KARABÜK - Türk Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan, “Kürtajı tamamen yasaklarsanız, istenmeyen gebeliği önlemezseniz kadınlar ne yazık ki merdiven altı yöntemlerle uğraşacak” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Karahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kürtaj ve sezaryen konusunda son 3 yıldır yoğun çalıştıklarını, Sağlık Bakanlığı'yla birlikte önlemlerle ilgili projeler hazırladıklarını söyledi.
‘Kürtaj aile planlaması gibi kullanılmasın’
Türkiye 'de kürtajın aile planlaması gibi kullanılmasına karşı olduklarını ifade eden Karahan, şöyle konuştu:
“Kürtajın kadın vücudunda ciddi derecede olumsuz etkileri var. Kürtaj neden olur, istenmeyen bir gebelikten sonra olur. Kadının istenmeyen bir gebelikle karşılaşmasını önlerseniz, iyi eğitebilirseniz, cinselliğe erken başlamama konusunda iyi eğitebilirseniz kürtajların önüne geçersiniz. Kürtajı tamamen yasaklarsanız, istenmeyen gebeliği önlemezseniz, kadınlar ne yazık ki merdiven altı yöntemlerle uğraşacak. Geçmişte bunun örneklerini gördük. İstenmeyen gebelikle karşılaşan kadınlarımız kendine sabun koyacak, başka yöntemler deneyecek. Sağlığını tehlikeye atacak. Bu nedenle her şeyin başı eğitim. Bu eğitimleri biz ebeler veriyoruz.”
‘Keyfi sezaryen sağlığı etkiliyor’
Kadınların sezaryeni tercih etmesinin iki temel nedeni olduğunu, bunlardan birinin doğurma korkusu, diğerinin bebeği için en sağlıklısını yapma isteği olduğunu ifade eden Karahan, kadının en sağlıklısının sezaryen olduğuna inanmasının onu bu yola yönlendirdiğini söyledi.
Bir dönem Türkiye 'de sezaryenin popüler bir şey gibi sergilediğini belirten Karahan, şöyle konuştu:
“Ne yazık ki ülkemizde sanki sosyal statüsü daha iyi kadın sezaryen doğum yapıyor ve bundan da bir statü oluşturuyor gibi yansıdı. Sezaryene yönelmede medyanın büyük etkisi oldu. Dizilerde, filmlerde, nerede izlerseniz izleyin doğum sahnelerinde feryat figan bağıran, korkunç acılar çeken, çok kanayan hatta ölen kadınlar gördük. Bunların hepsi korku olarak kadınlarımızın beynine kazındı. Doğal olarak kadınlar normal olandan vazgeçmeye başladı. Bir başka sebep de şu, normal doğum adı altında yapılan doğumların hiç de normal olmadığını düşünüyorum. Hastanelerde kadının normal doğum sürecinde ciddi müdahalelerde bulunuyoruz. Suni sancılar takıyoruz, aç bırakıyoruz, koluna serum, karnına birtakım cihazlar bağlıyoruz, yatağa mahkum ediyoruz, ağrıyla baş etmesine yarayacak hiçbir şey yapmıyoruz. Dünyanın artık terk ettiği doğum masalarında doğum yaptırıyoruz kadınlara. Dolayısıyla kadın bunu çok olumsuz bir şey gibi algılıyor.”
Gebelikte annede veya bebekte risk varsa sezaryenin hayat kurtarıcı olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade eden Karahan, risk yoksa keyfi sezaryenin de hem çocuğun hem de annenin sağlığını etkilediğini söyledi.
Doğum sancısının bir dalga olduğunu, dalga dalga gelerek kadına dinlenme fırsatı verdiği kaydeden Karahan, şöyle devam etti:
“Bu dalgalarla beraber doğum kanalınızda bebek yavaş yavaş ilerliyor. Bu diş veya baş ağrısı gibi değil, size dinlenme fırsatı veriyor. Nefes alabiliyorsunuz arada. Bu sayede ağrıyla baş etmek mümkün olabiliyor. Buna ağrı da demiyoruz. Çünkü gerçekten tam olarak ağrı değil. Bir dalgalanma hali. Kadınlarımıza en rahat ve müdahalesiz doğumu sağlayabilecek yapıdayız. Artık ebelik 4 yıllık lisans eğitimiyle mezun veriyor. Artık doktora yapabiliyorlar. Kürtaj ve sezaryenle ilgili sorunlar, ebelik mesleğinin tekrar hak ettiği seviyeye çıkarılmasıyla çözülecektir.”
Sezaryende ilk 2’deyiz
Dünyada sezaryen oranının yüksek olduğu birkaç ülkeden birinin Türkiye olduğunu söyleyen Karahan, şunları kaydetti:
“ Türkiye sezaryende dünyada ilk iki ülke arasında. İtalya ve bizim ülkemizde bu oranlar çok yüksek. Dünya Sağlık Örgütü bu oranın doğrusunun yüzde 15 olduğunu söylüyor. Fakat dünya ortalaması yüzde 10 ile 35 arasında değişiyor. Türkiye ortalaması yüzde 46. Açıklanan resmi rakam böyle. İstanbul ortalaması yüzde 55. Son derece yüksek bir rakam. Özel hastanelerde ve büyük şehirlerde bu oran giderek yükseliyor. Hatta bazı hastanelerde yüzde 90'lara varan oranlardan bahsediliyor. Ülkemizde en çok sezaryen Batı Marmara bölgesinde oluyor. Çünkü daha eğitimli kadınlar var. Ülkemizde doğum konusunda daha da eğitimli kadınlar var ki onlar doğal doğumu tercih ediyor.”
