Noyan Doğan-Hürriyet
YAZACAKLARIM tamamen başımdan geçen bir olayı siz okuyucularımla paylaşımımdır. Daha doğrusu, okuyacaklarınızın canlı tanığı bizzat benim. En başta şunun altını net bir şekilde çizeyim. Eğer mümkünse bu memlekette hasta olmamaya çalışın. Oldunuz mu çünkü vay halinize. Diyeceksiniz ki, yeni mi öğrendim. Evet, maalesef yeni öğrendim.
Hani Başbakanımız her platformda ’benim vatandaşım artık kaliteli sağlık hizmetine kavuşacak’ diye nutuklar atıyor ya... Bunun için de Genel Sağlık Sigortası (GSS) diye bir sistemi 1 Ekim’de uygulamaya soktular ya... İşte bu nutukların söylemden öteye geçmediğini, GSS’nin de bir işe yaramadığını bizzat gördüm ve yaşadım.
Hemen belirteyim. Yaklaşık 22 yıldır çalışma hayatının içindeyim ama bir kere olsun Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmadım. Daha doğrusu, bir kere devlet hastanesinin kapısından girmedim. Özel sağlık sigortası yaptırdım ve bugüne kadar da özel sağlık hizmetinden yararlandım. Halen de öyle. Amaç, Başbakanın dilinden düşürmediği kaliteli sağlık hizmetini alabilmekti. Muhtemelen de SSK’ya ödediğim sağlık primleri ile de yıllardır birilerini sübvanse ettim. Ben biliyorum ki, benim gibi bu ülkede milyonlarca insan var.
BU NASIL SAĞLIK HİZMETİ
Ancak özel sağlık sisteminin de tıkandığı bazı noktalar oluyor. Nitekim de bir süredir başımdan geçen rahatsızlık nedeniyle geçen hafta Çapa Tıp Fakültesi’nden içeri girme azizliğinde bulundum. Azizliğinde diyorum çünkü hem Tayyip Erdoğan’ın kaliteli sağlık hizmeti dediğinin hamasi nutuktan başka bir şey olmadığını, bunun için uygulamaya konan GSS’nin de lafta kaldığını işte orada gördüm. Tablo aynen şöyle:
İnsanlar, kuyruklarda birbirlerinin üzerinden atlıyorlar. Doktorlar ve görevlilerin hastalara takındığı tavır kelimenin tam anlamıyla içler acısı. Doktor bulunduğu bölümden çıkar çıkmaz ortalarda saatlerce ayakta bekleyen hastaların hep birden üstüne atlayıp, yalvarırcasına derman aramaları ve doktorun bana gelmeyin diye serzenişi görülmeye değer. Kapı önünde hastalara bakılmasından, hastaların doktorun odasına çağrılıp bir-iki dakikada gönderilmesinden ise hiç bahsetmiyorum. Bir tarafta hasta çocukların diğer tarafta yaşlıların çektiği eziyet, bir ameliyat için bilmem kaç ay sonrasına gün verilmesi; gözlemlerin sonucunda artık olağan gelişmeler sayılıyor. Hele hele doktorun, ’buranın şartları ve kuralları bu’ demesi var ya inanın şaka gibi geldi bana. Şunu da ekleyeyim, bu doktorlar günün diğer saatlerinde özel hastanelerin birinde de görev alıyor. Yani, sabah saatlerinde devlet hastanesinin, öğleden sonra da özel hastanenin şartlarına uyum sağlıyorlar. Bu nasıl oluyor açıkçası anlamakta zorluk çekiyorum.
İYİ Kİ ÖZEL SİGORTA VAR
Neyse lafı fazla uzatmaya gerek yok. Bunun çilesini çekenler zaten benden daha iyi biliyorlar. Tahminim o ki, bu durum sadece Çapa Tıp Fakültesi’ne ait de değil. Tüm devlet hastanelerinde aynı.
İşte o zaman bir kere daha anladım ki, iyi ki bu ülkede özel sağlık sigortası var. Ve iyi ki de bu sigortayı yaptırabiliyoruz.
Şimdi diyeceksiniz ki, parası olmayan ne yapsın. İşte o tarafı da devletin işi. Evet özel sağlık sigortasının bugün için primleri yüksek. Ancak tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi özel sağlık sigortası ile sözüm ona uygulamaya giren ama geçmişle bugün arasında yaşanan sağlık rezaleti adına hiçbir farkın olmadığı Genel Sağlık Sigortası birlikte işletilse ve özel sağlık sigortası, GSS’nin tamamlayıcısı olsa; işte o zaman her vatandaş kaliteli sağlık hizmetinden yararlanabilecek. Elbette bu rezalet hemen ortadan kalkmayacak ancak zaman içinde düzelme yoluna girecek.
YÜZDE 30 FARK REZALETİ
Ama bugünkü durumda özel sağlık sigortası yok sayılarak, özel hastanelere sadece yüzde 30 fark ödemekle -ki, o da devletin verdiğinin yüzde 30’u- ısrar edilerek, üstüne üstlük tedavi hizmetinin sadece Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan hastanelerden (Bildiğim kadarıyla da 20’nin üzerinde büyük hastane bu anlaşmayı imzalamadı) alınması konusunda dayatma yapılarak ve hiçbir işe yaramayan, yaramayacağı da belli olan GSS’yi uygulamaya sokarak vatandaşa kaliteli sağlık hizmeti sunulamaz. Bugün Çapa Tıp Fakültesinde yaşananlar bundan sonra da yaşanmaya devam eder.