2012’nin sonlarına doğru geldiğimiz bugünlerde yılın anahtar konusu, Avrupa’da fiyatlandırma ve geri ödeme. İlaç fiyatlarına karşı Avrupa hükümetlerinin sert bakışı, endüstrinin en büyük oyuncuları için giderek parçalı ve zorlayıcı bir manzaranın ortaya çıkmasına yol açıyor.
Stratejik bakış açısından bu etki giderek kapıları zorluyor. “GlaxoSmithKline”, temmuz ayında yaptığı açıklama ile Avrupa ve yeni oluşan pazarlar iş birimlerini birleştirme kararını duyurdu. Bu sayede firma, “üretim hattı tedarik kaynaklarına esneklik sağlamayı” hedeflediklerini belirtmişti. Şirketin CEO’su Andrew Witty, “Artık Avrupa’ya has araştırma-geliştirme oluşumu düşüncesinin hazmedilemeyeceğini” söyledi.
Tartışmanın odağında, Avrupa’nın pazar erişimine bakışına karşı olan tek uygun karşı görüş var: Avrupa hükümetleri, maliyetleri kontrol altında tutabilmek için ilaç fiyatları ile ilgili hedeflerini değiştirebilirler mi?
“Sanofi”nin CEO’su Chris Vienbacher, Dünya Ekonomik Forumu’ndaki bir röportajda bu soruyu yüksek sesle dile getirdi. Vienbacher, Avrupa hükümetlerinin bölgedeki sağlık harcamalarını azaltmak ve kontrol altına almak için “zor” yapısal kararlarla yeterince ilgilenmediğini ifade etti.
Fiyatı hükümetlerbelirliyor
Bunu savunanlar sadece büyük ilaç firmalarının yöneticileri değil. “PharmaPrice International” adlı danışmanlık firmasının yöneticisi Adam Barak, hükümetlerin sağlık harcama bütçelerinin tahsisinin nasıl yapıldığının pek tartışılmayan bir soru olduğunu söyledi. İlaç sektörünün yumuşak bir hedef olduğuna dikkat çeken Barak, tek alıcının devlet olduğu durumlarda fiyatı belirleyenin de hükümet olduğunu ve ilaç endüstrisinin bu durumda yapabileceği fazla bir şey olmadığını dile getirdi.
Barak, bu alanda yapılması gereken çok çalışma olduğunu belirterek, “Maaşlar var, altyapı var ve siz hizmet seviyesini koruyarak harcamayı azaltmaya çalışıyorsunuz. Bu durumda hükümetler sadece ilaca vurmak yerine daha tartışmalı alanlardan tasarruf sağlamaya çalışsa olmaz mı? Personel sayısını azaltmanın ve küçük yerel hastaneleri kapatmanın politik olarak kabul edilebilir olmadığı ortada. Fakat bu kararlar sağlık harcaması tartışmalarının önemli bir kısmı olmalı.” dedi.
Adam Barak, Avrupa’da ilaç sektörünün en azından geçmiş başarılarının veya endüstrinin sınırlı kârlardan daha iyi fiyatlar elde edebildiği agresif fırsatçılık döneminin bedelini ödediğini söyledi.Ancak bu alanda grinin birçok tonu var. Barak, o zamanki fiyatlandırma ve geri ödeme mekanizmalarının buna izin verdiğini savunurken, Avrupa sağlık sektörünün bir yerde tıkanma noktasına gelmesinin kaçınılmaz olduğunu da belirtti.
“PriceSpective”de yönetici olan Keiron Sparrowhawkda, fikir birliği içinde, “Büyük ilaç sektörünün başarısı ödeyicilerin iliğini kuruttu. Fakat Avrupa sağlık hizmetlerine verebileceğinin en fazlasını verdi. Doğal plato seviyesine eriştik.” dedi. İlaç harcamalarının karşılanmasının bir miktar faydası olabileceği şeklinde iyimser bir yaklaşıma sahip olan Sparrowhawk, özel sağlık hizmeti ve hastaların ilaç harcamalarının daha fazlasını ceplerinden ödemeleri konusunda teşvikler olabileceğini ifade etti.
Siyasi yönelimler engel oluşturuyor
Muhtemel mevcut durumun değişimi zorlayabileceği, ancak Avrupa hükümetlerinin siyasi yöneliminin engel oluşturduğu belirtiliyor. Barak, “Bazı pazarlardaki politika değişiklikleri kamu fonlamasından çok, kişisel fonlamaların hızını arttırmakta. Hükümetler şüphesiz bunu isteyerek destekleyecektir, fakat uzun geçmişi olan kamu fonlamalı sağlık hizmeti nedeni ile uygulama konusunda isteksiz davranacaklardır.” dedi. Barak, bazı pazarlarda hasta payı ödemeleri artsa da, önümüzdeki yıllarda bu uygulamanın teorik olarak araştırılması ihtimalinin çok düşük göründüğünü ifade etti.
Bir diğer potansiyel alternatifin ise devreden karar verme mekanizmalarının değişimi olduğu, bunun bölgede giderek artan bir davranış değişikliği ve hükümetlere karşı halkın eleştirisine karşı bir koruyucu kalkan görevi yaptığı ileri sürüldü. Adam Barak, bunun sadece zaman meselesi olmadığını, ancak ilaç sektörü için büyük bir sorun olduğunu ve parçalı Avrupa’nın yerel seviyede pek çok farklı tartışmanın ortamı olacağını da belirtti. Öyle görünüyor ki, Avrupa’da fiyatlandırma sorusunun henüz bir karşılığı yok. http://www.firstwordpharma.com/
