Medimagazin Yazı İşleri Müdürü Soner Abacı ve arkadaşları nesli tükenme tehlikesi altında bulunan Akdeniz'e özgü deniz kaplumbağaları ile ilgili belgesel yaptı.
Kaplumbağa peşinde 4 yıl
Nesli tükenme tehdidi ile karşı karşıya kalan deniz kaplumbağalarının peşine düşen üç gazetecinin macerası belgesel film oldu. Çarpıcı görüntülerin yer aldığı “Yumuşak Kabuk, Bir Çift Minik Yüzgeç” adlı belgeselde, yumurtalarından çıkan kaplumbağaların denize doğru yaptıkları hızlı koşu ve suyla ilk tanışma anı çarpıcı görüntüler eşliğinde veriliyor.
Soner Abacı, Mustafa Sarıipek ve Ahmet Kılınç... Sualtı dünyasına gönül veren üç gazeteci bundan 4 yıl önce deniz kaplumbağalarının peşine düştü. Kişisel heves ve heyecanla başlayan macera, zamanla tutkuya dönüştü. Üç gazeteci işlerinden geriye kalan zamanda soluğu Dalyan İztuzu sahilinde aldı. Hatta Ankara’da yaşayan Soner Abacı, yaz-kış demeden her hafta sonu Dalyan’ın yolunu tuttu. 3 meslektaşın ortak tutkusu sonunda 24 dakikalık sualtı belgeseline dönüştü. Soner Abacı, belgeselin sualtı çekimlerini dalgıç Yener Çeltikçi’yle birlikte yaptı.
“Yumuşak kabuk, bir çift minik yüzgeç” adı verilen belgeselde nesli tükenme tehdidi altında olan Akdeniz’e özgü deniz kaplumbağalarıyla ilgili çarpıcı görüntüler sunuluyor. Kaplumbağaların özellikleri, yuvaları ve onları denizde bekleyen tehlikeler anlatılıyor. Öte yandan belgesel, kumsalda yumurtadan çıkan yavru kaplumbağaların denize doğru yönelen hayatta kalma koşusuna da farklı yaklaşım getiriyor. 3 meslektaş, denize ulaşmayı başaran minik kaplumbağaların sualtındaki ilk dakikalarını da gözler önüne seriyor. Yavru deniz kaplumbağaları Türkiye’de ilk kez sualtında görüntüleniyor. Tehlikelerle dolu kumsaldan kendini suya bırakan minik deniz kaplumbağalarının toplu halde çıkacakları büyük göçe nasıl hazırlandıkları ayrıntılı şekilde gösteriliyor.
Abacı, Sarıipek ve Kılınç, ömürlerinin 4 yılını adadıkları belgeselde en büyük desteği kısa bir süre önce hayata veda eden ünlü sualtı belgesel ve film yapımcısı Haluk Cecan’dan almış. Cecan’ın cesaretlendirdiği 3 meslektaş, sonunda tamamlanan filmlerini ünlü belgeselciye adadı. Belgeseli tümüyle kendi imkanlarıyla çeken ekip şimdi sponsor arayışında. Eğer destek sağlanırsa deniz kaplumbağalarının bin bir zorlukla dolu hayat mücadelesinin en önemli anlarını belgeleyen yapım meraklılarının beğenisine sunulacak.
Soner Abacı, birlikte yola çıkarken daha uzun bir belgesel düşündüklerini; ancak teknik imkansızlıklar sebebiyle yapımı 24 dakikayla sınırlandırdıklarını söylüyor. Deniz kaplumbağalarının yuvalama ve yumurtlama zamanlarının çok sınırlı olduğunu belirten Abacı, bu sebeple çekimlerin 4 yıla yayıldığını aktarıyor. Ortaya koydukları eseri mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye sunmak istediklerini dile getiriyor. Özellikle de belgeseli deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarında yaşayan halka ulaştırmak istediklerini vurgulayan Abacı, “Çünkü bu yörelerin sakinleri deniz kaplumbağalarıyla sık sık karşılaşmalarına rağmen onlar hakkında yeterli bilgi sahibi değil.” diyor. Abacı, bu yolla halkta duyarlılık oluşturarak denizlerdeki doğal hayata katkı yapabileceklerini anlatıyor.
Çevre kirliliği denince akla genellikle zehir saçan fabrika bacaları, toprağa gömülen kimyasal atıklar ve egzoz dumanı geliyor. Oysa denizler de en az karalar kadar kirlilik tehdidi ile karşı karşıya. Denizlere boşaltılan sanayi atıkları ve bilinçsiz avlanma, su altındaki binlerce canlı türünü yok olmanın eşiğine getiriyor. Belgeselin yönetmeni Ahmet Kılınç, deniz kaplumbağalarının çevre kirliliği ve dikkatsizlik sebebiyle yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor. Denize verilen zararı yavru bir deniz kaplumbağasının hayatta kalma mücadelesinden yola çıkarak vermek istediklerini ifade ederek, “Bu dünyanın tek sahibi biz değiliz. Belgeselimizle insanların daha duyarlı olması gerektiğine vurgu yaptık.” diyor.
Necip Çakır / Zaman Pazar