TEİS: “Eşdeğer ilaç ‘doğru’ ilaçtır”
Son günlerde sağlık sektöründe tartışılan eşdeğer ilaç konusu hakkında kamuoyunu “doğru” bilgilendirmek amacıyla eczane eczacılarının sendikası; Tüm Eczacı İşverenler Sendikası olarak, bu uygulamaya zarar verecek derecede gelişmiş olan yaygın ve “yanlış” görüşlerin doğrularını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. .
Önce “eşdeğer ilaç nedir” , açıklamak isteriz:
Aynı etkin maddeyi, aynı miktarda ve aynı farmasötik formda içeren ve kana geçiş hızı ve miktarı belli sınırlar içinde aynı olan ilaçlar birbiriyle biyoeşdeğerdir.
Bir ilacın biyoeşdeğerliği, yaklaşık 6 ay süren yüksek maliyetli araştırmalar sonucunda tespit edilir. Araştırmalar, uluslararası alanda akredite olmuş kuruluşlar tarafından gerçekleştirilir. Sağlık Bakanlığı, 2000 yılından bu yana eşdeğer ilaçlara ruhsat vermek için, biyoeşdeğerliğin kanıtlanmasını zorunlu tutmaktadır. Ayrıca; en ufak bir sorunda hangi ilaç olursa olsun bakanlıkça sorun olan ilaçlar için “geri çekim” işlemi gayet özenli bir şekilde yapılmakta, ilaç kendilerine ulaşana kadar geçen süre içinde olan Atüm riskler sıfırlanarak hastaların ilaç kullanımında en yüksek güvenlik sağlanmaktadır.
Bu yüzden orjinali ile içerik ve etki olarak birebir aynı olduğu için güven duyulan bioşdeğer ilaçlar tüm dünyada kullanılmaktadır. Bir çok ülke sağlık harcamalarını azaltmak ve kontrol etmek amacıyla reçete yazılırken biyoeşdeğer ilaç tercih edilmesini ve hastaların biyoeşdeğer ilaçları kullanmasını teşvik edici önlemler almaktadır. Ör: Bazı ülkeler reçetesine ucuz biyoeşdeğer ilaç reçete yazan hekime veya reçetede yazılı olan ilacın ucuz biyoeşdeğerini veren eczacıya devlete kazandırdığı tasarruftan belli miktarda prim ödemektedir.
Biz de ise böyle bir teşvik olmadığı gibi daha eskiden SSK'nın uyguladığı tedavi edici grup eşdeğerliliğinin (terapötik eşdeğer) uygulanmasında yaşanan olumsuzluklar hala hatırlarda olduğundan; biyoeşdeğer ilaç uygulamasına karşı hem hastalar tarafından hem de hekimler tarafından bir direnç gösterilmektedir.
Oysa günümüzde uygulanan terapötik eşdeğer değil biyoeşdeğer uygulamasıdır.
Diğer yandan ; biyoşdeğer ilaç uygulaması hakkında hem hekimlerimize hem de halkımıza uygulama tam olarak anlatılmayıp, dayatmacı bir üslupla uygulamaya geçildiği, uygulamanın tanıtımı için hazırlanan reklam filminde Sağlık Bakanlığının hiçbir şekilde adı geçmeden sadece Türk Eczacılar Birliği'nin bir uygulamasıymış gibi lanse edildiği ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bu uygulamayı zaafa uğratacak yanlış kararları da halen hayatta olduğu için biyoeşdeğer ilaç uygulaması insanlarımızın kafasında bir takım soru işaretlerinin doğmasına neden olmuştur.
Sağlık sektöründe hekimler hastalarına tedavi için reçete yazarlar, biz eczacılar da reçetelerde yazılı ilaçları hastalara vererek, ilaç danışmanlığı yaparız. Eczacılık eğitimi “ilaç eğitimidir” ve bütün dünyada ilacı en iyi eczacılar bilmektedir. Bizler; ister bitkisel kökenli olsun, ister kimyasal kökenli olsun ilacın uzmanlarıyız.
Biz eczane eczacıları, SGK başlayana kadar hekimlere deontoloji kuralları dahilinde, karşılıklı duyulan saygı çerçevesinde elimizden geldiğince ve piyasada bulunduğu ölçüde reçeteye yazdıkları “ticari isimli” ilaçları vermeye titizlikle riayet ettik.
