İstanbul Eczacı Odası (İEO), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in eczacılar hakkındaki ifadeleri üzerine bir açıklama yaparak, bir devlet adamının meslek gruplarıni düşman ilan etmek yerine; yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, rüşvet, adam kayırmacılık gibi sorunlarla mücadele etmedi gerektiğini söyledi.
Yaptığı açıklamada Bakan Dinçer’in, “Geçen sene eczacılarla bir mücadeleye giriştik. Eczacılar kepenk falan kapattı. Biz bu mücadeleyi Bakanlık olarak kazandık. Doğrudan 2,5 milyar tasarruf oldu ve biz onu emeklilere verdik” ifadelerine yer veren İEO; bu açıklamanın demokrasi tarihinde bir ayıp olarak yer alacağını söyledi.
“Hak arayışı, mücadele alanı olmamalı”
Demokratik, sosyal bir hukuk devletinde ve çağdaş bir yaklaşımda bir Bakanın; toplumun belli bir kesimi ile, bir meslek grubu ile mücadele ettiğini açıklamasının alışılmış bir durum olmadığını dile getiren İEO açıklamasında, “Bir Bakan, haklarını korumakla, eşitliğini sağlamakla yükümlü olduğu vatandaşlarının belli bir kesimini "düşman" ilan edemez, etmemelidir. Bir devlet adamı yolsuzlukla, hırsızlıkla, haksızlıkla, rüşvetle, adam kayırmacılıkla mücadele edebilir, etmelidir. Ancak Sayın Bakanın açıklamalarından anlaşılıyor ki Çalışma Bakanlığının mücadele alanına sendikal hakların tam ve gerektiği gibi kullanılması, ülkemizde neredeyle her gün yaşanan ölümlü iş kazalarına karşı önlem alınması, ihmali olanlara yaptırım uygulanması, iş güvenliği, çocuk emeğinin sömürülmesi ile mücadele girmemektedir, Sayın Bakan mücadele alanını bir meslek grubunun hak arayışına karşı tanımlamaktadır” ifadelerini kullandı.
“Eczacıya yönelik tutum ortada”
Dinçer’in açıklamasında yer verdiği “mücadele ettik ve kazandık” ifadelerinin, eczacılara yönelik yaklaşımı açık bir şekilde gözler önüne serdiğini belirten İEO, “Bir Bakanın görevi, haksızlığa uğrayan, hakkını arayan, demokratik haklarını korumak amacıyla bazı eylemler yapan bir meslek grubu ile mücadele etmek yerine, onların taleplerini dinlemek, sorunlarına hakkaniyet ve eşitlik prensipleri doğrultusunda çözüm üretmektir. Maalesef ülkemizde bir Bakan bir meslek grubunu düşman ilan edebilmekte ve hatta bu meslek grubuyla mücadele ettiğini açıklayabilmektedir” açıklamasında bulundu.
Demokrasi tarihinin ayıbı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, eczacıların 4 Aralıkta uyguladıkları kepenk kapatma eylemiyle ilgili sözlerine de cevap veren İEO, eylemden önce Dinçer’in “firmalarla anlaştık, eczacıların zararlarını karşılayacaklar” ifadeleri ile eczacıların zarara uğradıklarını bizzat açıkladığına dikkat çekti ve Bakana, “Bunları söylerken gerçeğe aykırı bir beyanda mı bulundunuz? Yoksa zarara uğradıklarını bizzat açıkladığınız eczacıların zarara uğramasına göz yummak mücadelenizin bir parçası mıydı?” sorularını yöneltti.
İEO yaptığı basın açıklamasının devamında, “Siz eczacılarla hangi nedenlerle, hangi mücadeleye giriştiniz? Bu mücadeleniz esnasında haklarını, hukuklarını gözetmekle yükümlü olduğunuz eczacıların diğerleri ile eşit birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu düşündünüz mü? Son 3 ayda 300 eczane kapandı. Odamıza her gün onlarca eczacının hayatını söndürecek icra takip kağıtları geldi. Sizin mücadele dediğiniz bu muydu? Demokratik haklarını kullanarak 4 Aralık günü eczacıların tamamı eylem yaptı. Bir kişinin dahi bu eylem nedeni ile burnu kanamadı. Siz sözleşmelerimizi fesih ettiniz, "eczacılarla tek tek sözleşme yapacağız" dediniz. Demek tüm bunlar mücadelenizin bir parçasıydı. Bu yaptıklarınızı yargı hukuka aykırı buldu, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Demokratik bir hukuk devletinde, hak, hukuk ve eşitlik prensipleri çerçevesinde yaklaşmanız gereken eczacıları, mücadele ettiğiniz düşmanlar olarak açıkladınız. Bu açıklamanız demokrasi tarihimizde bir ayıp olarak yer alacaktır” ifadelerine başvurdu.
Vatandaşımız rencide edildi
Bakan Dinçer’in eczacılara karşı mücadele ettiklerini söylediği açıklaması nedeniyle, eczacı, eczane çalışanı ve ailelerinin oluşturduğu yaklaşık 100.000 vatandaşın rencide edildiğini dile getiren İEO, Zarara uğradığını televizyonlarda açıkladığınız 24.000 vatandaşınıza yaptığınız haksızlığı, ‘kazanmak’olarak adlandırıyorsunuz. Biz ise vatandaşlara, eşit, hür bireyler olarak hakkaniyetle yaklaşan, kimsenin bir kuruş hakkını yemeyen, vatandaşları düşman ve dost olarak ayırmayan, bazı vatandaşlarına kin gütmeyen, çağdaş, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anlayış ile yaklaşanların kazandığını düşünmekteyiz. Kimin kazandığına dair son kararı ise kamu vicdanı ve tarih verecektir” açıklamasında bulundu.