Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Meme Hastalıkları Konseyi ve Trakya Meme Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu tarafından, ekim ayı boyunca devam eden 'Meme Kanseri Farkındalık Ayı' etkinlikleri kapsamında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, hastanede görev yapan alanında uzman öğretim üyeleri, meme kanseri ve tedavisi hakkında bilgiler verdi.
Toplantıya Trakya Üniversitesi Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Sezer, Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Üstün, Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Gürkan, Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sernaz Topaloğlu ve Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Coşar katıldı.
'Amacımız meme kanseri farkındalığını tüm topluma bildirmek'
Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Sezer, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirtti. Prof. Dr. Sezer, "Meme kanseri, kadınlarda maalesef en sık gözüken kanser ve bununla beraber kadın kanserleri içerisinde de en sık ölüme sebep veren kanser. Değerli hocalarım hepsi kendileri dallarında çok etkin meslektaşlarımız, yıllardır beraber çalışıyoruz. Amacımız aslında ekim ayının meme kanseri farkındalığını tüm kadınlara, aslında tüm topluma bildirmek. Bilindiği gibi erken teşhis çok önem taşıyor meme kanserinden korunmak için" dedi.
'40 yaşını geçen her kadın yılda bir kez mamografi çektirmeli'
Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Tunçbilek de meme kanserinin her 8 kadından birisinde görülen patolojik olgu olduğunu belirtti. Tunçbilek, "Meme kanseri her 8 kadından birisinde maalesef ki gördüğümüz bir patoloji. Bunu erken saptamak bizim açımızdan çok önemli. Hasta klinisyene başvurduğunda eline gelen bir kitle ile geldiği takdirde bunun ileri evre meme kanseri olma olasılığı daha yüksek. Bizim amacımız Radyoloji olarak, görüntüleme yapıyoruz. Bu görüntülemedeki tek amacımız meme kanserini yarı evreye atlamadan, erken evrede yakalayabilmek. Bunun için taramalar önemli. Tarama dediğimiz program, Sağlık Bakanlığı'nın ve derneklerin yürüttüğü, çeşitli kanser cemiyetlerinin yönlendirmeleri doğrultusunda yaptığımız, 40 yaşını aşmış kadında her yıl düzenli mamografi kontrolü. Tarama için mamografi altın standart. Bunun yerine geçen bir yöntem yok. O yüzden biz her yıl ekim ayında bu farkındalık programı kapsamında mamografi çekimlerinin yapılması gerektiğini hatırlatmayı amaçlıyoruz" diye konuştu.
'Her 100 meme kanserinden 35'i ailesel'
Trakya Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Gürkan da kadınlarda görülen her 100 meme kanserinden 35'inin aileden gelen genetik kalıtım olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Gürkan, "Doğru tanı koymak, zamanında tanı koymak, tedaviyi doğru yapmak, hasta için çok önemli. Kanser genetik bir bozukluk ama ailesel meme kanseri bizim için çok çok daha önemli. Çünkü bireyde eğer meme kanseriyle ilgili bir genetik hata, mutasyon varsa onu bir sonraki nesile kalıtma ihtimali yüzde 50. Aynı zamanda yapılan testler sonucunda belirli genlerde, belirli hatalar saptanırsa hastanın cerrahisi ve kullanacağı akıllı ilaç dediğimiz ilaçlar ona göre bir yön değiştirebiliyor. Dolayısıyla burada hastalara Trakya Üniversitesi Hastanesi bünyesinde bu hizmetlerin verilmesinin ben çok çok değerli olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
'Erken tanıda yüzde 90'ın üzerinde iyileşme sağlıyoruz'
Trakya Üniversitesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sernaz Topaloğlu da erken tanı koyulması halinde meme kanserinin yüzde 90'ın üzerine tedavi sağlanan bir hastalık olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Topaloğlu, "Aslında meme kanseri, kadın kanserlerinin yüzde 30'unu oluşturuyor. Yani her 10 hastadan üçü, dördü kadın kanseri gelişmişse meme kanseri. Bizim için erken tanı çok önemli. Erken tedavi etmek çok önemli. Çünkü erken tanı koyduğumuzda meme kanseri aslında yüzde 90'ın üzerinde kür sağladığımız bir kanser. Yani tamamen iyileştirebildiğimiz bir kanser. O yüzden de ekip halinde çalışmak, bir arada karar vermek çok önemli. Biz tedavimizi planlarız. Fakat iyi bir cerrahınız yoksa, radyoloğunuz yoksa, iyi bir radyasyon onkolojiniz yoksa, genetiğiniz iyi değilse, görüntüleme yöntemleriniz iyi değilse o hastayı mümkün değil bir tıbbi onkolog olarak tek başımıza tedavi edemeyiz. 2000'li yıllardan önce aslında meme kanserine bağlı ölüm riski ve ölüm oranları çok artıyordu. Ve aslında şimdi görüyoruz ki son 10-15 yıl içinde meme kanseri ölüm riskinde azalma var. Bu neye bağlı? Erken tanıya bağlı, farkındalığın artmasına bağlı ve bir miktar da tedavide çok güzel yenilikler oldu" ifadelerini kullandı.