Medimagazin logo

Ölümlerin yüzde 16,8’inin sebebi, nörolojik hastalıklar

Türk Nöroloji Derneği Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, Beyin Farkındalık Haftası’na özel açıklamalarda bulundu. Öztürk, kronik risk faktörlerine dikkat çekerek, dünya çapında yüzde 10,2 oranında nörolojik hastalık kaydı olduğunu bildirdi ve “Nörolojik hastalıklar global ölçekte ölümlerin ise yüzde 16,8’inin nedenini oluşturmaktadır; her yıl dünyada 9,4 milyon kişi hayatını kaybetmektedir” dedi
Ölümlerin yüzde 16,8’inin sebebi, nörolojik hastalıklar
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türk Nöroloji Derneği Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, “Çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarla, yeni tip koronavirüs hastalığı (COVID 19) hastalarının yarısından fazlasında çeşitli nörolojik bulgular rapor edilmiştir. Mevcut durumda bildirilen en yaygın belirtiler baş ağrısı, kas ağrısı ve güçsüzlüğü, koku ve tat alma bozukluğu, bulantı ve kusmadır. Daha ciddi vakalarda ve özellikle de daha yaşlı ve hipertansiyon, diyabet gibi risk faktörü olan hastalarda virüsün santral sinir sistemine invazyonu, kan pıhtılaşma eğilimini artırması, inflamasyon etkisi ile nöropatiler, miyopatiler, epilepsi gibi çeşitli nörolojik tablolar yanısıra ve yüzde 5 oranında, akut inme komplikasyonu da bildirilmektedir. COVID 19 hastalığı geçirmiş olanlarda geç dönem nörolojik belirtiler de takip edilmektedir.” diyerek konuştu.

Kronik risk faktörlerine dikkat!

Öztürk, Türkiye’de COVID-19’a karşı alınan önlemlerin, özellikle  ileri yaştaki bireylerde riski azaltmaya yönelik olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi:

“Altmış beş yaş üstü bireylerde özellikle serebrovasküler hastalık risk faktörlerinin oldukça yaygın olduğu dikkate alınırsa bu yaş gruplarında önlem ve erken tedavinin önemi daha da belirginleşmektedir. Toplumsal önlemlerin yanısıra bireysel önlemler ve enfeksiyonu önlemeye yönelik kurallara uyum, bu dönemde hayati önem yaşımaktadır. Diğer önemli bir nokta da bütün dünya da sağlık otoritelerince dikkat çekildiği üzere, mevcut kronik risk faktörlerinin, bu zor sağlık ortamında da düzenli ve özenli devam ettirilmesinin çok önemli olduğudur.”

Dünyada  her yıl 9,4 milyon kişinin ölümüne sebep oluyor

Öztürk, yaptığı açıklamada, nörolojikik hastalıkların hastalar, hasta yakınları ve sağlık alanında çalışanlar için en fazla sağlık yükü oluşturan hastalık gruplarından olduğunu bildirirken, yaşlanan dünya nüfusu ile bu durum giderek arttığının da altını çizdi ve ekledi:

“Dünya çapında global kayıpta yüzde 10,2’lik kısmı nörolojik hastalıklar oluşturmaktadır. Nörolojik hastalıklar global ölçekte ölümlerin ise yüzde 16,8’inin nedenini oluşturmaktadır; her yıl dünyada 9,4 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. En yaygın nörolojik hastalıklar ise baş ağrısı (2,5 milyon, Alzheimer hastalığı ve diğer demanslar 46 milyon, inme 42 milyon, epilepsy 23,4 milyon, menenjit 8,7 milyon, Parkinson hastalığı 6,2 milyon, ansefalit 4,3 milyon, multipl skleroz 2 milyon, beyin tümörleri 1,21 milyon, motor nöron hastalıkları 0,2 milyon olarak bildirilmektedir.  Nörolojik hastalıklardan ölüm 1990-2015 yılları arasında yüzde 36,7 artış göstermiştir.  Son yıllarda inme ve bulaşıcı hastalıkların önlem ve tedavi olanaklarındaki gelişmelerle ölüm oranlarında azalmalar beklenmektedir.”

