Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) arasında önceleri gizliden gizliye yaşanan sağlık harcamalarıyla ilgili görüş farklılıkları şimdilerde iyice gün yüzüne çıktı. Bakanlık hastanın hekime erişimini kolaylaştırdıkça, SGK sağlık harcamalarını hekim üzerinden dizginlemek için elinden geleni yapıyor.
Bu aşikâr durumu son 20 günde yaşanmış birkaç olayla açıklayalım.
İki hafta önce, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) tarafından hazırlatılan “Türkiye İlaç Sektörü Vizyon 2023 Raporu” konulu toplantıya katıldım. Toplantıya hem SGK Başkanı hem de Sağlık Bakanlığı Müsteşarı konuşmacı olarak katılmıştı.
Önce SGK Başkanı Fatih Acar, başta ilaç harcamaları olmak üzere birçok konuda istatistiki bilgiler paylaştı. Kişi başı doktora müracaat sayısı ile ilgili olarak OECD ortalamasının 6,5, Türkiye ortalamasının ise 8 olduğunu kaydederken, “Bu kadar genç bir nüfusa rağmen biz doktora neden fazla gidiyoruz?” diye de sordu. Ardından Ekonomik Koordinasyon Kurulunda sağlıkta son 10 yılda gelinen noktaya ilişkin bir rapor hazırladıklarını dile getiren Acar, “Burada önemli kararlar alındı. Sağlık Teminat Paketi’ni mutlaka gözden geçireceğiz. Bu teminat paketini, daha sürdürülebilir olması bakımından önümüzdeki süreçte değerlendireceğiz. Katkı payını bir miktar daha artıracağımız uygulamaları önümüzdeki süreçte devreye koyacağız. Özel ve tamamlayıcı sağlık sigortasını biraz daha işin içine çekeceğiz. Devletin sunduğu ya da devletten beklediğimiz bir sistemi uzun vadede sürdürmemiz elbette ki sıkıntılı olacaktır. Tanı ve tedavi rehberlerini de önümüzdeki süreçte hayata geçireceğiz.” dedi.
SGK Başkanı, konuşması boyunca “sağlık harcamalarının sürdürülebilirliği” ile ilgili soru işaretleri olduğunu hatırlattı.
Bu arada ajanslardan şöyle bir haber geçti:
“Maliye Bakanlığı verilerine göre, yılın ilk sekiz ayında en büyük bütçe kalemini 96 milyar 646,5 milyon TL ile cari transferler oluşturdu. Bunun 16 milyar 777 milyon TL’si sosyal güvenlik açık finansmanı, 15 milyar 441 milyon 860 bin TL’si devlet sosyal güvenlik katkısı, 2 milyar 376 milyon 933 bin TL’si de sosyal güvenliği olmayanların sağlık primi için kullanıldı.”
Yani, SGK sağlık harcamaları ile ilgili büyük sıkıntıda ve önümüzdeki dönemde bu konuda bizi önemli yaptırımların beklediğini tahmin etmek güç değil.
Diğer taraftan, aynı toplantıda konuşan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun ise esprili bir dille “Sürdürülebilir, korkmanıza gerek yok.” diyerek, aslında bu konuda Bakanlığın SGK ile aynı fikirde olmadığını ifade etmiş oldu.
Yine 8 Eylül 2012 tarihli Bugün Gazetesinde “Doktorlar hasta iyileşirse para alacak.” başlığı ile yer alan haberdeki “Doktorların performans için gereksiz ameliyatlar yaptığı, bundan böyle hastaların iyileşme sürelerine göre ücretlerinin değerlendirileceği” yönündeki iddialar üzerine, Bakanlık aynı gün açıklama yaparak haberi yalanladı. Bu haber de Ekonomi Koordinasyon Kurulunda sağlık alanına ilişkin alınan kararlara dayandırılmıştı.
Çok geçmedi, bu kez 18 Eylül 2012 tarihinde aynı muhabirin imzasını taşıyan bir haber daha yayımlandı: “Üniversite hastanelerindeki profesör ve doçentlere muayenelerde kaldırılan ‘hoca farkı’ ücreti geri geliyor.”
Bakanlık bu kez aynı gün yalanlamadı haberi!
Tarih 24 Eylül! Yine Ekonomik Koordinasyon Kurulu haberi: “SGK’nın ‘Tüp bebek sigortadan çıkarılsın, tüp bebek yapmak isteyenler kendi ödesin.’ önerisi, Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında gündeme geldi.”
Ve nihayet bu haberler de Sağlık Bakanı tarafından 25 Eylül 20102 tarihinde yalanlandı. Bakanın sözlerinde SGK-Bakanlık çatışması da gözlerden kaçmadı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın başkanlığını yaptığı ve kendisinin de katıldığı, Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında çok önemli çalışmalar yaptıklarını ifade eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Bu Kurulda Maliye Bakanımız, Kalkınma Bakanımız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da var. Bu toplantılarda birçok önemli konuyu görüşüyoruz. Sadece tüp bebek ile ilgili değil, son zamanlarda bu Kurula götürüldüğü ifade edilen birçok haber çıktı basında. Bu haberleri kim, nasıl çıkardı, bilmiyorum. Bunların bir kısmı o toplantıda konuşulmuş, bir kısmı ise hiç konuşulmamış konular. Belli ki, ya dedikodudan ibaret veya düşünceler dışarıda konuşuluyor. Bunları hiç önemsemeyin. Sonuçta bu Kurulda, Başbakanımızın emriyle vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmasını, daha iyi hizmet almasını sağlamak adına gayret gösteriliyor. Dedikodulara itibar etmemek lazım.” dedi.
Sonuç olarak SGK performansa, sevk zinciri uygulanmamasına, hekime başvurunun çok artmasına, yani sağlık harcamalarını artıran her şeye karşı tepkili.
Diyeceksiniz ki, “Nihayetinde global bütçe var, kimin ne dediği önemli değil.” Ancak SGK Başkanının konuşmasından çıkardığım sonuç, global bütçenin geleceğine yönelik olarak da bir tehlike olduğu.
Bu konuya ileride yine değineceğim. Çünkü ucu doğrudah sağlık çalışanlarına uzanacak bir konudur!