MEDİMAGAZİN - Prof. Dr. Haldun Güner moderatörlüğünde gerçekleşen programa Prof. Dr. Dilek Özcengiz, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya ve Prof. Dr. Bülent Topuz konuk olarak katıldı.
Programda “Hekimlik Nereye Gidiyor” başta olmak üzere pek çok sorun üzerinde konuşan hekimler, ”Cerrahi branşlar neden daha az tercih ediliyor, Sağlıkta şiddet, Malpraktis davaları ve performans sistemi hekimliği nasıl etkiliyor?” gibi konular üzerinde durdu ve izleyicilerden gelen sorulara yanıt verdi.
“Hekimler olarak birlikte çözüm üretmeliyiz”
Hekimlerin hem avantajlı hem de dezavantajlı bir özelliği olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bülent Topuz “Zeki insanlar oldukları için bireysel çözümleri çok iyi başarıyorlar. Bireysel çözüm ne demek? Örgütlü hareketten uzak kalmak demek. Yani bir sorun oluyor, hekim öncelikle kendisinin nasıl baş edeceğini düşünüyor ve çözümü buluyor. Hekimlere “Hekimlik Nereye Gidiyor” diye sordum herkes “Yurt dışına gidiyor” dedi. Bu bizim hem meziyetimiz hem zaafımız, sorunları gördüğümüz halde bunun tedbirini toplu halde almak konusunda bir atalet yaşıyoruz” İfadelerini kullandı.
Beyin göçü mü göçen beyinler mi?
Sağlıkta şiddetin altında eğitim, ekonomik ve sosyal olmak üzere pek çok neden yattığını ve bu konu üzerinde çalışılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özcengiz, 2021 yılında bin 361 hekimin başka ülkelere göç ettiğini, bunun sebebinin sistemdeki sorunlar olduğunu dile getirdi. Hekimin hasta ile oturup konuşması, tanı koyması ve zaman ayırması gerektiğini ancak var olan düzende bunun mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Özcengiz, “Sürekli gözümden bir şey kaçıyormuş gibi hissediyor ve korkuyorum” dedi.
Hukukçu da olan Prof. Dr. Özcengiz, yorgunluk, aşırı iş yükü, dikkat dağılması gibi durumların Malpraktis davalarına sebebiyet verdiğini bu davalar nedeniyle de hekimlerin korku ile iş yaptığını ve defansif tıbba yöneldiğini belirtti. Prof. Dr. Özcengiz, hekimlerin yurt dışına gitmesinin ise çaresizliğin sonucu olarak yaşandığını ifade etti.
Hekimliğin tadı tuzu kalmadı
Şu an mesleğimin en verimli çağında olduğunu ancak sistemden hiçbir beklentisi olmadığını ifade eden Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya “Ben şu an mesleğimin en üst noktasındayım ancak mesleğimle alakalı sıkıntılarım var. 33 yıllık hekimim şu an emekli olsam geçinemem, kendi masraflarımı bile karşılayamam. Ben bu yaşta gelecek kaygısı yaşıyorum. Hekimliğin tadı kalmadı. Benim şu an bu sağlık sistemi ile ilgili ne bir heyecanım var ne bir beklentim var” ifadelerini kullandı.
“Eğer çözümün bir parçası değilsek sorunun bir parçasıyız”
Hekimliğin bir sanat olmaktan çıktığını ve hekimlerin sürekli endişe ve kaygılara sahip olduklarını ifade eden Prof. Dr. Yalçınkaya ayrıca şunları kaydetti:
“Ben yurt dışına gitmek isteyen hekimlere hiçbir şey demiyorum, gidebilirler elbette ki, çözüm olarak bunu görüyorlarsa. Ancak biz bu ülkede yaşıyorsak bu ülkedeki sorunlarla yüzleşip bu sorunları çözmemiz lazım. Eğer biz çözümün bir parçası değilsek sorunun bir parçasıyız.
Hekimler bu ülkenin en zeki en başarılı insanları. Ama artık durum hizmet alan - veren ilişkisine döndü. Yani işin sanat olduğunu unuttuk; tıp bir sanattı. Biz tıpa para için mi girdik? Ben şurada parayı konuştuğumuzu bile görmüyorum. Tabi ki insanların geçimi de önemli, ben hekimlerin geçim sıkıntısı çekmesini kabullenemiyorum. Sadece hekimler değil sağlık çalışanlarının hiçbirisi geçim sıkıntısı çekmemeli, biz beraber çalışıyoruz. Bizim bir sihirli değneğimiz yok, bir anda her şeyi düzeltemeyiz bunu hep birlikte yapacağız. Bunu yaparken de herkes sorumluluk alacak ve herkes şeffaf olacak. “