Sağlık Bakanının ve Sağlık Bakanlığının Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarına karşı olumsuz bakış açısını tıp camiasında bilmeyen artık yok gibidir. Bunun sebeplerini irdeleyecek olursak öncelikle aklımıza gelenler şunlardır;
- Klasik Kadın Doğumcu ve Çocukçu çekişmesi ki; bu çekişmenin örnek özetini şöyle verebiliriz; gül gibi bebeği teslim ettik bakamadılar derken aileye kadın doğumcu, öte yandan çocukçu; doğumda mikrop kapmış veya oksijensiz kalmış bebeğiniz diye iddia eder aileye. Ve Sağlık Bakanımız bir Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanıdır.
- Sağlık Bakanımızın muayenehane işleten hekimlerden hiç hazzetmediğini ve linç edilmesi gereken bir topluluk olarak gördüğü hemen her gün yaptığı açıklamalardan aşikardır. Kamuda çalışıp muayenehanesi olan hekimlerin önemli bir kısmını Kadın Doğumcular oluşturmaktadır ve hedefin tam ortasında durmaktadırlar.
- Tam gün yasasında yasanın iptal edilmesinde TJOD (Türk Jinekoloji ve Obstetri Derneği) önemli rol oynamış, uzmanlık derneklerini bir platform altında toplamış ve hukuk mücadelesi vermiş ve çeşitli konularda vermeye devam etmektedir.
Tüm bunların ışığında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları ve özellikle muayenehanesi olanlar, Sağlık Bakanımızın gözünde mümkün olduğunca yıldırılması, hırpalanması ve yıpratılması gereken bir guruptur.
Gelelim asıl şimdi meramımıza; bilindiği üzere 2008 yılında sezeryan oranlarının yüksek olduğu gerekçesi ile diplomalarında kocaman kocaman kendi dalında bir kliniği idare edebileceği yazan kadın hastalıkları ve doğum uzmanları “doğum eylemi konusunda eğitim” bahanesi ile eğitim hastanelerine görevlendirilirdiler. Cezalandırma yöntemi ile ülkemizde yükselmekte olan sezeryan oranlarının geri çekileceği düşüncesi ve yukarda yazdığım gerekçeler bu görevlendirmelerin ana sebebiydi. Eğitimin bahane, asıl amacın sürgün olduğu ve yasal hiçbir dayanağı olmayan bu onur kırıcı görevlendirmelerden duyulan rahatsızlığı dönemin TJOD başkanı bizzat bakanla görüşmesinde dile getirmiş, bakanda kantarın topuzunun ağır kaçtığını kabul ederek bu onur kırıcı görevlendirmeleri hemen direktif vererek durdurmuştu.
Eylül 2010’da cezalandırılması ve hırpalanması gereken çoğu muayenehaneci olan bu uzman topluluğu için formül tekrar devreye sokuldu. AÇSAP genel müdürlüğünün elinde uzunca bir liste var ve bu listede ülkemizdeki Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının Sezeryan oranları yüksekten alçağa doğru sıralanıyor. Listede oranlar %100’den başlayıp aşağı doğru gidiyor. Oranları yüksek olanların büyük bir kısmı özel hastanede çalışan meslektaşlarımız veya akademik kariyeri olan hocalardan oluşuyor. Bu listenin hangi istatistiksel çalışma ile hazırlandığını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki normalde ne kadarda sezeryan yanlısı olursa olsun bu oranın normal şartlarda %30-40’ı geçmesi mümkün değildir. Yani hiçbir kadın doğum uzmanı kendisine takip olan 10 gebeden 10’nunu sezeryana almaz. 9 Aralık 2010 tarihinde TJOD yöneticilerinin Sağlık Bakanı ile yaptığı görüşmeler sonucunda ülke genelinde sezeryan oranlarının bu tür cezalandırma yöntemleri ile değil de eğitim, bilinçlendirme ve özendirme ile düşürüleceği gerçeğinde ortak bir anlaşmaya varılmış. Önümüzdeki günlerde bu konuda ortak hareket edilecekmiş ki; bu çok iyi bir haber. Umarız Sağlık Bakanlığı diğer politikalarında da hekime rağmen değil de hekimle beraber yenilikler getirme anlayışı çizgisine gelir.
Peki bu oranlar nasıl yüksek çıkıyor;
- Bilindiği üzere “Özel SGK Hastaneleri”, ücretler oldukça düşük olduğu için normal doğumu ekmek kapısı olarak görmüyor ve normal doğumları açıkça olmasa da kamu hastanelerine yönlendiriyor. Ankara’nın doğusunda bir çoğu saat 18.00 de fiziki olmasada fiili olarak kepenk kapatan bu Özel SGK Hastanelerinde, bir çoğu acil saatlere denk gelen (günü, saati belli olmayan) normal doğumla uğraşmak istemiyor. Dolayısı ile bu hastanelerde çalışan uzmanların oranı yüksek çıkıyor.
- Akademik ünvanı olan hocalar toplantı, kongre ve seyahatler nedeniyle günü, zamanı belli olmayan normal doğum değil de planlaması yapılabilecek sezeryan hastalarını sadece kabul ediyor ve oranları yüksek çıkıyor.
- Kamuda çalışıp pozisyonu gereği sadece poliklinik hizmeti veren (örneğin; gebeliği nedeniyle, emzirme nedeniyle veya hizmet süresi nedeniyle nöbet tutmayan) uzmanlar sadece elektif sezeryanları kabul ettikleri için oranları yüksek çıkıyor.
- Bazı uzman hekimler tecrübeleri nedeniyle genelde sezeryan olacak hastalar tarafından seçiliyor ve oranları yüksek çıkıyor.
Tüm Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları cezalandırılırken, bir gurup meslektaşımız ise yukarda sadece bazıları sayılan sebeplerden dolayı reel olarak sezeryan oranları yüksek olmadığı halde katmerli olarak cezalandırıldı. İşin bir başka yönü ise; AÇSAP Genel Müdürlüğünün elindeki listede hangi kıstaslara sezeryan oranlarının saptandığı belli değilken hangi kıstaslarla bu listeden görevlendirmelerin yapıldığı da aşikar değildi. Görünen o ki en önemli kıstaslar uzmanın muayenehanesinin olması, dünya görüşü, yaşam tarzı ve keyfiyetti. Yani zaten olmaması gereken bu onur kırıcı görevlendirmeye(1), haksız bir gerekçeyle(2), ve sebebini bilmediğiniz (ama tahmin ettiğiniz) kıstaslarla(3) icabet etmek zorunda kaldı meslektaşlarımız. Yani tek bir görevlendirme ile 3 ayrı haksızlığa maruz kalabiliyordunuz. Bu görevlendirmeden şimdilik nasbini alanlar ise sadece Bakanlığa bağlı çalışan hekimler oldu şimdiye kadar.
Yasal olmayan bu görevlendirmeye birçok uzman kuzu kuzu icabet etti. Kişisel açılacak davalarda sonucun uzun sürede alınacak olması çoğu uzmanı bundan alıkoydu. Ayrıca sistem içinde yalnızlaştırılma ve sistem üzerinden baskılara maruz kalma korkusu da (Günümüzün en popüler ve yeni korku tiplerinden biri) bireysel başvurular karşısında en önemli engeli oluşturdu. Aslında diyalogun yanı sıra bu konunun yargıya taşınarak bir daha Kadın Doğumcuların önüne getirilmemesi için Türk Tabibler Birliğine ve Türk Jinekoloji ve Obstetri Derneğine ayrı bir görev düşmekte.
Sezeryan oranlarının neden yükselmekte olduğu, nasıl düşürüleceği ise ayrı ve oldukça geniş bir yazı konusu. Bu uygulama şimdilik 2008’de olduğu gibi durduruldu ama iki ay sonra tekrar başlamayacağının garantisi yok. Peki geriye ne kaldı sevgili meslektaşlarım; ulaşabilirseniz AÇSAP’ın kara listesine ulaşın ve piyango ilerde size vurabilirmi tahmin etmeye çalışın. Onu da yapamazsanız hemen hastanede istatistikçiyle ulaşın ve oranların nasıl hesaplandığına ve oranınıza bir göz atın. Tüm bunların yansıra her zaman için küçük bir valizi ve büyük şehirlerde kalabileceğiniz akrabaları ihmal etmeyin…….
Dr. Z.Ç.