Medimagazin logo

İlaç pazarı yabancıların iştahını neden kabartıyor?

Günseli Ö. Ocakoğlu'nun Zaman'daki yazısı...
Kaynak: ZAMAN
İlaç pazarı yabancıların iştahını neden kabartıyor?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Business Initiative Directions (B.I.D.) tarafından verilen Altın kategoride "Uluslararası Toplam Kalite Yönetimi Ödülü"nü almak üzere Abdi İbrahim CEO'su Candan Karabağlı ile birlikte New York'tayken son günlerde gündemden düşmeyen ilaç sanayiinin sorunlarını ve Türk ilaç sektörünün bölgesel bir merkez haline nasıl gelebileceğini konuştuk. Görünen o ki Türk ilaç sanayii için henüz fırsat kaçmamış.

 

İlaç sektörü hızlı ve zorlu bir değişim sürecinden geçiyor. Değişim hem ilacın kimyasal gelişiminde hem de sektörel dinamiklerde sürüyor. Anlıyorum ki bu değişimi ülkemiz için fırsata dönüştürmek de kaçırmak da tamamıyla bu sürece uyum sağlamakla mümkün. Çünkü en güçlü olanlar değil değişime en kolay uyum sağlayanlar ayakta kalıyor.

İlaç sektöründe fırsat oluşturan değişimler

Patentle korunan ilaçların pek çoğunun korunması birkaç yıl içinde bitecek. Hazırlığını tamamlamış firmalar için fırsat gözüküyor. Neden bu biz olmayalım?

Bazı alanlarda oluşturulan ilaç tekelleri dönemi bitecek, güçlü firmalar arasında rekabet dönemi başlayacak. Demek ki yerli markalar kendilerine kapalı alanlara iş yapma hakkını elde edecekler.

İşin bir de sağlık otoritesi tarafı var ki büyüyen ilaç pazarında giderek yaptırım dozu artan düzenlemeler getirilecek. Sektör tarafında dozunda tutulması bekleniyor.

Küresel ilaç pazarı 675 milyar dolarken rakamlar pazarın istikrarlı bir biçimde büyüdüğüne işaret ediyor. Gelecekte biyoteknolojik ilaçların patlayacağı gözüküyorken bu alana yatırım yapılabilir.

Türkiye ilaç pazarı gelecek vaat ediyor ama...

Dünya ilaç sektörü 4,7 büyürken Türkiye son 20 yıl içinde 3,7'lik bir büyüme göstermiş. Ancak hâlâ gelişmekte olan ülkeler seviyesinde bile değil.

Türkiye 2010 yılı verilerine göre Avrupa'nın en büyük 6., dünyanın en büyük 14. ve en büyük 20. eşdeğer pazarı.

Sağlık harcamalarıyla beraber ilaç harcamalarının da hızla artması bekleniyor. Bu açıdan Türkiye, yabancı ilaç devleri için iştah açıcı.

Mustafa Nevzat 700 milyon dolara beklenenin çok üstünde bir fiyatla küresel dev Amgen'e satıldı. Bu da Türkiye pazarının ne kadar önemsendiğinin bir göstergesi.

Ancak bütün bunlar oluyorken ilaç sanayicisi üretime yeni yatırım yapmanın artık hiçbir cazibesinin kalmadığını söylenmeye başlandı.

Sektörde güzel şeyler olmuyor da denilemez

Devlet geçmişte yüksek kâr marjlarıyla çalışan ilaç sektörünü regüle ederken fırsatlar dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu süreci de değerlendirmeli. Devlet-sanayi işbirliği lafta kalmayıp ortak bir yol haritası oluşturmalı ki bu düşünce giderek güçleniyor. Sektörün gelişebilmesi için ilaca ilişkin alınan kararlarda tamamıyla uygulanmasa bile sektörün görüşü mutlaka alınmalı. Görülüyor ki devlet ve sektör temsilcilerinin Türk ilaç sektörünün geleceğine ilişkin birlikte çok daha fazla mesai harcaması gerekiyor. Çünkü böylelikle Türkiye'yi yakın coğrafyanın ilaç merkezi yapma ihtimali güçlenecek.

İlaç sektörünün pek çok sorunu var elbette ancak çözüm için giderek daha fazla çaba gösteriliyor. İlaç sanayiinin önemi giderek artan biyoteknolojik ilaç konusunda yatırımlarının artırılması için Bilim ve Teknoloji Bakanlığı'nın yoğun çabası var.