Ama SGK sistemi ve onun bilimsel olmayan “eşdeğer ilaç sepeti” uygulamaya girdikten sonra mecburen hastaların alım güçlerini de göz önünde bulundurarak, bir türlü düzgün çalıştırılmayan provizyon sistemi ile boğuşarak ilaç vermeye çalışıyoruz.
SGK' nun eşdeğer listelerinde yer alan ve senelerdir üretilmeyen ilaçlardan tutun, MR, SR ve enterik kaplı ilaçlar gibi teknolojik gelişmeleri kabul etmeyen, hatta geçtiğimiz günlerde hipertansiyon ilaçlarının diüretik kombinasyonu olanlarla , olmayanları bile aynı eşdeğer grubuna almaya çalışan SGK anlayışı eşdeğer ilaç uygulamasında yaşadığımız önemli bir sorundur. Hastalarımızın ekonomik güçleri hepimizce malumdur ve ilaç fiyat farkını ödemek istemeyen, “ SGK nın ödediği ilaçtan ver “ diyen hastaya SGK'nın bu uygulamasından dolayı verecek ilaç bile bulmakta zorlanmaktayız.
Bu yanlışın düzeltilmesi için sektörün tüm kesimlerinin elinden gelen gayreti göstermesi, ülkemizin tek Sağlık otoritesi olan Sağlık Bakanlığı'nın SGK'nun bu yetki gaspına “dur” demesi gerekmektedir.
Bütün bunlara rağmen; bizlere yönelik olarak eleştirilerde sanki eczane eczacıları, hekimlerin yazdıkları reçetedeki ilaçları daha fazla para kazanmak için değiştiriyorlar şeklinde yanlış bir görüş hâkimdir. Çok fazla dile getirilen bu yanlışı da düzeltmek istiyoruz; bizler “eşdeğer ilaç” verdiğimiz zaman daha fazla oranda kar elde etmiyoruz. Çünkü ilaç fiyatları ve eczacı kar oranları Sağlık Bakanlığınca belirlendiği için bütün ilaçlar için eczacı kar oranı aynıdır. Ayrıca sanıldığının aksine 10 TL'lik Orijinal ilacı veren eczacı 2 TL kar elde ederken 8TL'lik eşdeğerini verdiğinde 1,6TL kar elde etmekte, dolayısıyla daha düşük ciro yapmakta ve daha az kazanmaktadır.
Daha fazla kar etmek için eşdeğer ilaç vermekle suçlanan eczacılara yapılan bu haksız ve bilinçsiz itham eczacıların kamuoyundaki güvenini de sarsmaktadır. Biyoeşdeğer ilaç uygulaması bütün dünyada ülkelerin ekonomileri ve ulusal ilaç politikaları için desteklenen bir yöntemdir. Türkiye Cumhuriyeti de son yıllarda üzülerek söylemek gerekirse bir Ulusal İlaç Politikası olmadığı için piyasadan çekilen yerli ilaç üreticileri nedeniyle ilaç sanayinde eskiye oranla daha fazla dışa bağımlı duruma gelmiştir.
İlaç son derece stratejik bir üründür ve bu yüzden ancak bir ulusal ilaç politikası devreye sokarak, yerli üretimi destekleyerek ve teşvik ederek ülkemizin menfaatlerini koruyabiliriz.
Sağlık sektörünün paydaşlarından olan hekimlere ve eczacılara bu konuda büyük görevler düşmektedir.
Firma promosyonlarının etkisi altında kalan az sayıdaki hekimin eşdeğer ilaca “yanlış” ilaç demesi emsal gösterilemeyeceği gibi her meslek grubunda konuyu suistimal edebilecek kişilerin çıkabilecek olması, yanlış uygulama yapan kurumların olması ülkemizin geleceğini etkileyecek “ulusal ilaç politikamızın” temel prensibi olması gereken “eşdeğer ilaç uygulamasını” etkilememelidir.
Bu yüzden sektörün tüm kesimlerinin eşdeğer ilaç uygulaması ile ilgili görüşlerini belirtirken daha hassas davranması gerektiğinin altını bir kez daha önemle çizmek istiyoruz:
Eşdeğer ilaç “doğru” ilaçtır.
Ecz. Nurten Saydan
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı