Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2022'den sonra ikinci kez 'Küresel acil durum' ilan ettiği ve halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen Mpox virüsü salgınıyla ilgili tüm dünya alarma geçti.
Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de henüz vaka görülmediğine yönelik açıklamada bulunurken, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, çiçek aşısının da koruma sağladığı Mpox virüsüne karşı Türkiye'ye de yeniden aşı getirilmesi gerektiğini vurguladı. Çiçek aşısı, hastalığın kalıcı olarak sona ermesinden sonra 1980'li yıllardan beri ülkemizde kullanılmıyor.
Prof. Dr. Yavuz, "2024 yılı içinde Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 15 bin vaka bildirildi. 500 kadar da ölüm var. 2022'de, dünyaya ilk yayılan salgında, ölüm oranı yüzde 1'in altındaydı. Burada yüzde 5'lik bir ölüm oranından söz ediliyor. Aşısı var, önceden, çiçek hastalığı için kullandığımız bir aşı. Türkiye'de şu an aşı olmadığı için, aşının sağlanması gerekiyor" dedi. Hastalığın yayıldığı Afrika'nın Kongo bölgesinden seyahat edenlere de dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, "Afrika'da bütün bir kıta olarak değil, şu an esas olarak Kongo'da bu hastalık fazlaca görülüyor. O bölgeyle teması olan kim olursa olsun, uygun semptomlarla gelmişse, o hastada düşünmek lazım" ifadelerini kullandı.
İlk küresel acil durum ilanı 2022'de yapılmıştı
Şu anda çoğunlukla Afrika kıtasında etkili olan ve deri lezyonlarıyla kendini gösteren Mpox virüsünün yakın temas yoluyla bulaştığını kaydeden Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, risk grupları açısından; 1980 öncesinde doğanlar ve 'Çiçek aşısı' olmuş olanların olası hastalığa karşı daha dayanıklı olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Yavuz, "Afrika'dan gelen herkese değil, yalnızca hastalığın yayıldığı bölgeden gelenler ve semptom taşıyanlara yönelik takibin hassasiyetle yapılması gerekiyorö dedi. Prof. Dr. Yavuz, hastalığın adının da maymun çiçeği değil Mpox olarak anılması gerektiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle hastalığın adı artık 'Maymun Çiçeği' değil 'Mpox' hastalığı diye geçiyor. Çünkü hastalık isimlerinde hayvan ve bölge adı kullanmak birtakım ayrımcılıklara neden olabiliyor. Mpox hastalığı dediğimiz aslında dünyanın gündemine 2022 yılında girmişti. 1950'den beri bilinen bir virüs. Eskiden çiçek hastalığı diye bilinen hastalığın etkenine benzer bir virüs tarafından hayvanlardan insana geçen, maymun veya kemirgenlerden bulaşabiliyordu. Afrika'da 2022 yılına kadar yılda yaklaşık 100 vaka gibi bir bildirim yapılıyordu. Fakat 2022 yılında Afrika ile teması olmayan insanlarda da, bütün dünyada Amerika'da İngiltere'de Türkiye'de Güney Amerika'da her yerde Mpox olguları görülmeye başladı. Bu salgında acil durum ilan edildi. Çünkü birden fazla ülkede çok yaygın bir şekilde ilk defa Afrika'nın dışına çıkmış oldu virüs."