Yapay zeka algoritmaları tedavilerde  yeni bir umut oldu

Öztürk’ün aktardığı bilgilere göre, beyin damar hastalıkları ve inme yüzde 42, migren yüzde 16,2, Alzheimer ve diğer demanslar yüzde 10,4, menenjitin yüzde 7,9 oranlarıyla sağlıklı yıl kaybına neden olan ilk dört büyük hastalık grubunu oluşturuyor. Öztürk, ifadelerine şöyle devam etti:

 

“Parkinson hastalığı ve diğer hareket sistemi hastalıkları, başağrıları, epilepsi, multipl skleroz, kas hastalıkları, nöropatileri motor nöron hastalıkları, omurilik hastalıkları, enfeksiyonlara veya diğer sistemik hastalıkların santral ve periferik sinir sistemini etkilemesi ile ortaya çıkan durumlar, hastaların sağlıklı bir ömür sürmesi önündeki en büyük engel oalrak görülmektedir. Korunma yolları ve erken tedavi nörolojik hastalıklarda da en önemli stratejik yaklaşımı oluşturmaktadır. Bu hastalıklar için risk faktörlerinin çoğu ortaktır ve toplumda risk faktörlerinin farkındalığının artırılması ve korunma yolları konusunda eğitim çok önemlidir.

Nörolojik hastalıklar alanında tanı ve tedaviyi daha etkin duruma getirebilmek için bütün dünyada çalışmalar sürdürülmekte ve çok umut verici sonuçlar alınmaktadır.  Nöroloji alanı büyük bir ivme kazanmıştır. Eskiden iyileşmez gözüyle bakılan pekçok hastalık artık tedavi edilebilir hastalıklar grubuna girmiştir. İnme hastalarınının henüz ambulansta iken tedavilerinin başlatılabilmesi, teletıp uygulamaları, beyinde eksik maddelerin işlevlerinin direkt elektriksel uyarımlarla yerine getirilebilmesi, genetik tedavilerin gelişmesi, robotik uzuvların geliştirilmesi gibi pekçok tedavi yöntemi pratik uygulamaya girmiş durumdadır.  Teknolojik gelişmeler beyin hastalıkların tanı ve tedavisinde de gelişmeleri hızlandırmakta, çağın getirdiği olanaklar nörolojik hastalıkların tanı ve tedavisine de uygulanmaktadır. Bir tür yapay zeka olan algoritma uygulamaları, robotik teknolojiler, yeni girişimsel yöntemler umut vericidir.

Öztürk, beyin damar hastalıklarının dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalık grubu olduğunu bildirirken, inme tedavisinde en önemli faktörün ‘tedaviye çabuk ulaşabilmek’ olduğunu bildirdi ve “zaman beyindir” şeklinde ifade edildiğini bildirdi. Öztürk, şu ifadelere yer verdi:

 “Yani kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir. Toplum sağlığı açısından günümüz koşullarında salgın hastalıklara yaklaşımda olduğu gibi, nörolojik hastalıklara sahip kronik hastaların yanı sıra sağlıklı ve risk altındaki toplumu da korumaya yönelik, ileriye dönük güçlü stratejileri de gerektirmektedir.  Toplumun risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, sigara ve alkol kullanımının önlenmesine yönelik bilgilendirme, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obeziteyi önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim stratejileri ile bir bütün olarak ele alınmalıdır.”

Türk Nöroloji Derneği olarak Sağlık Bakanlığı ile çalışmalar sürdürdüklerini bildiren Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Mevcut COVID-19 enfeksiyonu salgını ile mücadele ve hep mevcut olan nörolojik hastalıkların risk faktörleri ile mücadelede başarı dileklerimizle. Unutmayalım ki beyin sağlığı olmadan sağlık olmaz.

Nörologlar olarak amacımız ülkemizde en iyi ve en gelişmiş nöroloji sağlık hizmeti vermektir. Bu ağır ve önemli alanda çalışan nöroloji uzmanlarının da çalışma motivasyonlarını sürdürebilmeleri için Sağlık Bakanlığımızdan bu uzmanlık alanına gereken özeni göstermelerini beklemekteyiz.”

turk noroloji dernegi
saglik bakanligi
covid-19
alzheimer
migren
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir