Değerli Meslektaşlarım,
Türkiye’de ilaç ve eczacılık alanı açısından çok önemli dönüşümlerin yaşandığı bir süreçte Büyük Kongremizi gerçekleştiriyoruz. Meslekî sorunlarımızın üstesinden gelebilmenin en başta gelen yolu ise, karşılaştığımız sorunların ülkenin içinde bulunduğu siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunlardan bağımsız ele alınamayacağını anlamak; bunları birlikte düşünüp değerlendirmek ve tümünü kavrayacak bir şekilde ifade etmekten geçer.
Reform adı altında Türkiye’de ve tüm dünyada uygulamaya sokulan, ama asıl olarak küresel kapitalizmin statükosunu derinleştirmeye yönelik politikaların ilaç ve eczacılık düzleminde son halkasını oluşturan düzenlemeler geçtiğimiz 15 günde çıkarılan “gece yarısı kararnameleri” ile hayat buldu. İçerisinde ilacın en yetkili uzmanı eczacının bulunmayacağı bir kurumun sakıncalar yaratacağını yıllardır dillendirmemize rağmen İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu kuruldu. İlaçta reklamın tüketimi artırmaktan başka bir işe yaramayacağı ve ciddi halk sağlığı sorunları yaratacağı konusunda dilimizde tüy bitmesine rağmen, üstelik 1262 Sayılı Yasa hala yürürlükte iken reçetesiz ilacın reklamı serbest bırakıldı. Meslek örgütlenmesini işlevsizleştirme potansiyel tehdidini taşıyan Sağlık Meslekleri Kurulu oluşturuldu. İlaç Fiyat Kararnamesi ile kamu kurum ıskontolarının ilaç sanayi tarafından ödenmesi gündeme geldi, ama aynı anda ilaç sanayicileri arka arkaya yaptıkları açıklamalarla bu sefer ticari ıskontolarımızı sıfırlayacaklarını ya da kararnameyi tanımayacaklarını duyurmaya başladılar.
Sağlığı, ilacı, eczacılığı piyasa diktatörlüğüne teslim eden uygulamaların mottosu kimsenin karşı çıkamayacağı tılsımlı bir kavram olan “değişim”. Ancak değişimin yönünü belirleyecek ve onu toplumdan yana evriltecek olan toplumsal mücadelelerin ayrılmaz parçası sağlık meslek örgütlerinin duruşu, kararlılığı, gücü ve iç dayanışmasıdır. Bu anlamda Kongremiz geleceğe dair öngörülerimiz ve düşlerimizin ışığında eczacılığın ilaç ve sağlık alanındaki vazgeçilmezliğini ortaya koyarak mesleğimizi geleceğe nasıl taşıyacağımıza dair güçlü bir mücadele hattının örülmesine zemin teşkil edecektir.
Büyük Kongremizde geçtiğimiz iki yıl zarfında neleri yaptığımızı, neleri yapamadığımızı; yapılanların ve yapılamayanların neden, niçin ve sonuçlarını masaya yatıracak, etraflı biçimde tartışacağız. Bu bağlamda bizler örgüt içi tartışma kültürünü içselleştirmeye ve iletişim kanallarını güçlendirmeye yönelik çaba sarf edeceğiz. Önümüzdeki dönemde, eczacının sabit kâr marjı ve meslek hakkının birlikte alınması, 6197’nin güncellenmesi, eczacılara yeni istihdam alanları getirilmesi, eczaneler arasında mesafe sınırlaması, eczane ekonomilerinin güçlendirilmesi için projeler ve çalışmalar yapılması, eczane ürünlerinin standartlaşması ve çeşitlendirilmesi, eczacıların emeklilik hakkının nihayet hayata geçirilmesi gibi çoklu ama gerekli konularda çalışma ve mücadelelerimizi hep beraber sürdüreceğiz.
Önümüzdeki dönemin bize yüklediği görevler, birbirimize daha sıkı sarılarak muhataplarımız karşısında tek yürek ve tek yumruk olmayı gerektirmektedir. Bu anlamda üzerimize düşen, meslek içi dayanışmayı kurumsallaştırmaktır.
Geçmiş genel kurallarda olduğu gibi bu Kongre’mize de yoğun bir katılım ve coşkunun damga vuracağına; mesleğimiz, meslektaşlarımız ve halkımız için sağlıklı yarınlara giden yolda mihenk taşı işlevi göreceğine inanıyorum.
37. Dönem Merkez Heyetimize inanan, elini taşın altına koyan, eleştiren, düşünen, tartışan, müdahale eden, birlikte çalışan tüm meslektaşlarımıza, yöneticilerimize ve çalışma arkadaşlarıma gönülden saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Umut bizdedir, umut dayanışmadadır, umut örgütlü gücümüzde saklıdır.