Virüsün yeni tipi daha hızlı yayılıyor, ölüm oranı yükseldi
O dönemde belli risk gruplarında hastalığın oldukça yayıldığını belirten Prof. Dr. Yavuz, "Türkiye'de de o sırada vakalar görüldü. Fakat riskli grupların takibi, bunların aşılanması gibi yöntemlerle 2022'de Afrika dışına çıktıktan sonra ortaya çıkan bu salgın kontrol altına alındı. O dönemde dolaşan suş, daha hafif hastalıkla seyrediyordu. Genellikle deride ya da bulaştığı bölgede döküntülerle, hafif bir ateşli hastalık şeklinde seyrediyordu. Çok da ölüm olmadı, ölüm oranı yüzde 1'in altında kaldı 2022'deki salgında. Ardından, kontrol altına alınınca salgın sonlandırıldı. Fakat Afrika'da, Kongo'da, Orta Afrika'da, 2023'ün ortalarından beri yeniden ve başka bir virüs tipi yani ölüm oranı biraz daha yüksek olan bir virüsle yeni bir salgın başladı. Bu Mpox salgını 2022'deki salgından farklı olarak biraz daha hızlı yayıldı Afrika bölgesinde. Özellikle Kongo'da çok hızlı yayılarak, çevre ülkelere de sıçradı. Sadece 2024 yılı içinde 15 bin vaka Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde var ve 500 kadar da ölüm var. 2022'deki dünyaya ilk yayılan salgında ölüm oranı yüzde 1'in altındaydı. Burada yüzde 5'lik bir ölüm oranından söz ediliyor" dedi.
"2022'de Türkiye'den bildirilen 12 vaka olduğu söyleniyor"
Kongo'da başlayan ve şu an küresel acil durum ilan edilen bu salgının bir diğer özelliğinin de heteroseksüel cinsel ilişkiyle bulaşabilme özelliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yavuz, "Afrika dışındaki ülkelerde şu anda bu suşa bağlı yani Soy 1B dediğimiz suşa bağlı bir vaka tanımlanmış değil. Ama Kongo'nun komşu ülkelerine yayılabilmesi, diğer ülkelere de yayılabilme potansiyeli taşıdığı için ülkelerin gerekli önlemleri alması, hazırlıklarını yapması açısından uyarılması amacıyla, da bu acil durum ilanı yapılmış oldu. Türkiye'de 2022 salgınında Sağlık Bakanlığı'nın elinde verileri var, biz kesin rakamı bilmiyoruz açıklanmadı ama uluslararası camiadan öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye'den bildirilen 12 vaka olduğu söyleniyor 2022 salgınında" diye konuştu.
"Pandemi yok kapanma olacağını düşünmüyoruz"
Prof. Dr. Yavuz, Sağlık Bakanıyla sabah görüşme yaptıklarını ve 2024'te Türkiye'de herhangi bir Mpox olgusu henüz tespit edilmediğini aktardığını belirtti. Prof. Dr. Yavuz, "Şu anda Türkiye'de vaka yok; ama zaten küresel acil durum; halk sağlığı acil durumun ilan edilmesinin nedeni bulaşma şansı var, önlemlerinizi alın demek. Bir pandemi durumu sözkonusu değil. Bir kapanma durumu sözkonusu değil ve sözkonusu olacağını da düşünmüyoruz. Çünkü bu virüsün bulaşması yakın temasla oluyor. Yani Covid' te olduğu gibi böyle solunum yoluyla çok fazla bulaşma olmuyor. Solunum yolundan bulaşması çok nadir oluyor. Dolayısıyla yakın temasla bulaşma olduğu için o kadar büyük vaka sayılarına ulaşılacağı düşünülmüyor. Sonuçta belli gruplarda biraz da ölüm oranı da yüksek olduğu için, ilk vakayı bulup yayılmasını engelleyecek şekilde sistem kurulması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Yakın temas ve hijyene ve ortak kullanım eşyalarına dikkat
Hastalığın bulaşma yolunun yakın temas olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: " Hasta kişinin mukozasıyla veya cildindeki lezyonlarıyla yakın temas olduğu zaman bulaşır. Aslında çok kolay bulaşan bir virüs değil. Toplu taşımada risk yok değil ama çok nadir. Dolayısıyla bundan çok kaygı duymamıza gerek yok. Hasta kişiyle, mukozasıyla, ağız içi mukozası olabilir, genital mukozası olabilir ya da derisindeki lezyonlarıyla, çünkü bu da su çiçeğinde olduğu gibi döküntülü bir lezyon ya da bu lezyonlarla yakın temas olursa bulaşabiliyor. Yine bu hasta kişilerin, bu lezyonlarının bulaştığı birtakım eşyalarla da bulaşma olabiliyor; yani yatak, çarşaf gibi. Hasta kişiyle aynı evde yaşayan kişilerden de bulaşma olabileceği söylenebiliyor"
