Gelişmiş ülkelerde antibiyotik kendine ancak 5. sırada yer buluyor. Türkiye'de 2005 ile 2009 yılları arasında bir milyar 100 milyon kutu civarında antibiyotik kullanılırken, ödenen para 8 milyar liraya yaklaştı. Fazla antibiyotik kullanımı mikropların hastalıklara karşı direnç kazanmasına ve tedavilerin zorlaşmasına da sebep oluyor. Yanlış kullanılan antibiyotikler ayrıca çevre kirliliğine de yol açıyor.
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Erdal Akalın, "Antibiyotikleri, kullanılma nedeni olmayan hastalıklar için veya yanlış kullanmak bakterilerde bu ilaçlara karşı direnç gelişmesine yol açmaktadır. Eğer bu sorun ciddi bir şekilde ele alınmazsa ve antibiyotik kullanımı bu hızla devam ederse, bütün Avrupa antibiyotik öncesi dönemleri hatırlatan bir sonuçla karşı karşıya kalabilecektir. En basit bakteriyel enfeksiyonlar bile ölüme sebep olabilecektir." diyor. TİHUD Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal ise Türkiye'de kullanılan her 100 ilaçtan 20'sinin antibiyotik olduğunu söylüyor. "Üst solunum yolu, grip, nezle, sinüzit, bademcik iltihabı, farenjit gibi enfeksiyonlarda ve romatolojik hastalıklarda antibiyotik kullanımı en sık rastlanan yanlışlardır. Yine doktor önerisi olmadan reçetesiz antibiyotik alımı da bir etkendir. Ayrıca, uygun olmayan, yeterli doz ve sürede kullanılmayan antibiyotikler de yanlış kullanıma yol açmaktadır." şeklinde konuşuyor.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Antibiyotikleri akılcı bir biçimde kullanmak gerekir." diyor. İlaca erişimde Türkiye'nin önemli bir yol aldığını belirten Akdağ, en iyi tedavinin en az ilaçla yapılan tedavi olduğunu belirtiyor. Akdağ, bu konuda vatandaşlara ve doktorlara önemli görevler düştüğünü aktarıyor. "Vatandaşlar, doktorlar kendilerine ilaç yazmadığında onları ilaç yazmaya zorlamamalıdır. Doktorlar antibiyotik yazmak için iki defa düşünmelidirler." ifadelerini kullanıyor.
Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği kurucu üyelerinden Prof. Dr. Semra Çalangu da antibiyotiklerin uygun kullanılmaması sonucunda doğada aslında mevcut olmayan bakterilerin ortaya çıkabileceğini, dirençli bakteriler gelişebileceğini, bunun bir çevre kirliliği olduğunu vurguluyor. Çalangu, bu durumun tamamıyla masum, antibiyotikleri hiç kullanmamış insanları etkileyebileceğini ifade ediyor.