Medimagazin logo

Kolesterol ilacı tartışmasına uzmanlar noktayı koydu

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, hekim tarafından reçete edilerek verilen kolesterol düşürücü ilaçların kullanımının kesilmesinin ''doğru olmadığını'', hastaların herhangi bir şüphe halinde kendisini takip eden hekimine başvurması gerektiğini bildirdi.
Kolesterol ilacı tartışmasına uzmanlar noktayı koydu
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Dernek Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, çeşitli alanlarda uzmanlaşmış iç hastalıkları hekimleri, son günlerde medyaya yansıyan kolesterol ilaçlarının yararlı olup olmadığına ilişkin tartışmaları değerlendirdi.

Dernek Başkanı ve Hacettepe üniversitesi (HÜ) Tıp fakültesi iç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, bazı hastaların bu iddialardan etkilenerek ilaç kullanımını bıraktığına ilişkin bilgiler aldıklarını söyledi.

Bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Ünal, hastaların hekimlerinin tavsiyelerine uyması gerektiğini bildirdi.

İç Hastalıkları Uzmanı ve Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Tufan Tükek de kolesterol molekülünün kendiliğinden vücutta sentezlenen bir yapı taşı olduğunu ifade ederek, yüksek kolesterol hastalarına öncelikle 6 haftalık diyet tedavisi verdiklerini, ikinci aşamada egzersiz önerdiklerini anlattı. Ne kadar ciddi diyet yapılırsa yapılsın genellikle kolesterol seviyesinin düşürülemediğini vurgulayan Tükek, diyet tedavisinden başarı elde edilemediğinde ilaç tedavisine başlanılması gerektiğini söyledi.

Tükek, koroner arter hastalığı geçiren hastaların mutlaka ilaç kullanması, bu hastalıkları geçirme riski bulunanların kolesterol seviyelerinin yükselmemesi için ilaç almaları gerektiğine dikkati çekerek, bu riskleri taşımayan ancak yapılan testlerde değerleri yüksek olan çıkan kişilere ilaç değil öncelikle yaşam tarzı değişikliği önerdiklerini belirtti.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Selçuk Dağdelen ise ''Kolesterol düşürücü ilaç verilen hiçbir hasta, doktoruna sormadan kendine kendine ilaçlarını kesmemelidir'' uyarısında bulundu.

Dağdelen, tedavinin kişiye özel olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı. Bunun ciddi organ hasarlarına yol açabileceğine işaret eden Dağdelen, ''Hekim verdiği ilacın içinde ne kadar etken maddesi olduğunu bilir ve hangi organa ne kadar yarar ya da zarar vereceğini bilir. Ona göre tedavisini belirler'' diye konuştu.

Sağlıklı kişilerin de bu tartışmalardan olumsuz etkilendiğini ifade eden Dağdelen, gün içinde harcanandan fazla kalori alınmaması gerektiğini dile getirdi. Dağdelen, batı ülkelerinde ekmek tüketiminin Türkiye'ye oranla çok çok az olduğunu belirterek, ''Türkiye'de simit dünyasında yaşıyoruz. Mutlaka, karbonhidrat ağırlıklı beslenmekten vazgeçmeliyiz'' dedi.

HÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Atalar da kolesterol yüksekliğinin kardiyolojik hastalık riskini 4 kat artırdığına dikkati çekti. Hekim tavsiyesine uyulmadan ilaç kullanımının bırakılması halinde 3-5 yıl sonra inme ve kalp krizi riskinin artacağını ifade eden Atalar, hekim bilgisi olmadan ilaçların bırakılmaması gerektiğini söyledi.