"Bölgeyle teması olan uygun semptomlarla gelenlerde mpox düşünmek lazım"
Semptomu olmayan kişilerden hastalığın bulaşma riskinin çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz, "Covid' te mesela hastalığı olmasa, semptomu olmasa bile bazen virüsü alıp semptom göstermeden bulaşma da olabiliyordu. Bu hastalıkta böyle bir risk çok düşük. Dolayısıyla bizim kişileri değil hastalık sürveyansını yapmamız lazım. Yani hasta olan bir kişi varsa bu hasta kişinin de riskli bölgeyle teması varsa, kim olursa olsun, bütün bir kıta olarak değil şu an Kongo'da esas olarak bu hastalık fazlaca görülüyor, o bölgeyle teması olan kim olursa olsun, uygun semptomlarla gelmişse o hastada Mpox düşünmek lazım. Hasta tespiti olduktan sonra korunma önlemi olarak şu öneriliyor: Birincisi, hastayı izole etmek, ikincisi hasta kişiyle teması olacak kişilerin kişisel koruyucu malzemeleri kullanması. Hastanın ve hastaya bakım verenlerin maske takması, hastanın izole tek odada kalması, hastayla korunmasız teması olan kişilerin de saptanarak aşı olması öneriliyor şu anda" dedi.
"Yayılma potansiyelinin yüksek olduğu düşünülüyor"
2022'deki virüsün halen görülmeye devam ettiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulundu:
"Yeni acil durumun ilan edilme sebebi olan yeni suş, sadece Kongo'da ama bunun da yayılma potansiyelinin yüksek olduğu düşünülüyor. Zaten, DSÖ bütün dünya için bir tehdit gördüğü zaman küresel halk sağlığı acil durumu ilan ediyor. Şu an an Türkiye açısından panik olacak bir durum olmayacağını söyleyebiliriz. Zaten hiçbir salgında panik olmanın bir faydası olmuyor. Toplumu da düzenli bir şekilde durum hakkında bilgilendirmek paniği de engelliyor. Şu an Türkiye'de bir vaka yok bizler görmedik. Sağlık Bakanlığı da şu anda olmadığını söylüyor. Dolayısıyla potansiyel var, bu hastalığın yayılma potansiyeli olduğu için, önlemlerimizi almak zorundayız. Tanı yöntemlerini geliştirmek zorundayız. Bir önceki 2022'deki salgınında Türkiye'de tanı olanakları sağlanmıştı. O tanı olanaklarının devam etmesi gerekiyor. Şüpheli ve riskli gruplarda uygun klinik tablo varsa mutlaka örnek göndermemiz gerekiyor. Bunların temaslı takiplerinin yapılması gerekiyor. Risk gruplarının aşılanması gerekiyor."
"İlgili ilaçların hazırlıklarının yapılması gerekiyor"
Türkiye'de şu an çiçek aşısı olmadığı için, temin edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:
"Bunun bir tane aşısı var. Önceden çiçek için kullandığımız bir aşı, buna karşı da etkili, bu aşının sağlanması gerekiyor. Yine olur da, fazla hasta görmeye başlarsak, ilgili ilaçların hazırlıklarının yapılması gerekiyor. Aşısı var bu bir çiçek aşısı aslında. Çiçek hastalığı biliyorsunuz 1980'de eradike edilmişti. Çiçek aşısı olanlar da, Mpox hastalığına karşı bir miktar korunuyorlar. Yani 1980'den önce doğmuş olanlar özellikle. Mpox için kullandığımız aşı da çiçek aşısı aslında. Riskli gruplar, mesela Afrika'da seks işçileri riskli grup olarak tanımlandı. Riskli grupların aşılanmasının, hastalığın yayılması açısından azaltıcı etkisi var. Şeffaf bir şekilde her türlü verinin paylaşılması, eğer ülkede vaka yakalanırsa bunların da paylaşılması paniği engeller. Bu, Covid gibi olabilecek bir hastalık değil. Dolayısıyla şu an panik yapmadan hazırlanma dönemi diyebiliriz Türkiye için."