AK Parti iktidarının seçim kozlarından biri sağlık sistemi. Hükümet 2003’te iktidara geldi ve ilk yaptığı işlerden biri vatandaşı SSK kuyruklarından kurtaracak adımları atmak oldu. Özel hastaneleri teşvik eden kararlar alındı. Bu kararlar sayesinde kısa sürede yeni yatırımcılar ortaya çıktı, hastane sayıları arttı, teknolojik yatırımlar hızlandı.
Ancak sağlık harcamaları 2003’te 10.6 milyar TL iken 2010 sonunda 30 milyar TL’ye yaklaşınca hükümet de bir süredir yeni önlemler almaya başladı.
Faturanın bir bölümünü vatandaşa yüklese de büyük kısım daha önce teşvik edilen hastane yatırımcılarına çıktı.
Sektör iki yıldır yeniden yapılanıyor. Hastaneler arasında birleşmeler, satın almalar arttı.
2008’de Acıbadem Hospital ile Dubaili Abraaj Capital, 2009 Aralık ayında Medical Park Hastaneler Grubu ile Carlyle, 2010 Temmuz ayında Memorial ile QFIB - Argus Capital ortak oldu. Önümüzdeki günlerde ise Türkiye’nin en büyük sağlık kuruluşu olan Universal Hospital Group, yabancı bir fonla ortaklık anlaşmasını açıklamaya hazırlanıyor.
Bünyesinde Alman Hastanesi, Çamlıca, İtalyan, Ege Sağlık İzmir Hastanesi gibi yaklaşık 18 hastanenin bulunduğu Universal Sağlık Yatırımları Holding AŞ’nin yabancı fonlarla ortaklık görüşmelerini finansal danışmanlık şirketi Daruma sürdürüyor.
Türkiye’de gayrimenkul, sağlık, enerji alanlarını yatırım alanı olarak belirleyen yabancı fonlar, bir şirketi satın alıyor ya da ortak oluyor. Beş yıla yakın bir süre işlettikten sonra aldığı rakamın iki üç katına satarak sektörden çıkıyor.
Bu fonların sağlık sektörüne ilgisi sektörü uzun vadede kârlı görmelerinden kaynaklanıyor. Nedensiz de sayılmazlar. Çünkü Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir bugün 8-10 bin dolar civarında. Bu rakamın 2015’e doğru 15 bin dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yabancılar haklı, bu sektörde daha gidilecek çok yol var.
Azmi Ofluoğlu’nun gözü üniversitesinde
Yabancı yatırımcılardan bir süredir ‘yağmur’ gibi teklif alan Universal Groups’un kurucusu Azmi Ofluoğlu, Karadenizli bir doktor. İstanbul Aksaray’da bir poliklinik sahibiyken 1977’de grevler nedeniyle sıkıntıya giren Vatan Hastanesi’ni satın alarak sektöre giriyor. Beyrut, Tiran gibi kentlerde hastaneler açan sohbetlerimizde yabancı sermayeye hep pozitif baktığını söylerdi. Bunu da, “Paraya ihtiyaçtan değil, şeffaflaşmayı hızlandırmasından pozitif bakıyorum” sözleriyle anlatırdı. Oflluoğlu’nun son günlerde yeni bir gözdesi daha oldu. Yeni Yüzyıl Üniversitesi. Bakalım gelecekte sağlığı mı, eğitimi mi seçecek?
Yabancı oranına dikkat
Bugün sektörün yaklaşık yüzde 15’i yabancılara ait. Sektörde ‘yabancılaşma’ korkusu gün geçtikçe artıyor. “Sağlık Bakanlığı bu konuda bir strateji oluşturmalı. İlaç ve sağlıkta yabancılaşma tehlikeli” yorumu yapan sektör temsilcileri 10 yıl sonra ancak 10 büyük grup kalacağını düşünüyor.
Türkiye Özel Hastaneler Derneği Başkanı Reşat Bahat da bir poliklinikten yola çıkıp 5 hastaneli bir küçük zincir yaratmış bir doktor. Yabancı sermayeye karşı olmadığını ancak hastanelerin değerinde satılmasının kendilerini memnun ettiğini söylüyor. Bazı hastanelerin ‘haraç mezat’ denilebilecek düzeyde fiyatlarla satıldığını hatırlatan Bahat, yeni yatırımcıların sadece iç pazarı görerek gelmemesi gerektiğini söylüyor.
Sağlıkta yaşanan büyüme bugün yaklaşık 200 bin kişiye iş yarattı. Kuyruktan bunalan vatandaş da memnun. Ancak bütçede maliyet düşmüyor, artıyor. Bakalım seçimlerden sonra neler olacak?