Endüstrileşme hızının artması ve enerji kaynağı olarak fosil yakıtların tercih edilmesi hem çevreye zarar veriyor hem de doğurganlığı etkileyebiliyor diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hediye Dağdeviren, “Fertilite oranları yalnızca ülkemizde değil küresel çapta azalma eğilimde. Hem kadın hem de erkek üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar fosil yatıkların doğurganlık üzerinde önemli bir etkisinin olduğuna işaret ediyor. Fosil yakıtlara insanların kanında, yağ dokusunda; erkeklerin menisinde ve kadınlarda anne sütünde rastlanıyor. Fosil yakıtlar yakıldığında ortaya çıkan kimyasalların hormon dengesini bozarak erkeklerde sperm kalitesini azalttığı ve kadınlarda adet döngüsünü bozduğu biliniyor. Sanayileşmiş ülkelerde adet döngüsünün beklenenden erken başlaması da bu bilgi ile büyük oranda örtüşmektedir. Danimarka’da Kopenhang Üniversitesinde gerçekleştirilen yakın zamanlı bir araştırmada bu söylenenleri destekler nitelikte” ifadeleriyle genel tabloya işaret ediyor.
Çevre kirliliği gelecek nesilleri tehdit ediyor
Fosil yakıtların yanı sıra çevre kirliliğinin genel anlamda doğurganlık üzerinde olumsuz etki yarattığını belirten Doç. Dr. Dağdeviren, “Mikroplastiklerde gelecek nesilleri tehdit eden infertilite nedenleri arasında yer alıyor. Plastikler çevre kirliliği yaratmalarının yanı sıra çözündüklerinde gıda ve su kaynaklarına da geçiyor. 5 milimetreden küçük boyutlara sahip olan plastik molekülleri hem soluduğumuz havadan hem içtiğimiz sudan hem de tükettiğimiz besinlerden vücudumuza geçiyor. Genel sağlığı bozmasının yanında kısırlık riskini de artırmaktadır. Üstelik yalnızca kadın ya da erkeğin değil doğurganlık potansiyelini değil, üreme yetisini de azaltıyorlar. Fosil yakıt kullanımıyla ayrılması mümkün olmayan bu kimyasal moleküller sperm sayısını, yumurta kalitesini ve hormon dengesini engelliyorlar” dedi.