Medimagazin logo

Tıbba merakı olanlara uyutucu bilim katkısı..

Selahattin Duman'ın VATAN'daki yazısı...
Tıbba merakı olanlara uyutucu bilim katkısı..
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

“Uyutucu” sözcüğünden kasıt, anesteziye bizim dilden karşılık bulma gayretidir.. İş bu risalemiz, okuyucuların “Anesteziyoloji..” sözcüğüne dillerinin rahatça dönmesini amaçlar.. Tıpkı takılmadan “Profiterol..” diyebilmeleri gibi..

Kısa adı TARK olan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği’nin kırk beşinci kongresi için Antalya’dayım..

Geçen sene, aynı döneme denk ve anestezi uzmanlığına derin katkılar (!) yapan risalelerimi okumadıysanız “Senin anestezi uzmanları ile ne işin var?” deyip, beni didikleyebilirsiniz..

Derneğin dönem başkanı Profesör Dr. Şükran Şahin liseden arkadaşım..

Ondan önceki başkanı Prof. Dr. Ülkü Aynar da arkadaşım..

Önümüzdeki Mart ayından itibaren başkanlığı devralacağı belli olan Prof. Dr. Güner Kaya hocamızla da bu gelişimde tanıştım..

Beni kongrelerine dadandıran bunlardır, demiyorum ama bu dostluklar sayesinde derneğin işlerine aşinalığım var..

Ol sebepten “anestezi üzerine” ettiğim, edeceğim laflar bilimsel tebliğ değerindedir..

***


Hayatında “Anestezi” sözcüğünü ilk kez duyanlar veya tıbbın bu dalının ne işe yaradığını merak edenler için bilgi niyetine bir iki not düşeyim..

Temsil, karaciğerin bir kist ile işbirliği yaptığından vücuduna muhalif olmuş, o yüzden ameliyatlıksın..

Atatürk’ün lafına uydun, kendini Türk doktorlarına emanet ettin, diyelim..

Ameliyat masasına yatırıp, boş böğrünü neşterle deşmeden önce acıdan böğürmeyesin diye seni narkoz vererek uyutmaları icap eder..

Bu uyutma “teknik anlamda” bir uyutmadır ve hastanın günlük hayatındaki “ayakta uyuma” haliyle bir benzerliği yoktur..

Hastanın operasyon sırasında acı çekmemesini amaçlar..

ŞİFRELİ DİLLER

Gerçi hasta ameliyat sırasında ertelenen bu acıyı, hastane faturası eline tutuşturulduğunda yine çekecektir..

Ameliyat sırasında acı çekmemesi tercih edildiğinden “bıçaklık kişiye” anestezi uygulanır..

Böylece hastanın, operasyon sırasında cerrahın elini kolunu tutup, kendisine zarar vermesi önlenir..

Ayrıca bu teknik sayesinde hasta, kendisini kesen cerraha kinlenmez..

Şimdi size böyle anlattığımda yaptığım bilimsel tarif çok sıradanmış gibi gelebilir..

“Repropubik radikal postatektomi sonrası yaşanan ağrılara preoperatif gasasentinin etkisi..” türünden cümleler kullanıp, mübarek beyin hücrelerinize zarar vermiyorsam insaniyetimdendir..

İstesem iki ağır cümle daha kurarım..

Misal “Preemptif uygulanan ketamin ve gabapentinin volatin ajan tüketimine postoperatif analjezik ihtiyaca etkileri..” diye cümleye başlarım..

Daha beşinci kelimeye gelmeden yarı uyku haline geçer, şoklanırsınız..

Art arda kullanılan böyle iki cümlenin etkisi kalıcı olacağından, işin yoksa mahalleden mahalleye gezin, kuvvetli bir muskacı ara..

Okuru düşündüğümden “Anestezi” dalını sizlere anlatırken basit sözcükler kullanıyorum..

Açıklamamı bayramlarda “toplu kurban kesimi” yapılan belediye çadırlarındaki talimatnamelerin dili seviyesinde dillendiriyorum..

Haaa! Peki anestezi uzmanları niye böyle bir dil kullanıyorlar, derseniz onu da düşündüm..

Tam çözemedim ama belli ki kendi aralarında kullandıklarında “askeriyenin şifresi” gibi dışarıdan pek anlaşılmayan bir dil icat etmişler..

Ahalisinin tamamına teknik takip uygulanan bir memleket için bir nevi savunma mekanizması..

Aralarında bu dille konuştuklarında, dinleyen de anlamıyor, sağlığın başına dikilen ve aklına üç beş ayda bir sağlık reformu fikirleri gelen hükümet adamı da..

***


Anestezinin ne işe yaradığından devam ediyorum..

Ameliyat öncesi anestezi uygulanan hasta, uyuşturucu özelliği olan bazı maddelerin yardımı ile uyutulur..

“Eti senin, kemiği hastanenin..” temennisiyle cerraha emanet edilir..

Hastanın ameliyat sırasında şuuru yüzde yüz kapanır.. Kişinin şuuru uyanıkken de olmadığı için verilen narkozun yan etkisi yoktur..

“Nerede trak, orada bırak..” durumuna gelen hasta gürültüsüzce ameliyat edilip, sağlığına kavuşturulur..

YENİ DUYDUK..

Bizim ahali şu yaşadığımız Van Depremi’ne kadar anestezi ilminin değerini bilmiyordu..

O kadar deprem gördük, birinden birinde “göçük altından çıkarılan yaralının..” ilk muhtaç olduğu kişinin anestezi uzmanı olduğundan haberimiz yoktu..

Bunu da bu depremde öğrendik..

Diyelim vatandaşın bacağı göçük altındayken bir kirişin devamlı baskısına maruz kaldı.. Kişinin ezilen bacağında biriken potasyum, enkazdan çıkarılır çıkarılmaz kana karışıyor ve böbrekleri çökertiyor..

Onun için ölümden ötesi yok..

Meğer ağır travma geçiren yaralılara ilk müdahale daha göçük kaldırılmadan yapılırmış..

Bizim ahalinin bunlardan haberi yoktu..

Televizyondan izliyorum.. Genç adamı göçükten çıkarıp sedyeye koymuşlar.. Sedye eller üzerinde ambulansa giderken herkes birbirine “Yavaş.. Yavaş..” diyor..

Sedyenin başında yüz kişi varsa yüz tane “Yavaş..” uyarısı.. Bu arada hasta el üzerinde uçurulur gibi götürülmeye devam ediyor..

Şimdi anladık ki böyle yapılmayacak..

“Ya kol, bacak pes eder ya da onu ezen kolonlar..” denilip, kişi gelişi güzel çekiştirilmeyecek..

Depremin kendisi güncel olduğundan ona bağlı olarak meydana gelen travma türleri ve değişik yaralanma halleri kongrenin birinciye gelen konusu oldu..

Dikkatler “deprem sonrası” hallere yoğunlaştı ve katılanlara pek çok şey öğretti..

***


Kongre Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Starlight Oteli’ndeydi..

Bin sekiz yüz civarındaki kongre üyesini barındıran bin dört yüz küsur odalı devasa bir tesis.. Akdeniz’in elli adım dibinde..

Bu ölçekte bir tesisi yapmak da işletmek de cesaret ister..

Özal başbakan olduğunda tüm Akdeniz bölgesinde otuz bin yatak vardı.. Şimdi sadece Manavgat’ta yüz kırk bin yatak varmış..

Buradaki hallerimizi anlatmaya hafta başı devam edeceğim.. Uyanık kalın..

tıbba
merakı
olanlara
uyutucu
bilim
katkısı..
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir