Medimagazin logo

Çoğul gebelik tartışılıyor

Çoğul gebeliklerde üçüncü ya da dördüncü bebeğin kalbine iğne yapılarak öldürülmesi tüm dünyada tartışılıyor; gebeliği riske sokan bu işlem ne zaman yapılmalı? Prof. Kavak'a göre Türkiye'deki sınır çok erken: Yalnızca 11'inci haftaya kadar izin verilmesi, sakat bebekler doğmasına yol açıyor
Çoğul gebelik tartışılıyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Çoğul gebeliklerde üçüncü ya da dördüncü bebeğin kalbine iğne yapılarak öldürülmesi tüm dünyada tartışılıyor; gebeliği riske sokan bu işlem ne zaman yapılmalı? Prof. Kavak'a göre Türkiye'deki sınır çok erken: Yalnızca 11'inci haftaya kadar izin verilmesi, sakat bebekler doğmasına yol açıyor.

Tüm dünyada patlama yaşayan çoğul gebelikler konusunda geçtiğimiz ay İstanbul'da toplanan farklı dinlerden, ırklardan ve cinsiyetlerden doktorlar bir deklerasyon yayımladılar. Dünya Gebelik Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neşe Zehra Kavak, bu konuyla ilgili soruları yanıtladı:

Doğal yoldan bir anne, kaç çocuk sahibi olabilir?
Dünya literetüründe en fazla sayı yediz. Tüp bebek yöntemi olmaksızın, Amerika'da yaşayan bir kadının yedi çocuğu oldu.

Dünyada çoğul gebeliklerde patlama mı oldu?
Evet. Maalesef bugün dünyada ikiz gebeliklerde ve çoğul gebelik sayısında dünyada patlama oldu. 1971 ve 1991 yılları arasında dünyada üçüz gebelik yüzde 500 arttı. Tüp bebek yöntemiyle oluşan gebeliklerin yüzde 10'u çoğul gebelikle sonuçlanıyor. Oysa normal gebeliklerin sadece yüzde 2'si çoğul gebeliktir. Tüp bebek yöntemleriyle oluşan gebelikler çoğul gebelikleri patlattı!

Çoğul gebeliklerin yarattığı sıkıntılar neler?
Çoğul gebeliklerin artması birçok problemi beraberinde getiriyor. Çoğul gebelik sayısı arttıkça yenidoğan yoğun bakım ünitelerine ihtiyaç fazla oluyor. Çünkü çoğul gebelik demek, gebelik süresinin kısalması demek. Yeni doğan bebeklerin ölümünde en önemli faktör erken doğumlar. Çoğul gebelik sayısıyla birlikte erken doğum sayısı ve dolayısıyla yoğun bakım ünitelerine ihtiyaç artıyor.

Tüp bebekte anne karnına nakledilecek embriyo sayısı kısıtlanmalı mı?
Kısıtlamalar ülkeden ülkeye değişiyor. Sağlık Bakanlığı yönetmeliğine göre; Türkiye'de en fazla üç embriyo sınırı konuluyor. Ama 'annenin yaşı' ve 'tıbbi gereksinim' gibi istisnalar var. Bu açık kapılar, çoğul gebeliklerin sayısının artmasına yol açıyor. Biz embriyo sayısının ikiye çekilmesini istiyoruz. Zaten bu sayı İsveç'te ve Avustralya'da iki. Amerika'da eyalete göre değişiyor. Ama dünyada neredeyse bir tane olması yolunda bile çalışmalar var.

Çoğul gebeliklerde bebeklerin yaşama şansı ne kadar?
Üçüz gebeliklerde 35'inci haftada, dördüzlerde ise 32'nci haftada doğum gerçekleşiyor. Beşizlerde ortalama gebelik süresi 30 hafta sürüyor. Böyle olunca da bebekler neredeyse bir kilo 200 gram doğuyor. 36 haftanın altında dünyaya gelen bebeklerin, yenidoğan yoğun bakım merkezlerinde doğması şart. En az bir-iki ay kalıyorlar. Bu da hem aileye hem devlete ciddi bir maddi yük getiriyor. Bir bebek için özel merkezlerde tek gece bin YTL'ye geliyor. Diğer açıdan bakacak olursanız; erken doğması ve gebelik haftasının düşük olması nedeniyle bu bebeklerin zeka, duygusal ve kas gücü gibi motor gelişimleri yaşıtlarına göre düşük oluyor. Tüm bu saydıklarım, kabul edilen bilimsel gerçekler. Ayrıca bu çocukların okul başarıları da pek iç açıcı değil; düşük kilolu doğan bebeklerin okul başarıları daha düşük. Çocukta gelişme problemi haricinde körlük de olabiliyor. Kısacası; düşük kilolu doğum, bugün kadın doğumun sürekli karşısına çıkan bir sorun.

Sizce çoğul gebelik bir tüp bebek başarısızlığı mı?
İkiz kabul edilebilir ama ikizin üzerindeki çoğul gebelikler telafi edilmesi gereken bir sorun. İdeali; ikizin üzerinde embriyo transfer etmemek olmalı.

Üçüz ya da dördüzler, gebeliği riske atıyorsa anne karnında bir-iki çocuk öldürülüyor; bu nasıl bir işlem?
Buna 'embriyo reduction' (rediksiyon) yani gebelik sayısının azaltılması işlemi deniyor. İstanbul'da biraraya geldiğimiz doktorlarla yayınladığımız deklarasyon da bu rediksiyon işlemine onay veriyor. Rediksiyon yapılırken en önemli olay; en sağlıklı bebeğin yaşamasını sağlamak. Peki gebeliğin en erken döneminde en sağlıklı olanını nasıl seçeceğiz? İşte bunları ultroson ile inceleyip, ense kalınlığı en fazla olan seçilmeye çalışılıyor. Ama işlem çok sıkıntılı; iğne ile potasyum klorür vererek bebeğin kalbini durduruyoruz. İşlem kötü ama yapılması gerekiyor; çünkü aksi takdirde erken doğumlar yüzünden anneler kesinlikle bebek sahibi olamayacaklar.

Anneye bu işlemi nasıl yaptığınızı ayrıntılı olarak açıklıyor musunuz?
Açıklamak zorundayız, çünkü onun seçimi. Anneden onay alınmadan bu işlem yapılamaz.

Anneler hangi çocuklarının öldürüleceğine kolay karar verebiliyorlar mı?
Bu zaten annenin kararı değil. Erken dönemde ense kalınlığı en fazla olan bebeği seçiyoruz. Böylece Down Sendromu riskinden korunmuş bebekleri seçmeye çalışıyoruz. Tek plasenta varsa, bir bebeğin kalbine zehir verdiğinizde diğeri de etkilenebiliyor. Çok riskli bir durum. Tüm gebeliği de kaybedebiliyorsunuz.

Üçüncü bebek yaşamalı mı ölmeli mi?

Tüp bebekle birlikte çoğul gebelik oranları tüm dünyada hızla arttı. Üçüz ve dördüz bebeklerin doğumu tıp dünyasında yeni bir tartışma konusunu gündeme getirdi. Bebeklerin yaşam şansını artırmak için üçüncü ve dördüncü bebeği anne karnında öldürmek mi gerekli? Tüp bebeğin başarı şansını artırmak için anne rahmine yerleştirilen embriyoları sınırlamalı mı? Bu soruların yanıtlarını yalnızca doktorlar değil; karnındaki bebeği diğer bebeğinin sağlığı için feda eden aileler ve ayrıca din adamları da tartışıyor. Bu yazı dizisinde; konunun uzmanı doktorlar kaç bebeğe izin verilmesi konsunu ele alacak. Dünyanın en zor kararlarından birini vermek zorunda kalan anneler kararlarının doğru olup olmadığını anlatacaklar...


Bebekler göz göre göre sakat doğuyor

Anne karnında fetusun kalbine iğne vurularak öldürülmesini yasaklayan ülkeler var mı?


Hayır yok; çünkü bu işlem yalnızca çoğul gebeliklerde yapılmıyor bazen bebeğin sakat olma durumunda da kullanılabiliyor. Çoğul gebelikte bebeklerin yaşaması için sağlıksız olanları gözden çıkarmak gerekiyor. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde embriyo rediksiyon işlemi 36'ncı haftada bile yapılabiliyor. Türkiye'de yalnızca 11'inci haftaya kadar izin verilmesi, aslında bazen bizim göz göre göre sakat bebekler doğmasına izin vermemize yol açıyor. Bazen bakıyoruz; bebek hidrosefali yani beyninde su toplanmış, hayatı boyunca beyninde sorun olacak, bir bitki gibi yaşayacak ve ailesi her açıdan zorluk çekecek... Ama bunu öğrendiğimizde 11'inci haftayı geçmiş oluyor ve bu çocuğa bir şey yapamıyoruz. Oysa İngiltere'de iğne yoluyla bebek anne karnında öldürülüyor. Türkiye'de bu çocuk doğuyor ve aile hayatı boyunca hastane hastane koşturuyor. Doktor olarak bizim de elimiz kolumuz bağlı! Türkiye'nin en büyük yaralarından biri bu. 11'inci haftadan sonra olay anlaşıldığında 'mecburen bunu doğuracaksın' diyoruz. Topluma sakat bireyler kazandırmak zorunda kalıyoruz.

ÜÇÜZ OLSA DOĞURURUM
Sizin zor elde ettiğiniz bir gebeliğiniz olsa, karnınızdaki bebeğin öldürülmesi konusunda ne hissedersiniz?
Eğer bu kararı çoğul gebelik nedeniyle vereceksem üçüz gebeliğim olsa, üçüz gebeliğin devamı yönünde oy kullanırdım. Bebeklerden birini aldırmazdım. Ama üçüz dışında çoğul gebelikte bir şekilde bu seçimi yapardım. Ayrıca bu dünyaya sakat bir bebek getirmek istemezdim.

Dünya tıbbı bu konuda bir karar alabildi mi?
Doktorlar, çoğul gebeliklerde anneye mutlaka gebelik sayısını azaltma işlemini teklif etmeli.

Aslında Sophie'nin Seçimi'ni yapıyoruz"

Embriyo rediksiyon işlemini bir doktor olarak; iki çocuğundan birini seçmek zorunda kalan annenin öyküsünün anlatıldığı 'Sophie'nin Seçimi' filmine benzetiyorum. Doktor olarak bizi çok üzen bir işlem ama gerekli! Tüp bebek başarısı artsın diye verilen fazla embriyoyu öldürmek kolay değil. Üstelik bu seçimi yapmak çok zor bir karar.


Sabah
çoğul
gebelik
tartışılıyor
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir