Beyaz önlükleriyle hastanelerde görmeye alıştığımız doktorlarımız başarılı ameliyatlarıyla epeydir dünyada adlarından söz ettiriyor. Ancak bununla yetinmediler ve isimlerini futbolda da duyurarak olimpiyatlarda şampiyon oldular. Sahadaki oyuncular doktor olunca işin rengi değişiyor. Bazıları 36 saat nöbetten sonra antrenmana çıkıyor. Maçlarda sakatlanan arkadaşlarına ve rakibe ilk müdahaleyi yine saha içinde onlar yapıyor.
Geçtiğimiz hafta Dünya Tıp Kongresi'nde futbolda dünya şampiyonu olan Denttürk'ün hikâyesi, yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor. 2002'ye kadar, Dünya Tıp ve Sağlık Olimpiyatları'nda Türkiye'yi doktorlardan oluşan bir takım temsil ediyordu. Sonra takıma Beşiktaş'ın altyapısında futbol oynadığı için diş hekimi Şahin Filik de katılır. Ancak Filik'in ilk kez sahaya çıktığı takım, hiçbir hazırlık yapmadığı için turnuvadan elenir. Bu başarısızlıkta doktorların yaş ortalamasının 30'un üstünde olmasının da önemli bir payı vardır.
Şahin Filik bunun üzerine takıma ağırlığını koyar ve Beşiktaş'ta kazandığı birikimi ekibine aktarmaya karar verir. Ertesi yıl birkaç genç arkadaşını daha takıma alır ve olimpiyatlara giderler. Ancak o yıl da istenen başarı gelmeyince yaşı ilerlemiş olan doktorları takımdan gönderirler ve gençlerden yeni bir ekip oluştururlar. Yeni ekip, 2004 yılında olimpiyatlarda 5'inci olur. 2005 yılında ise Sağlık Çalışanları Spor Kulübü olarak resmen Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne bağlanırlar. Bununla birlikte takıma yeni oyuncular kazandırmak için çeşitli turnuvalar düzenlenir.
Kurulan takım ilk meyvesini 2006 yılında olimpiyatlarda üçüncü olarak bronz madalya ile alır. Asıl başarı ise 2008 yılında Almanya'da düzenlenen turnuvada gelir ve şampiyon olurlar. Başarının tesadüf olmadığını gösteren Denttürk 2009'da ikinci, bu yıl ise şampiyon olarak turnuvanın hatırı sayılır takımlarından olmayı başarır.
Önce nöbet, sonra antrenman
Takım bu başarıyı elde etmek için yıl boyunca haftada iki kere düzenli antrenman yapıyor. Özellikle şubat ayından sonra antrenman sayısı haftada 4'e çıkıyor. Futbol oynayıp aynı zamanda işlerine de devam eden tıpçı topçuların bu tempoya ayak uydurmakta zorlandıkları da olmuş. Örneğin bazı doktorlar 36 saat nöbet tuttuktan sonra antrenmana geliyormuş. Arkadaşlarının antrenman saatini beklerken uyuyup kaldığını söyleyen Filik bir anısını şöyle anlatıyor: "Amatör takımla hazırlık maçımız vardı. Sahaya geldiğimde forvet oyuncularımızdan, Samatya Hastanesi doktorlarından Hilmi Karadeniz'in arabada uyuduğunu gördüm. Arkadaşlara sorduğumda 36 saatlik nöbetten çıktığını söylediler. 'O zaman 'Bırakın uyusun, bu haliyle sakatlık yaşayabilir' dedim. Fakat biz maça çıkarken uyandı ve oynamak istediğini söyledi. Maçta 2 gol attı."
Turnuvanın en renkli takımı
Takım her turnuvaya farklı bir etkinlikle katılarak sempati uyandırmış. Bu yıl düzenlenen turnuvaya darbuka ile katılan Denttürk yine tüm katılımcıların ve izleyicilerin beğenisini kazanmış. Kupaya gitmeden önce ritim hocasından ders alan takım, turnuva boyunca darbuka eşliğinde maçlarına çıkmış. Kupa töreninde tüm takım gösteri hazırlayarak sahneye çıkmış. Böylece hem şampiyonluğu kutlamışlar hem de 30 kişilik darbuka şovla kupa törenine damgalarını vurmuşlar. Öyle ki 2500 kişilik salonda herkes darbuka sesine eşlik edip tezahüratta bulunmuş. Turnuvanın ev sahibi takımı Hırvatistan bile kupa töreninde Türkiye kadar alkış alamamış.
Sakatlıklara anında müdahale
Takım doktorlardan kurulu olunca sakatlık anında ilk müdahale de oyunculardan geliyor. Maç ve antrenmanda sakatlanan oyuncu olursa hangi uzmanlık alanıyla ilgiliyse o doktor, arkadaşına müdahale ediyor. Sakatlanan rakip de olsa kendi arkadaşı da olsa fark etmiyor. Bu sayede spor ve centilmenlik anlayışının en güzel örneği bu olimpiyatta sergileniyor. Örneğin Fas'ta oynanan oyunlarda kendisi de diş hekimi olan bir oyuncunun hava topu mücadelesi sırasında dişi kırılır. Maçtan sonra otele giden kafiledeki diğer diş doktorları kırık dişin tedavisi için arkadaşlarına yardımcı olurlar. Sağlık çantasında bulunan pense ile kırık parçayı çekerek arkadaşlarının ızdırabına son verirler.