kolesterol
ilacı
tartışmasına
uzmanlar
noktayı
koydu
Yorum (4)
Ahmet
Bu konuya nokta koyacak dernek "iç hastalıkları" derneği değil, "Türkiye Kardiyoloji Derneği" gibi Kardiyoloji ve Kalp ve damar cerrahisi ile ilgili dernekler ve vakıflardır.
0
Cevapla
ky
BİLİMİN VE DOKTORLARIN İKNA GÖREVİ YOKTUR Herkes, uzman doktorların tedavi ve önerilerini aklınca araştırır ve kafasına göre takılırsa, nasıl bir kaos olur? Bilimin insanları ikna etme gibi bir derdi yoktur. Bilimi servis eden uzmanların da hastaları ikna etme gibi görevleri yoktur. Doktorlar politikacı değil ki halkı ikna etsin. Görevleri bilimi tebliğ etmektir. Ancak doktorlar ve uzmanlar dahil herkesin, bilimden anladığı farklı olabilir. Bu nedenle bilim üreten ülkelerin ciddi bilim kurumları (AHA, ESC), bilimsel sonuçları bilimsel rehberler halinde özetler ve her yıl bu rehberleri bilimsel gelişmelere göre yeniler. Doktorlar da gri alanlar hariç, ihtilafa düşmeden bu rehberleri ülke koşullarına göre hastalara servis ederler. Tedavilerde teklif vardır ama ısrar yoktur. Hastayı ikna etme malpraktistir ve suçtur. Doktor, hastanın özgür iradesini etkileyemez. Ancak herkesin anlama düzeyine göre izah etmesi gerekir. Bilimin uzmanları, yılların tecrübesi ve bilgisiyle hastalara yardımcı olmak için çırpınırken, hastalıkla ilgili hiçbir uzmanlığı, deneyimi ve bilgisi olmayanların, konuyu güya araştırıp kendi kafalarına göre takılmaları yeni bir moda. Ülkemizde bilimsel değerlendirme dersi okutulmadığı için insanlar, bilimsel bulguları ve sonuçları değerlendiremez. Aynı konuda birbirine zıt sonuçları olan iki ayrı araştırma makalesini anlayamaz ve bir uzmanın izah ve yardımını ister. Ancak eğitimle kazanılan bu yetenek yoksa, örneğin kişi metanaliz, güven aralığı… gibi bilimsel konuları bilmiyorsa sonradan öğrenmesi zordur. O zaman ne yapacak? Uzman doktoruna güvenecek, başka yolu yok. Tıbbın gri alanlarında ise, ikinci hatta üçüncü uzman görüşü alacak. Ya da bizde olduğu gibi hiçbir bilimsel temeli olmasa da bitkisel takılacak. Çağımızın bilimsel tıbbında, tedaviyi kanıta dayalı tıp belirler. Kanıta dayalı tıbbın özeti ise bilimsel rehberlerdir. Amerika ve Avrupa Kalp Birliği rehberleri TKD ve İç hastalıkları derneği tarafından ülkemize uyarlanmıştır. Bilimi üreten de, rehberleri yazan da onlar. Gururumuza dokunsa da bunu kabul edelim. Ya da bilim üretimi için Bilim Teknoloji Merkezi kuralım, rehberleri biz yazalım. Bilelim ki biz sadece bilimi, üretenlerden bedavaya aşırıyoruz. Bir de bizi ikna etsinler diye tutturmayalım. Adamların bizi ikna etmek için ne mecburiyetleri var? Hem adamların bilgisini aşıracağız hem de bizi ikna edecekler. Kafadan icat çıkarıp halkın kafasını da karıştırmayalım. Yemeği yapan doktor değil ki sizi ikna etsin, doktor sadece bilimsel rehberleri servis ediyor. Ayrıca, ikna işlemi küresel sağlık anlayışının akretidasyon kurallarına da aykırıdır. Halkımızın şimdiye kadar böyle bir derdi yoktu. Verilen ilaçları şifa niyetine içerdi. Şimdi halkın kafası karıştı ve artık hastalar ilaçlarını almıyorlar. Zavallı doktorlar iki dakika içinde, hastayı mı dinlesin, muayene mi etsin, bilgisayarda kayıt işlemlerini mi yapsın, yazdığı 5-6 ilacı, nasıl kullanacağını ve yan etkilerini mi anlatsın ve hastayı her konuda nasıl ikna etsin? Doktor süpermense o zaman bu süpermene inanmak gerekmez mi? İlaçların yan etkisi var diyorsanız, yan etkisi olmayan bir şey söyleyin onu yazalım. Yarar-zarar kavramını bilmeyen bir toplumda, yan etki lafı bile kafa karıştırır. Bilenlerle bilmeyenler, konunun uzmanı olanlarla olmayanlar hiç bir olur mu? Sayın Bakanımız zaten konuya açıklık getirdi. Hastaların gittiği uzman ne derse o olacak. Gerisi tedaviyi bozar. Hastalar ise bundan sonra kimin tedavi edeceğine inanıyorlarsa ona gidecekler ve onun söylediklerini yapacaklar. Başka türlü işin içinden çıkamazsınız. Uzmanın yazdığı ilacı ve verdiği tedaviyi beğenmiyen, o zaman doktora niye gider? Canının istediğini yapar, istemediğini yapmazsa tedavi binası çöker, hasta da doktor da bu enkazın altında kalır. Bilime ve bilimsel rehberlere sırtını dönen de, inkar eden de, yanlış anlayan da sonucuna katlanır. Çağımız bilgi ve algı çağı. Yanlış yöntemi kullanan kaybeder. Algısı yanlış olan da kaybeder. O zaman doktorumuzun önerilerine harfiyen uyalım.
0
Cevapla
bedrettin alyamaç
kolesterol ilaçlarında milyarlarca dolar rant var.Bu rantı kesemezssiniz...tartışmalarınız hikayeden ibaret dostum...FDI da çalışan bunca personelin ilaçları kimden ve hangi ilaç firmalarından sağlanıyor biliyormusunuz araştırın kokuyu hissedersiniz.... saygılar
0
Cevapla
elif
Kolesterol ilaçlarının yanetkileri çok fazla.Herşeyden evvel interstisyel nefrit yaparak,sinis böbrek yetmezliğine götürmekte.Öte yandan kesildiklerinde "rebaund" etkileri olup,hastanın tedavi öncesi kolesterol değerinin 2 katı yükseklikte,(ilacın kesilmesinden sonra)kolesterol sevyesine ulaşılmakta..Doğrusu,tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi önce sıkı diyet ve egzersiz tedavisi mutlaka verilmeli.Ancak bu sıkı egzersiz ve diyete rağmen hala kontrol altına alınamazsa "mecburen" bu ilaçlar verilmelidir.Oysa ülkemizde diyet ve egzersiz sadece bir öneri olarak söylenmekte,kolesterol seviyesi ne olursa olsun hemen bu ilaçlar başlanmakta,hastanın diyet ve egzersize ne denli uyduğu hiç araştırılmamaktadır.Bu nedenle gereksiz yere çok ilaç yazılmaktadır
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir