Tam Günle ilgili Tıp Kurumu Derneğinin iddialarına dayanılarak Medimagazin tarafından yapılan haberde, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine açılan davada eksik yönler bulunduğu, bunun sorumluluğunun da CHP’yi yönlendiren Türk Tabipleri Birliğinin olduğu iddia edilmişti. Bu iddialara aynı gün yanıt veren TTB, eksiklikler konusunda CHP’nin ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu ve Anayasa Mahkemesine açılan iptal davasıyla ilgili olarak TTB’nin sorumlu tutulamayacağını yazılı bir açıklama yaparak belirtmişti.
Ayrıntılar için tıklayınız
TTB daha sonra “Tam Gün Davası yeniden açılıyor” başlıklı bir açıklama daha yaptı. İddiaları gündeme getiren Tıp Kurumu Derneğinden de bu konuya yönelik Medimagazin Gazetesine bir açıklama daha geldi.
Tam Gün Yasasının Anayasa Mahkemesince iptali için verilen dava dilekçesinde devlet hastanelerinde çalışan hekimlerin mağduriyetine yol açacak eksikler olduğunu tekrar eden açıklamada TTB Merkez Konseyinden art arda gelen yanıtlardaki tutarsızlıklar olduğu iddia edilerek “ TTB internet sitesinde, Tam Gün Davasının yeniden açılacağının iddia edildiği ikinci açıklama da Tıp Kurumu açıklamasına yanıt verme telaşıyla yapılmıştır. Tam gün davası ile ilişkili olarak, daha önce her şeyin güllük gülistanlık devam ettiğini, en kısa sürede yürütmenin durdurulmasını beklediklerini açıklayan TTB yöneticilerinin şimdi davanın yeniden açılacağını söylemesi büyük bir tutarsızlıktır. Her şeyden önce şu sorunun açıklıkla yanıtlanması gerekiyor; madem ki sorunsuz devam eden bir süreç vardır, o zaman neden yeni bir dava açılma ihtiyacı duyulmuştur?” denildi.
Tam Gün İptal Davası “yeniden açılıyor” ifadesinin hekimleri yanıltmaya yönelik bir manevra olduğu ve gerçeği yansıtmadığı belirten Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer açıklamasında “Hukukumuzda Anayasa Mahkemesinde açılmış bir davanın yeniden açılması gibi bir usul yoktur. Kanunların esas yönlerinden Anayasaya aykırılıkları iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, bunların Resmi Gazetede yayımlanmalarından başlayarak altmış gün sonra düşmektedir. Kanunun Resmi Gazetede yayımlanma tarihi 30 Ocak 2010’dur. 31 Mart 2010 tarihinde dava açma süresi dolmuştur. Bu tarihten sonra yeni bir dava açılması mümkün değildir. Önceki dava dilekçesine yeni bir talebin eklenmesi ise hukuken oldukça zor kabul görecek bir husustur. TTB’nin beyanı ile davanın Sağlık Bakanlığı çalışanı hekimleri kapsamadığı açıklamasının doğruluğu teyit edilmiştir. Gerçekten de davanın CHP’nin talepleri doğrultusunda sonuçlanması durumunda, sadece kamu üniversite hastanelerinde çalışan hekimlerin serbest çalışma hakkı olacaktır.” dedi.
Davanın Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarındaki hekimleri içermesi için 5947 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin (a) bendinin de iptalinin istenmesi gerektiği ancak Davada böyle bir talep bulunmadığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
TTB tarafından CHP’ye sunulan ve uydurma gerekçelerle doldurulmuş sözde “raporun” serbest çalışma ile ilgili kısmında üniversite çalışanlarının durumu için sayfalar, Sağlık Bakanlığı çalışanları için ise sadece bir satır ayrılmıştır. Burada amaç Bakanlık çalışanı hekimlerin durumunu gözden kaçırmaktır. Nitekim CHP bu bilinçli gözden kaçırma çabası neticesinde yanılmıştır. TTB, davanın hekimler bakımından doğuracağı sonuçları bilmesine rağmen bunu hekimlerden gizlemiş, ancak Tıp Kurumu açıklaması ile gerçek durum ortaya çıkınca tevil girişimlerine başvurmuştur.
Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer açıklamasını şu sorularla bitirdi:
a. Yeni bir dava açılıyor açıklamasına neden gerek duyulmuştur?
b. Hukukumuzda Anayasa Mahkemesinde yeniden dava açmak gibi bir usul bulunmakta mıdır?
c. Dava bu haliyle Sağlık Bakanlığında çalışan hekimleri kapsamakta mıdır?
d. Bu aşamadan sonra Davanın Sağlık Bakanlığı çalışanlarını içerir şekilde yenilenmesine olanak tanıyan kanun hükmü hangisidir?. Hukukumuzda böyle bir usul var mıdır?
e. TTB tarafından CHP’ye sunulan sözde “raporda” Sağlık Bakanlığı çalışanlarının durumu neden bir satırla geçiştirilmiştir?.