Sayın Medimagazin Okuyucuları,
25 yıllık hekimim. Hekime şiddetin arttığı, onurumuzun ayaklar altına alındığı, fedakarlıklarımızın görmezden gelindiği, hedef gösterilen bir zümrenin kırgın bir üyesi olan dermatoloğum. Üç gün önce bir hastamın yakınından bir telefon aldım. Öyle duygulandım ki hemen Web sitemde ona bir mektup yazdım. Bu mektubu sizlerle de paylaşmak istiyorum. Ben bir çok hekimle hasta arasında bu duyguların varlığını bilen biri olarak bu değerlerin yok edilmesine dayanamamanın hüznü içindeyim.
Sevgili Hastam Sıddık Ç.'nin Ardından veda Mektubu
Dün akşam telefonum çaldı Sıddık Ç. yazıyordu ekranda. Açtım telefonu ama karşımdaki ses Sıddık'a ait değildi, kimsiniz dedim, ben hastanız Sıddık'ın abisiyim dedi karşımda titreyen ses. Bir kaç ay önce Sıddık vefat etti, sizin çok emeğiniz var hakkınızı helal edin diye aradım dedi.
O an aniden gözümden dökülen yaşları durduramadım, gözümü kırpmadığım halde yaşlar akıyordu. Boğazıma bir şey tıkandı , içimin yandığını hissettim, son görüşmemizde bana sitem etmişti biraz, hocam hani gelecektin köyüme diye, söz vermiştim ona bu yaz gidecektim, gidecektim gerçekten...
Yıllar geçti gözümün önünden, Sıddık'ın çektikleri.... Sıddık akraba evliliğinden doğan bir çocuktu, el ve ayaklarında genetik bir hastalığı vardı (palmoplantar keratoderma) sürekli tedavi olması gerekiyordu. Asistanken hastaneye yattığı zaman tanışmıştık sonra tam 20 yıl kah hastanelerde kah telefonda devam etti hasta hekim ilişkimiz.
Neotigassonla iyi bir hale geliyor ama bırakınca ayakları yürüyemez hale geliyordu. , sürekli ilaç kullandığı için (ilaçlarında yan etkileri var tabii) sıkıntılı bir hayatı vardı vesselam , yürüyebilmek için 5-6 kalın çorabı üst üste giydiğini bilirim. Uzmanlık mecburi hizmeti veya başka nedenlerle Kayseri'den ayrıldığım zamanlarda bile telefonla sürekli arar bişeyler sorar , bazen tedavilerini teyid ettirir vs...
Ben tanıdığımda Sıddık genç bir delikanlıydı. Evlendi günün birinde ama çok korkuyordu çocukları da hasta olur mu diye. Bana telefon eden abisi gibi.. Sıddık'ın iki yavrusu oldu maalesef onlardan biri de hasta..
İşte bir anda gözümün önünden geçti tam 20 yıl , yaşlar döküldü,döküldü. Telefonu kapattıktan sonra da kendimi tutamadım bir müddet, ona söz vermiştim gerçekten gidecektim bu yaz köyüne ,tekrar o zor yürüyen haliyle torbasına benim için doldurduğu Yamula patlıcanlarıyla ziyaretime gelişi canlandı gözümün önünde. Nasıl bir sevgiydi bu hastanın doktoruna.. kendini bile zor taşırken taa nerelerden o çantayı benim için taşırdı her seferinde, kızmama rağmen.
Yıllarca yeşil kartıyla geldiği Devlet hastanesinde elimden geldiğince işlerini kolaylaştırmaya çalışmıştım Sıddık'ın. O gerçek bir hastaydı hastaneleri meşgul edenlerden değil. O nedenlede zaten gerçek ilgiyi hak ediyordu.Sıddık onu anladığımı elimden geleni yaptığımıı, onunla yeterine ilgilendiğimi bilirdi. Hekimi onun en yakın dostlarından biriydi adeta bana güvenirdi. 5 yıl önce ben Devlet hastanesinden ayrılınca asistanlığımdan beri baktığım Sıddık'a ilaçları özelden ödenmediği için resmi yolla bakamaz olmuştum ama o benim hastamdı üniversiteye de gider Devlet hastanesine de gider sonra mutlaka bana uğrardı. Meslekdaşlarım zaten gereğini yapardı ama bir çok hasta ile hekim arasında kurulan mukaddes bağ vardı aramızda bizim, o nedenle beni görmeden köyüne dönmezdi.
Dün öğrendim Sıddık ölmüş. Sıddık başka bir sebeple (sanırım tümör) ölmüş Devlet hastanesinde..Yani ikinci adresinde
Hakkım helal olsun Sıddık. Nur içinde yat... HAKKIM HELAL OLSUN..
Ama hekimle hasta arasındaki mukaddesatı bozmaya çalışan, hekimi tüccar hastayı müşteri yapan bu zihniyete hakkımı helal etmeyeceğim
Dr Sema Karaoğlu
Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı