Anne adayı ve bebek ölümlerinin önüne geçmek için Gebe Lohusa İzleme Sistemi'ni (GEBLİZ) hayata geçiren Türkiye, çalışmaların meyvesini alıyor. Sistem sayesinde sadece İstanbul'da bu yılın ilk on ayında 1.500 bebek ölümden kurtuldu. Bebeğin anne rahmine düşmesinden 5 yaşına gelinceye kadar takibini sağlayan sistemle, sağlık görevlileri anneyi hamilelikte en az dört kez, doğum sonrasında da üç kez denetliyor. Doğan bebek bir yaşına kadar sekiz defa muayene ediliyor. Anne riskli hamilelik geçiriyorsa, kontroller daha sıklıkla yapılıyor. Bir koruyucu hekimlik uygulaması olan sistem sayesinde, her yıl yaklaşık 1,3 milyon canlı doğumun gerçekleştiği Türkiye'de, 2003'te binde 28,5 olan bebek ölüm oranı, 2010'da binde 10,9'a düştü. 13 milyon nüfuslu ve yıllık 210 bin doğumun olduğu İstanbul'da ise daha başarılı sonuçlar alındı. Bu ciddi gelişmeye inanamayan Dünya Sağlık Örgütü, "Gelişmekte olan ülkeler bu seviyeyi 30 yılda yakaladı. Sizin niye böyle oldu?" diyerek, İstanbul'daki denetlemeleri 2010 yılında bizzat kendisi yaptı. Örgüt, İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nün binde 7,5 olarak belirlediği bebek ölümlerini saha çalışmalarında binde 7 bularak, başarıyı daha yukarılara çekti.
Anne adayı ve bebek ölümlerinin önüne geçmek için Gebe Lohusa İzleme Sistemi'ni (GEBLİZ) hayata geçiren Türkiye, çalışmaların meyvesini alıyor. Sistem sayesinde sadece İstanbul'da 1. 500 bebek ölümden kurtuldu. Bebeğin anne rahmine düşmesinden 5 yaşına gelinceye kadar takibini sağlayan sistemle, sağlık görevlileri anneyi gebelikte en az dört, lohusalıkta üç kez denetliyor. Doğan bebek bir yaşına kadar 8 kez muayene ediliyor. Anne riskli gebeyse ona daha hızlı sürede ve daha sıklıkla ulaşılıyor.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, 2008'de uygulanmaya başlanan GEBLİZ sayesinde yılda 210 bin bebeğin doğduğu İstanbul'da 1.500 bebeğin ölümden kurtulduğu bilgisini veriyor. 2008'de binde 11,9 olan bebek ölüm oranının 2011'de binde 6,6'ya gerilediğine dikkat çekiyor. "OECD ülkelerinin 30 yılda sağlayamadığı başarıyı kısa sürede sağladık." diyen Dokucu, 2008'de yüz binde 14,2 olan anne ölümü oranının 2011'de yüzde 10,6 olarak gerçekleşmesini beklediklerini söylüyor. Anne ölümlerini azaltmada bebekler kadar başarı sağlayamadıklarına dikkat çekiyor. Son beş yılda 120 kadının doğum yaparken hayatını kaybettiğini anlatıyor. Devletin gebelik ve doğumla alakalı hiçbir hizmetten ücret almadığını aktararak, "İstanbul'un kırsalında evde doğum tahmin edilenin çok üzerinde. Sağlık hizmetlerine ulaşmayla alakalı bir bilinç eksikliği de söz konusu. Bunu da gidermemiz gerekiyor." vurgusu yapıyor.
Her yıl yaklaşık 1,3 milyon doğumun gerçekleştiği Türkiye'de 2003'te binde 28,5 olan bebek ölüm oranı, 2010'da binde 10,9 düştü. 13 milyon nüfuslu ve yıllık 210 bin doğumun gerçekleştiği İstanbul'da ise daha başarılı sonuçlar alındı. İl genelinde 2011 yılında Eylül ayı itibarıyla 1.500 bebek hayata tutundu. Başarıda birçok faktörün etkisi bulunuyor. İstanbul'da hastanede doğum yapma oranı yüzde 97 olurken, 2011 yılında evde doğum yapmak isteyen 1.300 gebeden 1.205'i hastanede doğum yapma konusunda ikna edildi. Özellikle şiddetli fırtınada ulaşımın kesildiği Adalar ile İstanbul'un uzak köylerindeki 500 civarında gebe doğumdan önce merkezdeki hastanelerde misafir edildi. Gelişmeyi, tebrik eden Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), "OECD ülkeleri bu seviyeyi 30 yılda yakaladı. Sizin niye böyle oldu?" yorumunda bulundu.
Gebliz, anne ve bebeğin hayatını kurtarıyor
GEBLİZ (Gebe Bebek Lohusa İzlem Sistemi) projesi ile bebekler ana rahmine düşmesinden beş yaşına kadar takip ediliyor. Sağlık ekipleri, yenidoğan bebeği doğumunun ilk üç günü içinde evinde ziyaret ediyor. Kurulan bilgisayar sistemiyle özel ve kamu sağlık kuruluşları gebe kalan her kadının ve doğan her bebeğin bilgilerini sanal ortam aracılığı ile ailenin ikametgah adresindeki aile sağlığı merkezine iletiyor. Bu süreçte sağlık görevlileri anneyi gebelikte en az dört, lohusalıkta üç kez kontrol ediyor. Doğan bebek bir yaşına kadar 8 kez izleniyor. Anne riskli gebeyse ona daha hızlı sürede ve daha sıklıkla ulaşılıyor.