Diğer yandan Yeni Teşvik Yasası'nda ilaç sektörünün yatırımının gelişmesine ilişkin kararlar da var. Mesela kanunla onkolojik ilaçlara yatırım yapma konusunda sektörün önü açılırken fabrikanın hizmete girmesi için bir buçuk yıllık bir test süresi zorunluluğu getirilmiş. Abdi İbrahim yönetimi tarafından daha baştan fabrikanın yüzde 10 kapasiteyle çalışacağı kabul edilmesine rağmen yatırım yapılmış. Ancak bu, üretim yapmadan bir buçuk yıl beklemesi anlamına da geliyor. Sürenin azaltılması ilaç işverenlerinin talepleri arasında yer alıyor. İlaç sanayicisi yatırımların devamı için çok kâr etmek değil, süreçteki istikrarı önemsiyor.

100. yaş uluslararası bir ödülle taçlandı

Abdi İbrahim'in şimdilerde bazıları TÜBİTAK tarafından desteklenen 96 yeni projesi var. Şirket 2012'de pek çok ilke de imza atmış. Kendi markası Varsaltan'ı Hollanda'da piyasaya sürerken, ilk OTC markası Bruna Serum Fizyolojiği de Türkiye'de kullanıma sunmuş. İlk referans molekül olan Zydena da şirketin son dönemdeki çalışmaları.

B.I.D'e gelince şirketler yarışmaya kendileri katılmıyor, seçici kurul tarafından davet ediliyor. 117 ülkeden seçilen şirketlerde bir dizi araştırma yapan kurul değerlendirmeyi sıkı tutuyor. Abdi İbrahim de yarışmaya davet edilenlerden. Yarışma, kalite kültürünü iş yapış biçimi olarak özümsemiş şirketleri ödüllendiriyor. Şirketlerin müşteri memnuniyeti, iletişim stratejileri, karşılaştırma, bilgi ve veri analizi, liderlik, planlama ve karar alma, insan kaynakları, eğitim ve öğrenme sürekliliği, süreçler ve üretim, mali sonuçlar, iş sonuçları, ISO 9000 ve toplam kalite yönetimi ölçülüyor. Abdi İbrahim, bu süreçlerden başarıyla geçerek New York'ta yapılan ödül töreninde Altın kategoride "Uluslararası Toplam Kalite Yönetimi Ödülü" alarak 100. yaşını taçlandırdı. Aynı yarışmada Doğuş İnşaat ve Vagon Sanayi AŞ de ödüle layık görüldü.

Moda geçim derdi dinlemiyor!

Shopping Fest yaklaşıyorken moda markalara bir güzellik yapayım ve Barem Research'ün, "Halkımızın modayla ilişkisi ne boyutta? Modayı nereden takip ediyor ve moda dendiğinde aklına ilk hangi markalar geliyor?" sorularını sorduğu araştırmayı paylaşayım.

"Arkadaşlarım neyin moda olduğunu bende görür" diyen iddialılar yüzde 2.

Modayı yakından izleyip uygulayanlar yüzde 12. Bu grupta kadınların yüzdesi yüksekse de 18-34 yaş arası genç erkekler giyim kuşama oldukça düşkün.

Modaya ilgi yaş 35'ten sonra düşüyor.

Parası olanlarla eğitimliler modaya daha düşkün.

Kadınların yüzde 52'si, erkeklerin ise yüzde 46'sı modayı izleyip kendine yakıştırdığı kadarını uyguluyor.

Toplumun yüzde 50'si ise geçim derdine düşmüş, modaya ilgi sıfır.

Modayı vitrinden izlerim yüzde 83, etrafıma bakarım yüzde 34, sokağı referans alırım diyenler ise yüzde 28.

TV'deki moda programları (yüzde 20), moda dergileri (yüzde 19), internet (yüzde 17) ve ünlüler (yüzde 12) beni etkiler.

Kadınlar moda tüyoları almaya erkeklerden daha meyilli...

Yüzde 76'ı mağazada kendi kendine bakınmayı, ancak bir sorusu olursa cevaplanmasını tercih ediyor.

Yüzde 24 mağazaya girer girmez hizmet bekliyor. Kadınlarla zenginler bu gruptan.

Yüzde 7 internetten alışverişi yapıyorken kadınların yüzde 9'u, erkeklerin ise yüzde 5'i internetten giysi alışverişi yapıyor.

Akla gelen ilk moda markası hangisi?

Kadın ve erkeklerin yüzde 30'u aniden sorunca hiçbir kadın markasını hatırlamıyor.

Hatırlatınca yüzde 15'i Mango, yüzde 14'ü Zara, yüzde 13'ü Koton ve yüzde 12'si LCW diyor.

Mango, Koton ve Zara'nın müşteri profili benziyor.

Mango'nun müşterileri metropolde oturuyor (yüzde 79), LCW'ninkiler ise ev kadınları (yüzde 59).

Benden tüketime katkı bu kadar. Gerisini rakamları yorumlayıp tüketicinin ilk tercihi olmak üzere fark oluşturacak markaların işi.

i̇laç
pazarı
yabancıların
iştahını
neden
kabartıyor?
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir