MEDİMAGAZİN - Çığır açan bir çalışma, orta yaşlı farelerde önemli bir amino asit olan izolösin alımının kısıtlanmasının yaşlanma sürecini önemli ölçüde yavaşlatabileceğini ve yaşam sürelerini %33'e kadar uzatabileceğini buldu.
Yumurta, süt ürünleri, soya proteini ve etlerde bulunan temel bir amino asit olan izolösin, vücuttaki protein sentezinde çok önemli bir rol oynuyor.
Önceki araştırmalar, diyetteki izolösin seviyeleri ile metabolik sağlık arasındaki bağlantıyı vurgulamış ve aşırı tüketimin zararlı olabileceğini düşündürmüştü. Bu yeni çalışma, orta yaşta başlansa bile diyette yapılacak bir değişikliğin hem yaşam süresini hem de sağlığı önemli ölçüde artırabileceğine dair umut veriyor.
Yaşam süresini artırdı, sağlık parametrelerini iyileştirdi
Deney, farklı diyetlerle beslenen çeşitli farelerden oluşan bir grubu içeriyordu: yirmi yaygın amino asit içeren bir kontrol diyeti, tüm amino asitlerin azaltıldığı bir diyet ve sadece izolösinin azaltıldığı bir diyet. Dikkat çekici bir şekilde, kısıtlı izolösin diyeti erkek farelerde %33, dişilerde ise %7'lik bir yaşam süresi artışına yol açtı. Ayrıca kas gücü, dayanıklılık ve kan şekeri seviyeleri gibi çeşitli sağlık parametrelerini de iyileştirdi.
İlginç bir şekilde, düşük izolösin diyetindeki fareler daha fazla kalori tüketti ancak daha zayıf vücut ağırlıklarını ve daha iyi enerji metabolizmasını korudular. Araştırmacılar bu yaklaşımın potansiyel olarak insanlarda da benzer yaşlanma karşıtı faydalar sağlayabileceğine inanıyor, ancak insanların beslenme ihtiyaçlarının karmaşık olduğu ve önemli ölçüde değiştiği konusunda uyarıyorlar. Ayrıca izolösin alımını azaltmanın faydalı olabileceği gibi, genel protein kısıtlamasının da olumsuz etkileri olabileceğini vurguluyorlar.
Diyet ve yaşam süresi arasındaki ilişki
Genel olarak, bu çalışma diyet ve uzun ömür arasındaki karmaşık ilişkiye ışık tutmakta ve belirli diyet değişikliklerinin yaşlanma üzerinde derin etkileri olabileceğini düşündürüyor. Araştırmacı Dudley Lamming'in belirttiği gibi, izolösin gibi bireysel amino asitlerin rolünü anlamak bizi insan ömrünü uzatmak için potansiyel müdahaleler geliştirmeye yaklaştırıyor.