılmasının çok önemli olduğunu dile getiren Koç, şunları söyledi:
''Türkiye'de trafik kazaları, düşmeler ile hipertansiyon, obezite ve diyabet gibi kronik hastaları da düşündüğümüz zaman, yatağa bağımlı insan sayısının artacağını tahmin ediyoruz. Buna yönelik tedbirler alıyoruz. Özellikle hipertansiyon, diyabet ve obeziteyle mücadele gibi eylem planları hazırlıyoruz. Bu kişilerin farkındalığını oluşturarak, ileriye dönük koruyucu sağlık hizmetleri veriyoruz. Sonuç almak için 5-10 yıllık bir süre gerekebilir. Davranışları, alışkanlıkları değiştirmeye yönelik projeler hayata geçiriyoruz. Yine güvenli yol çalışması var. Özellikle ölümcül ve sakat bırakacak kazalara karşı tedbirler alınması gerekiyor. Bununla ilgili bakanlık ciddi çalışma yapıyor. Düşmelere ve ev içi kazalara yönelik ciddi programlar uygulamamız gerekiyor. Hasta grubunu daha aza indirmek için bunları yapmamız gerekiyor.''
Türkiye'de yaşam süresinin uzadığına da dikkati çeken Koç, şöyle devam etti:
''Ortalama yaşam süresi 74 yıl. Bunu belki 80'lere taşıyacağız. Türk toplumu olarak kentsel yaşantıya geçişte ciddi alışkanlıklar elde ediyoruz. Beslenme alışkanlıklarından tutun da, hareketsiz yaşama kadar. Aslında bunun tam tersini yapmamız lazım. Beslenmemize ve spor yapmaya özen göstermeliyiz. Gerçekten diyabet, obezite, hipertansiyonu gibi kronik hastalıkları tetikleyecek alışkanlıklardan uzaklaşmamız lazım. Sağlığımızı çocukluk ve gençlik yıllarımızda korursak, ileri yaşlarda bu tür hastalıklara yakalanmadan konforlu, sağlıklı bir yaşam sürebiliriz.''
-''Hizmeti alan kişinin yatağa bağımlı olmasını önemsiyoruz''-
Evde sağlık hizmetinin, sağlığın konforuna yönelik değil, kişinin yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir hizmet olduğunu vurgulayan Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Yani pansuman gibi, ameliyat sonrası bakım gibi kişinin yürüyerek alacağı bir sağlık hizmetini biz evde vermeyi hedeflemedik. Hizmeti alan kişinin yatağa bağımlı olmasını önemsiyoruz. Bir başkasının yardımı olmadan, kendi ihtiyaçlarını bile karşılamayan kitleye hitap etmek istiyoruz. İlerleyen dönemlerde kanser, yatağa bağımlı ve kas hastası gibi kişilere de sağlık hizmetlerini evde vermeyi amaçlıyoruz. Veremediğimiz sağlık hizmeti varsa, hastayı kendi nakil araçlarımızla alıp, hastaneye götüreceğiz. Burada gerekli müdahalelerden sonra hastayı tekrar yatağına götüreceğiz. Bu boyutuyla Avrupa'da disipliner şekilde bunu yapan tek ülke biziz. Çünkü hiçbir ülke ücretsiz nakil araçlarıyla acil durumu olmayan hastayı hastaneye götürüp, tekrar eve götürmüyor.''
