Medimagazin logo

Eczacılık Hizmetinin Değeri 25 Kuruş!

İstanbul Eczacı Odası'ndan yapılan açıklama...
Eczacılık Hizmetinin Değeri 25 Kuruş!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

ürk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında yürütülen 2012 Yılı İlaç Alım Protokolü görüşmeleri Eczacı Odalarının başkan ve yöneticilerinin son dönemlerde olduğu gibi yine televizyon ekranlarından izlediği bir mutabakatla sona erdi.

 

Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları 1 yıllık bir protokol imzalanması konusunda kararlıyken,  SGK'nın dayatmasına direnilmeyerek 3,5 yıllık bir protokole imza atılması akıl almaz bir yönetim zafiyetidir. Protokolün 1 Temmuz 2015'te bitecek olması, erken seçim olmaması halinde 14 Haziran 2015'te yapılması beklenen genel seçimler öncesi eczacılarla sorun yaşamak istemeyen AKP iktidarının ekmeğine yağ sürmüştür. Anlaşılan o ki, AKP iktidarı ilaç ve eczacılık hizmetine yönelik bundan sonra hayata geçireceği ve birçok eczanenin yok olmasına neden olacak düzenlemelerle önümüzdeki 3,5 yıllık sürede mesleğimizi bitirmeyi hedeflemektedir. Türk Eczacıları Birliği mesleğimizi savunmada elindeki en etkili silahı bir imza ile kaptırmıştır.

 

Türk Eczacıları Birliği, protokolün imzalanmasından bir hafta öncesine kadar "öncelikli ekonomik taleplerimiz" olarak öngördüğü hiçbir uygulamayı, 2012 Yılı İlaç Alım Protokolüne sokmayı başaramamıştır.

 

Bunlar;

  • Muayene katılım payı ücretlerinin eczaneler üzerinden tahsil edilmesine son verilmesi,
  • Eczacılara kutu başına bir meslek hakkı verilmesi,
  • Kamu kurum iskontoları yükünün eczacının sırtından kaldırılması,
  • Eczanelerin kuruma yaptığı iskontoların 0-1.000.000 TL arası %0, 1.000.000 TL'nin üzeri için %1 olarak uygulanması talebi idi.

Ayrıca;

  • İlaç fiyat düşüşleri nedeniyle oluşan stok zararlarımız hâlâ karşılanmamıştır.
  • Kamu kurum iskonto artışları nedeniyle uğradığımız kayıpların yanı sıra, 119 kalem ilacın kamu kurum iskontosu halen eczacılar tarafından karşılanmaktadır.
  • İlaç firmalarından aldığımız ticari iskontolar ve mal fazlalarının kaldırılması nedeniyle uğradığımız zarar halen ortadadır.

 

Türk Eczacıları Birliği, "herhangi bir protokol yerine, mesleki haklarını korumakla yükümlü olduğu 24 bini aşkın eczacıyı mevcut kaos ortamından çıkartacak bir protokol imzalama" sözünün arkasında duramamıştır.

 

Mesleğimizin direnme noktası olan ve iflasın eşiğindeki binlerce eczacının son umudu haline gelmiş 2012 Yılı SGK İlaç Alım Protokolü, 25 kuruş karşılığında satılmıştır!

 

Bugün protokolde "kazanım" olarak önümüze konulan reçete başına 25 kuruşluk hizmet bedeli ve iskonto kademelerindeki iyileştirme, eczanelerimizdeki ekonomik YIKIM'ın önüne geçmekten çok uzaktır. 25 kuruşluk reçete hizmet bedelinin ülke genelinde eczacılık hizmetini sürdüren eczacılara getirisi toplamda 85 milyon TL'dir. Kaldı ki, bu hizmet bedelinin KDV'si %18 olacağı için bunun eczacıya yansıması 70 milyon TL olacaktır. Eczane iskontolarındaki değişimin ülke genelindeki eczanelere toplam yansıması ise 45 milyon TL'ye karşılık gelmektedir.

