Balta, yaptığı yazılı açıklamada, halk arasında "kansızlık" olarak da adlandırılan aneminin, kırmızı kan hücrelerinin normalden düşük seviyede ölçülmesi olduğunu söyledi.
Aneminin bir halk sağlığı problemi olduğunun altını çizen Balta, düşük, orta ve yüksek gelişmişlik düzeylerindeki toplumların hepsi için bir sorun olduğunu bildirdi.
Kadınlarda ve çocuklarda daha sık görülüyor
Aneminin en sık görülen nedeninin demir eksikliği olduğuna işaret eden Balta, "Bu, sosyo-ekonomik durum veya coğrafyadan bağımsız olarak en sık kadınlarda ve çocuklarda ortaya çıkar. Eldeki verilere bakacak olursak dünyada çocukların yüzde 42'sinde, kadınlar yüzde 29'unda, gebe kadınların ise yüzde 38'inde anemi mevcuttur veya mevcut olacaktır." dedi.
Balta, demir eksikliğinin vücutta demir depolarının azalması, diğer bir deyişle de vücuda giren demir miktarının ihtiyaçtan az olması ile geliştiğine dikkati çekerek, şu sözlerle devam etti:
"En sık görülen nedenleri, bebek ve büyüme çağındaki çocukları ilgilendiren hızlı büyüme dönemleri, gebelik, adet kanamaları veya herhangi bir nedenle vücuttan dışarıya kanama olması, bağırsaktan demir emiliminin azalması veya vejetaryenlerde olduğu gibi demir alımının az olmasıdır. Kırmızı kan hücrelerinin yapımı için demir gereklidir. Demir depoları azaldığında, bu ihtiyaç karşılanamaz ve kan üretimi bozularak anemi gelişir."
Demir eksikliği diyet alışkanlıklarıyla önlenebilir
Vücuttaki demir eksikliğinin, kansızlık dışında başka sorunlara da yol açabileceğini belirten Balta, şu ifadeleri kullandı:
"Çünkü demir, hücre yaşamı için olmazsa olmaz bir elementtir. Demir eksikliği hafif olsa bile yorgunluk, hayat kalitesinde bozulma, iş kapasitesinde azalma gelişir, kişinin bilişsel gelişimi bozulabilir ve bağışıklığı zayıflayabilir. Gebelikte var olan demir eksikliği hem anne hem de bebek için çeşitli sıkıntılara yol açar. Halsizlik, yorgunluk, huzursuz bacak sendromu, baş ağrısı, saç dökülmesi, egzersiz toleransının azalması, egzersiz sırasında nefes darlığı, güçsüzlük, demir eksikliğinde sık gözlediğimiz belirtilerdir.
Çok önemli bir bulgu, pika olarak adlandırdığımız kişinin toprak, kağıt, buz gibi yiyecek dışı maddelere karşı duyduğu iştahtır. Bu durum, demir tedavisi uygulanması ile hızla kaybolur. Tüm bu bulgular, anemi olmadan sadece demir eksikliğinde dahi meydana gelebilir ve demir tedavisi ile düzelir."
Balta, tanı süreci ve tedavisine ilişkin de bilgi vererek, "Demir eksikliğinin önlenmesi için diyet alışkanlıkları düzenlenmelidir. Bu kapsamda kırmızı et, karaciğer gibi demirden zengin besinler alınmalı, demir emilimini arttıran C vitamininden zengin sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Ayrıca demir emilimini azaltacağı için çay ve kahve tüketimi kısıtlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
Pandemi vakaları artırdı
Demir eksikliği tedavisinde amacın hem hemoglobin ve kırmızı kan hücre sayılarını normale getirmek hem de demir depolarını doldurmak olduğunu anlatan Balta, şunları kaydetti:
"Demir ilacı, aç karına veya öğün aralarında alınmalıdır ve beraberinde demir emilimini bozacak kalsiyum içeren ilaçlar, süt ürünleri, çay, kahve gibi içeceklerin kullanımından kaçınılmalıdır. Ama maalesef ağızdan alınan demir ilacı bulantı, kabızlık, ishal, kusma, ağızda metalik tat ve dışkı renginin koyulaşması gibi birtakım yan etkilere neden olmakta ve zaman zaman kişinin tedaviyi kesmesi ile sonuçlanabilmektedir. Bu durumda başka tedavi seçeneklerimizin de olduğunu, kişinin kendi başına tedaviyi kesmek yerine bu sorunları doktoruyla tartışmasını ve alternatif tedavi yöntemlerini kullanmasını öneriyoruz."
Balta, pandemi döneminde insanların hastanelere başvurmaktan çekinmesi dolayısıyla hasta ve hastalık riski taşıyan grupların tanı ve tedavide geç kalmalarının, anemi vakalarının sayısal olarak artmasına ve mevcut hastaların hastalık şiddetlerinin daha da artmasına neden olduğunu belirtti.