Mutlu Tönbekici-Vatan Gazetesi
Bundan iki hafta kadar önce arkadaşımın ağzından az miktarda kan geldi. Fazla değil. Daha doğrusu tükürüğü biraz kanlı geldi diyelim.
Doğal olarak endişelendi. Bana sordu, ben “tekrar ederse doktora git” dedim. Zira benim de bir kere başıma gelmişti, bir daha tekrarlamadığı için üzerinde durmadım.
Arkadaşım işkilli büzük olduğu için iki gün sonra özel bir hastanede çalışan bir doktora gitti. Meşhur bir reflü uzmanı. Konu hakkında sitesi falan var. Ağzından gelen kandan söz eder etmez Doktor bey büyük bir panikle arkadaşımı endoskopiye sokuyor. Endoskopiden sonra beş altı tetkik daha yaptırıyor.
Tak 2 bin beş yüz lira!
Hadi buraya kadar normal diyelim.
Sonra tetkikleri dikkatle inceliyor ve yine büyük bir panikle:
“Hanımefendi, ileri düzey reflünüz ve mide fıtığınız var. Hemen ameliyata almamız gerek sizi. Aksi taktirde bu reflünüz çok kısa zamanda kansere dönüşecek!”
Hadeee. Gerçekten mi? Gerçekten. Ama şikayetim yok! Olabilir! Midem bir kere bir yanmamıştır. Evet, tipik bir “sinsi reflü” olayı. Ekşime bile yapmaz! Öyledir bu...
Kanser lafını duysanız ne yaparsınız? Benim arkadaşımın yaptığı gibi ağlaya zırlaya ameliyat günü alırsınız. Çok şükür özel sağlık sigortası var, sigorta da karşılamayı kabul ediyor. Ve lakin bizlerin de katkısıyla içine bir kurt düştü. Ameliyata üç gün kala bir başka doktora daha görünmek istedi.
Aldı tetkikleri gitti bir başka ünlü reflücüye.
Adam bakıyor bakıyor ve “hiçbir şeyiniz yok” diyor.
Arkadaşım “E ama bana ameliyat demişlerdi...” demeye kalmadan, ikinci doktor “Bilmem kim doktor mu?” diyor.
Ya evet. O hep böyle yapar.
Yahu aradaki farka bakar mısınız? Biri tez zamanda öleceksin diyor öbürü hiçbir şeyin yok diyor!
Arkadaşım, bu aşırı zıtlıktan doğal olarak huzursuz, hani belli mi olur diyerek bir üçüncü doktora daha gidiyor. Sonuç: “Bir şeyiniz yok. Hatta fazlasıyla sağlıklısınız. Turp gibisiniz. Arka arkaya çok sağlıksız beslendiyseniz böyle ufak kanamalar olabilir. Benim mide kanseri olma riskim sizden fazla...”
***
Dördüncü doktora gitmiyor tabii. Dr. Öleceksiiiiiaan’nın sekreterini arayıp ameliyatı iptal ediyor. Anında Kasap bey geri arıyor. “Ama ama ya kanser... Bakın sigortanız da HAZIR kabul etmiş.. HAZIR gün de almışız.. Şanslısınız yani”...
Hazır gün alabilmişken, hazır
sigorta kabul etmişken ameliyat oluverin kafası ne güzel şey yahu! Bu cümlenin esas manası şu aslında: “HAZIR senin gibi bir saf buldum, HAZIR sigortayı da
kekledim.. HAZIR şu benim lap top’un da yenilenme zamanı geldi”..
***
Bildik hikaye biliyorum ama dayanamadım yazdım. Zira gözümdeki yanma yüzünden altı aydır lens takamıyordum, gittiğim üç doktor da “gözünüz kurumuş, alerji olmuş, uf olmuş, gelin sizi... pardon... gözünüzü lazerle
ÇİZELİM, miyobunuzdan kurtulun..” dediler.
Tabii ki kaçtım durdum, sonunda namuslu birine denk geldim, 3 buçuk liralık bir merhem ve 7 liralık bir damla ile 10 günde tedavi etti! Kirpik dibinde küçük bir enfeksiyon olmuş. Bu kadar basitmiş meğer. Turp gibi bir miyop olarak devam ediyorum hayatıma.
Sayın Tabipler Odası! Ne yapmamızı öneriyorsunuz? Her bir hastalık için üç doktor mu dolaşmak zorundayız?
Bu mudur Türk tıbbının geldiği yer?