 

Oysa;

  • 4 Aralık 2009'tan bugüne; ağırlıklı ortalamalar dikkate alındığında kamu kurum iskontoları artışları nedeniyle %12, fiyat düşüşleri nedeniyle de %17,75 olmak üzere toplamda %31,55'lik ciro/gelir kaybımız vardır. Bunun TL bazında karşılığı 1 milyar TL'dir.
  • Yalnızca ticari iskontoların 2011 yılı sonunda tamamına yakınının kaldırılması bile tek başına eczacı kâr marjını %2,73 azaltmıştır. Eğer uygulama bu haliyle devam ederse eczacının 350 milyon TL'lik bir kaybı söz konusu olacaktır.
  • Bunun üstüne telafi edilmeyen stok zararlarımız ve mal fazlalarının düşürülmesi de eklendiğinde eczacının gelir kaybı 1 milyar TL'lik tutarın çok üstünde olacaktır.

Yıllardır biz eczacıların yaşadıkları sorunları çözmekle görevlendirilen Bakanların bizlere verdikleri sözler ve  "yazılı teminat"lar hep karşılıksız çıkmıştır. Bugün, imzalanan protokolde kamu kurum iskontolarının 1 Ekim 2012'den sonra tekrar değerlendirilmesi hükmü de bizler için inandırıcı değildir.

 

Son 3 yılda ardı ardına yapılan düzenlemelerle meslektaşlarımızın uğradığı ekonomik kayıp 1 milyar TL'yi aşmışken, reçete başına verilen 25 kuruşluk hizmet bedelinden ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na yaptığımız iskonto oranlarındaki değişimden sağlanan toplam 115 milyon TL'lik tutarın "kazanım" olarak gösterilmesi tıpkı basında yer alan yorumlarda olduğu gibi, 24 bin eczacı ile alay etmek anlamına gelmektedir.

 

Meslektaşlarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu'na yaptığı iskontolarda yapılan iyileştirmenin yıllık 350 bin TL'nin altında hasılat yapan en düşük gelirli eczanelere hiçbir getirisi olmadığı ortadadır. TEB Merkez Heyeti bu protokolün altına imza koyarak kendisinin de, yok olma sınırındaki eczaneleri gözden çıkardığını ortaya koymuştur. Yapılan düzenleme sadece orta gelirli eczanelere çok sınırlı bir rahatlama sağlamıştır. Özellikle, ağırlıklı olarak fiyatı pahalı ancak kârlılığı düşük olan ilaçları veren ve bu nedenle satış hasılatları yüksek olan hastane çevrelerindeki eczanelerin üzerine yeni bir iskonto yükü binmiştir.

 

Ayrıca protokolde, kurumu zarara uğratmayı amaçlamayan, eczacının bilgisi ve sorumluluğu dışındaki uygulamalarla ilgili ceza öngören maddeleri kaldırmak yerine, protokolde yer alan ve cezai işlem gerektiren tüm maddeleri ağır para cezasına çevirerek fesih işlemlerini zorlaştırma anlayışını meslek etiğimiz adına doğru bulmamız mümkün değildir. Kurumu gerçek anlamda zarara uğratarak haksız kazanç elde edenleri "haraç" ödemeye mahkum ederek hizmete devamını sağlamak, dürüst ve dürüst olmayanı ayırmada doğru bir kriter olamaz. Kurumun dürüst olmayan eczaneyi gelir kapısı olarak görmesi ve bu anlayışa uygun bir ceza sistemi oluşturması, "bizler sayesinde hayata geçti" denilerek gurur duyulacak bir düzenleme değildir.

 

Sıralı reçete dağıtım sistemi 2012 Yılı İlaç Alım Protokolü'ne tekrar girmiştir. Ancak dağıtımın ne şekilde yapılacağını belirleyen protokol hükümleri özellikle eczane sayısı fazla olan odaların dağıtımla ilgili görüş ve önerileri hiçbir şekilde dikkate alınmadan imza altına alındığı için, eczane sayısı fazla olan odalarda dağıtımın bu şekliyle sağlıklı yürümesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, gelen şikayetlere bağlı olarak dilediği eczacı odasını sistem dışında bırakma yetkisine sahip olması da Türk Eczacıları Birliği'nin umulanın aksine sıralı dağıtım sistemi üzerindeki tek yetkili olmadığını göstermektedir.

