MALATYA (A.A) - Kaynarcı'nın hayata tutunma mücadelesi, yaklaşık 9 ay önce Emniyet Müdürlüğüne ait sosyal tesisteki bir havuzda elektrik çarpması sonucu Turgut Özal Tıp Merkezine getirilmesiyle başladı.
Hastane acil servisinde yoğun kalp masajı ve suni solunum ile hayata döndürülen 20 yaşındaki İbrahim Kaynarcı, 6 aylık tedavinin ardından solunum cihazından çıkarılabildi. Beyni ağır derecede hasar gördüğü için kasları kasılan ve yatağa bağımlı hale gelen hastanın vücudunda, uzun süre yatakta kalması nedeniyle yaralar oluştu. 3 ay daha tedavi edilen hasta, evde bakım hizmeti verilmesi için taburcu edilmek istendi, ailesi buna karşı çıktı.
Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Ünsal Özgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastanın yaşadığı süreci anlattı.
Havuz kenarında çalışırken içine düşerek elektrik akımına kapılan İbrahim Kaynarcı'nın 9 ay önce hastaneye getirildiğinde ''hastanenin acil servisine 'ölü' olarak girişinin yapıldığını'' söyledi.
Doktorların müdahalesiyle kurtarılan hastanın 6 ay solunum cihazına bağlı şekilde tedavi gördüğünü belirten Özgen, ''Beyin ağır derecede hasar görmüş durumdaydı. -Beyni hasar gören hastaların başlangıç aşamasında kaslarının hepsi tamamı ile kasılır. Sanki basılı kalmış elektrik düğmesi gibi yani- Hastamızın da bu şekilde bütün vücudu kasılmıştı. Hastanın durumundan dolayı havalı yatakta yatırdık. İşin doğası gereği, yatak yaraları ve iltihaplanmalar oluştu. Hasta, ciddi enfeksiyonlar geçirdi'' diye konuştu.
Tıbbi olarak gerekenlerin yapıldığını, hastaya fizik tedavi yapılması için Devlet Hastanesine gönderildiğini belirten Prof. Dr. Özgen, Devlet Hastanesinin ''fizik tedavi yapabilir ama yaraların iyileşmesi gerekir'' görüşü doğrultusunda hastayı yanık tedavi ünitesine yatırdıklarını, burada da 3 ay süreyle tedavi uyguladıklarını anlattı.
Hastanın yaralarının iyileştiğini ''Başhekim Özgen, ''Yaraları iyileşti, artık çok küçük kaldı. Yarın, bir gün yeni yaralar açılmayacağını kimse taahhüt edemez. Aynı hareketsizlik, aynı şuursuzluk, aynı beyin hasarı devam ediyor. Artık yaralar iyileşince biz hastayı taburcu etmek istedik. Ailede bir feryat, figan. 'Benim çocuğuma şu yapılmadı, doktor hastamı görmedi' diye. Doktor arkadaşlar dosyayı kapatıyorlar. Bu hasta için tıbbi olarak yapılacak hiçbir şey kalmadı. Sağlık Bakanlığının 'evde bakım' diye bir uygulaması var. Sağlık İl Müdürlüğü ve Devlet Hastanesi Başhekimi ile temasa geçtik. Bu hastayı, biz çıkartır çıkartmaz evinde ekip alacak, fizik tedavisini de yapacak, bakımını da'' diye konuştu.
Hastanın babasının bazı şikayetleri de olduğunu aktaran Özgen, ''Haklı. Duygusal, baba gözü ile bakıyor. Baba, hiçbir zaman ümidini kaybetmez. Keşke o haklı olsa'' ifadelerini kullandı.
-OĞLUNUN ''TAM İYİLEŞMEDİĞİNİ'' İDDİA EDİYOR-
Hastanın babası Hasan Kaynarcı da Turgut Özal Tıp Merkezide fizik tedavi bölümü bulunmasına rağmen oğlu tam iyileşmeden taburcu edilmek istendiğini ileri sürerek, ''Neden bir fizik tedavi hocası gelip bakmıyor hastama. Taburcu edeceklermiş. Çocuğumun tedavisi bitmedi'' dedi.
Kaynarcı, Oğlunun 6 ay boyunca reanimasyon bölümünde yattığını dile getiren Kaynarcı, yaşadıklarını şöyle aktardı:
''Defalarca doktorlardan oğlumun durumunu sordum; 'durumu iyi değil, bekleyeceğiz, İnşallah iyi olur, gereken yapılıyor' dediler. Her gün saat 14.00'te sadece 5 dakika ya annesini ya beni yanına alıyorlardı. 5 dakika İbrahim'e bakıp çıkıyorduk. İbrahim'in altı kirli kalmış, yatan hasta olduğu için. Kirli kalmadan dolayı vücudunda büyük yaralar çıkmış, kalçalarında, belinde. Bu yaralar, kemiğe dayanmış.''
Devlet Hastanesine sevk edildikten sonra tekrar aynı hastaneye gönderildiğini ve burada 3 ay daha yanık tedavisi uygulandığını belirten Kaynarcı, enfeksiyonunun bittiğini, yaralarından birisinin ameliyat edildiğini, diğerinin ise kaynamış vaziyette olduğu için dokunulamadığının söylendiğini aktardı.
Nöroloji Servisi görevlilerinin ''hastanın durumu iyi değil, bakımsızlıktan bu hale gelmiş, kasları erimiş mama verilmemiş, altı temiz tutulmamış'' dediğini ileri süren Kaynarcı, çocuğunun tedavisinin bitmediğini, hastanede yatarak tedavisine devam edilmesi gerektiğini savundu.
Kaynarcı, çocuğunun 90 kilodan 45 kiloya düştüğüne işaret ederek, hastasını Ankara'daki ya da İstanbul'daki hastanelere sevk etmelerini istediğini ancak kendisine ''başka hastaneye sevk edersek, kurumumuz zarar görür'' şeklinde cevap verildiğini ileri sürdü.