İstanbul Üniversitesi'nin rektörü belli oldu

O zaman ; siyasal , kültürel , akademik , aritmetik anlamda 908 > 1202 diye kaydediyoruz. Üniversal değer olarak kayda geçiyor.Türkiye ayarıdır. Üniversiteler kendi içinde bu sorunu isterlerse aşarlar!Demek istemiyorlar. Eğer birinci seçilen atanmıyorsa ikinci yada üçüncü seçilen istifa eder bu konu pratik olarak çözüm bulur.Eğer bu işletilmiyorsa üniversitelerin yukarda yazdım siyasal , kültürel , akademik ,aritmetik anlamda 908 > 1202 değer yargısını edindini ,meşrulaştırdığını anlarız. Liyakat sorunudur.Özerklikle ilişkilidir. YÖK, İstanbul Üniversitesi’ne yapılacak rektör ataması için ‘Ak Saray’a 20 Mart’ta gönderdiği listede birinci sıraya, üniversitede yapılan seçimi 1202 oyla kazanan Prof.Dr. Raşit Tükel yerine, 908 oyla ikinci gelen Rektör Vekili Mahmut Ak’ı koymuş. Yada her neyyse çok eğitimlilierin seçime rağmen , alınan sonuçlara rağmen sonuç budur.Sindirilebiliyorlar. Kremde kremin , eğitimli kesimin , dahası akademik kesimin demokrasi , seçim , katılım uslubunu , anlayışını üniversal biçimde meşrulaştırmış oluyoruz. Doğru mu ? Dr.Mücahit Altuntaş İç Hastalıkları uzmanı 03/04/2015

Son günlerde sağlıkta şiddetin yada genel anlamda şiddetin yaygınlaşması sorunu dikkat çekici yaygınlık , sıradanlık ve derinliktedir. Herkesin kendi adaletini , kendi anlayışını dayattığı ,kendi kendine işlettiği yaklaşımlarda , liyakat , adalet , usul , etik , hukuk , bilimsellik ihlal edilir.İhlal edilmesi meşrulaşır.Anlayışlar belirsizleşir.Belirsizlik ve güvensizlik hakim olur.Katostrofiktir.Katostrofik hale gelir. Bu genel kural doğru mu ? Ne yapmalı ? Bunlar neyin göstergesidir ? Nasıl aşılır ? Soruyorum. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 03/04/2015

Listede rektörlüğe atanan adaylara baktığımız zaman, bir çoğunun ilk sırada olmadığını, hatta en az oy alan adayların da atanabildiklerini görüyoruz. O zaman ben soruyorum: Madem öyle de bu seçim cambazlığına ne gerek var? Niye seçim yapılıyor ki? Zaten pek çok üniversitede altı tane aday ya çıkıyor, ya çıkmıyor. Bu durumda seçim tek bir işe yarıyor. O da üniversitelere kamplaşma, husumet getirme, kadroya adam alırken kayırma yapmaya yarıyor. Önerim üniversitelerdeki bu saçma sapan rektörlük seçimlerinin kaldırılmasıdır. Adayların bilimsel yayın, yönetim tecrübesi, devlet memurluğu ve adli sicil gibi bilgilerini dosyalayarak doğrudan YÖK e başvurmaları sağlanmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, atama yapacağı üniversitede öğretim üyelerinin teveccühünü merak ederse, pekala bir danışmanını bu iş için görevlendirebilir. O danışman gizlilik ilkelerine uyarak gidip o üniversitede bir temayül yoklaması yapabilir. Tekrar söylüyorum: Üniversitelerde düşmanlığa, husumete, adam kayırmacılığına zemin hazırlayan, bilimselliği temelden yaralayan bu saçmasapan rektörlük seçimleri acilen kaldırılmalıdır.

Bu ülkede ahlaki değerlerden yoksunluk olduğu müddetce bunlar hep olacaktır 4 önceki cumhurbaşkanı da yaptı 3 öncekide bir öncekide yaptı aynı şey, bu neden yapmasın.Birisi yol açıyor diğerleride o yoldan gidiyor.Zaten değer sistemim,iz yok. Başka birinin hakkını çok kolay yiyebiliyoruz.Kedimiz veya benzer görüşten yapanlar olunc anormalmiş gibi geliyor karşıt görüş yapınca feryat figan adaletsizlik diye çırpınıyopruz.Merhamet isteyen adil olmalşı.Adaletsizliğin her türlüsüne karşıyım ve kınıyorum