 

2009 protokolünde yer alan, eczacıların şeker ölçüm çubuklarından fiyat farkı alabileceğine dair hükmün, 2012 protokolünde yer almaması da bir diğer kaybımızdır. Halbuki çubuk başına ödenen bedelin 55 kuruştan 32 kuruşa indirilmesi ve oluşan farkın hastadan alınmasını engelleyen 1 Mart 2011 yayım tarihli Sağlık Uygulama Tebliği Değişikliğine karşı dava açan ve 2009 protokolüne dayanarak hastadan fiyat farkı almamız gerektiğini belirten, ancak bugün bu ısrarından vazgeçen yine Türk Eczacıları Birliği'dir.

 

Ekonomik kayıplarımızın karşılığında, protokol görüşmeleri öncesi TEB tarafından defalarca dile getirilen kutu başına 75 kuruşluk meslek hakkının, imzalanan 2012 yılı protokolünde reçete başına 25 kuruş şeklinde karşılık bulması, ekonomik taleplerimizin 10'da 1'ine razı olmak anlamına gelir. Kutu başına 75 kuruşluk meslek hakkı tüm eczanelere toplamda 1 milyar TL gibi bir kaynak sağlayarak son değişikliklerle yaşanan kayıplarımızı önemli ölçüde karşılayacakken, bugün 115 milyon TL'lik bir "kazanım"la yetinmek zorunda kalıyoruz.

 

1 Mart 2012'den itibaren geçerli olmak üzere reçete başına eczacıya verilecek olan 25 kuruşluk hizmet bedelinin altına imza atarak bunu "bir başlangıç"mış gibi bizlere yutturmaya çalışan TEB Merkez Heyeti, 25 kuruşluk tutarın protokolde "yıllık reçete sayısında olağanüstü artma veya azalma olması halinde yeniden değerlendirilecek" olması hükmüne de imza atmıştır. Nüfusun ve uygulanmakta olan yanlış sağlık politikaları nedeniyle hasta sayısının hızla artmakta olduğu ülkemizde, doğal olarak önümüzdeki süreçte reçete sayısı çok daha fazla artacağından, bizlere verilen hizmet bedelinin birim tutarının geriye çekilmesi kaçınılmaz olacaktır.

 

Yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış ve ilaç fiyatlarından bağımsız bir meslek hakkını ısrarla talep ederek almak ve eczanelere kalıcı bir kazanım sağlamak varken, bugünden yarına değişebilecek bir SGK İlaç Alım Protokolüne bağlı reçete hizmet bedelini geleceğe yönelik atılmış büyük bir adım olarak göstermek büyük bir ayıptır.

 

2012 Yılı SGK İlaç Alım Protokolü eczanelerdeki YIKIMI durdurmanın yakınından bile geçememiş, ekonomik taleplerimizin hiçbiri bu protokolde karşılık bulmamıştır.

 

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti'nin geçtiğimiz Protokol süreçlerinde de sergilediği ve alışkanlık haline getirdiği; İlaç Alım Protokolünde gelinen son noktayı Eczacı Odalarının Başkanlarına danışıp görüşlerini alarak imzalamak yerine onlara televizyonlar aracılığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının ağzından izlettirme anlayışı, 56 yıllık bir geçmişi olan bir Meslek Birliğine ve onun yöneticilerine hiç yakışmamaktadır.

 

2012 Yılı SGK İlaç Alım Protokolü iflasın eşiğindeki binlerce eczacı için hayal kırıklığıdır.

  • Yaşadığımız gelir kayıpları nedeniyle iflas etme noktasına gelmişken ve kâr hadlerimizin yeniden düzenlenmesi birinci önceliğimiz olmalıyken,
  • Bizler vatandaşlarımızın cebinden tasarrufu öngören anlayışın tahsilatçılığını sürdürürken,
  • İlaç firmaları tarafından kamuya yapılan ve hiçbir şekilde taraf olmadığımız kamu kurum iskontosunun eczanelerimiz üzerinden kuruma aktarılması uygulaması devam ederken,

 

İmzalanmış hiçbir protokol eczacılar için kazanç sayılamaz!

 

İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu



 

eczacılık
hizmetinin
değeri
25
kuruş!
Yorum (6)
ali aydın
Noter ve serbest eczacılık krallık gibi imtiyaz ile olan ve ömür boyu olduğu yerde kullanılabilen bir diploma için verilebilen rantalanı "oluşturabilen" özel mesleklerdir. Asıl burada özel eczcılık tartışma konusu çünkü hiçbir eczacı odası devlette, özel sektörde çalışanlar için hak talebinde bulunmamaktadır. Burada yapılan kırtasiye masrafını çıkarma adına verilen 25 kuruştur. Bizim asıl sıkıntımız eczacılıkta meslek hakkı denen şeyin ne olduğudur. Çünkü emek acaba reçetede yazan şeyi vermekmi yada meslek hakkı bumu diğer yönden bir hukukçu gibi ilacı ve reçeyi teşhisle ilgili doğru olup olmamasımıdır yada bu ilaç şu veye bunla verilebilirmi gibi sorular. Ama şöyle sorularla dönen yeni stentli hastalar oluyor ASA ya gis intolerasyonu diye klopidogrel yazdığımız hastaya aspirin kullanman yasak diye!!! Bu sadece imtiyazlı nerede durduğu belli olmayan "meslek hakkı"nın ne olduğu önemli benim için. tabiki para kazanacak ama bu "mesleğin hakkı"nı vererek. Hastada teşhis ile ilgili durumu belirtme hakkı varmıdır yanlışlık yaparsa hekim gibi sorumluluğu varmıdır???, ilacı şunla kullanmazsan hayati tehlike yaşarsın yada şu doktorun ilacı hatalı???bu doktorunki böyle demek??? hakkı varmıdır hukuki sorumluluğu nereye kadar yada hastayla böyle bir ilişki kurması yasalmı hastalık hakkında yönlendirme yapacak kadar.. Tabiki meslek tıbbi b ilgi veriyor ama tıp eğitiminde öğrenilen bilgileride 10 yıl önce olduğu için göz dışı farmakolojiyi neredeyse hatırlamıyorum. Acaba 5 yıllık mezun kaç farmakolog B blokörün glokom mekanizmasını hatırlayıp hangi glokomda verilebileceğini hatırlar Acaba hekimler için düşünülen mesleki değerlendirme ölçütlerini eczacılarada uygulamak seviyeyi 5-10 yılda ölçmek lazımmı?
0
Cevapla
Malesef Yandaş
Yirmibeş mirmibeş yine de helal olsun. TEB'i tebrik ediyorum. Bizim TTB hâlâ aynı noktada. Kafayı çalıştırıp receteyi yazan ve tüm sorumluluk üzerinde olan kenarda bekleyedursun, receteyi okuyup veren meslek hakkını öyle yada böyle alabilsin. Helal olsun TEB'e. Önce meslektaşlarını düşünüyor. Bizimkilerin önceliği ise malum :((((
0
Cevapla
bülent ciğerci
eczacının geneli az çok ailesinin birikimi veya benim gibi asteğmenlikte biriktirdiği ile eczanesini açar.yazan göz doktoru gibi hemen ömür boyu iş garantili devlete kapağı atamaz atsada bugünün parası max 1500 tl alır.recep tayyip erdoğan dan allah cc razı olsun insanımızı bir kısım dr zulmünden kurtarmıştır.son uygulamalar ile zaten eczanesini kendisi yönetmeyen,kendini geliştirmeyen eczacının sektörde sonu gelmiştir.herkes kendi kulvarındaki sorunlarla uğraşmalı öz eleştiri yapmalı.
0
Cevapla
Ahmet İyican
Ben bir eczacı olarak çok şükür iyi şartlar altında ve ortalamanın oldukça üstünde yaşayabiliyorum. Daha ne istiyoruz?? Biraz da devletin bürçesini düşünelim. Ben hatta kutu ya da reçete başı da istemiyordum. Allah devlete millete zeval vermesin.
0
Cevapla
ayşe kart
saygı değer eczacı beye söyleyeceklerim var.Ömür boyu iş garantili meslek demiş bizim yaptığımız işlere
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir