İstanbul Medipol Hastanesi’nden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tamer Vardaloğlu, tam olarak herhangi bir nedene bağlı olmayan aşırı terlemenin, genellikle ergenlik döneminde kendini gösterdiğini ve kişinin tüm yaşamı boyunca sürdüğünü söylüyor.
Her ırk, cins ve yaş grubunda görülebilen aşırı terleme durumunun ameliyatla kalıcı olarak tedavi edilebileceğini ifade eden Op. Dr. Tamer Vardaloğlu,ETS (Endoskopik Torakal Sempatektomi)yöntemiyle gerçekleştirilen ameliyatla çözüm hakkında şu bilgileri veriyor:
“Endoskopik video kamera yardımıyla göğüs boşluğuna girilerek terlemeyi ayarlayan sempatik sinirin belirli bölgesine titanyum klips konulması işlemidir. Laparoskopi veya diz artroskopisi benzeri bir yöntemdir. Sempatik zincir ve dalları klips ile sıkıştırılır. Bu sinirlerin terleme dışında fonksiyonu olmadığı için; ameliyatın felç oluşturma, his kaybı, refleks azalması gibi etkileri olmaz.”
Ağrı da iz de yok
Etkili, kalıcı, emniyetli ve çok az rahatsızlık veren bir tedavi yöntemi olan ETS yöntemiyle ameliyatın ardından iyileşme ve ameliyatın etkilerinin ortadan kalkması sürecinin çok kısa sürede gerçekleştiğini vurgulayan Vardaloğlu, şöyle devam ediyor: “Hastalar 30- 40 dakika süren ameliyatın ardından ortalama 2 gün sonra büro işlerine, 5-6 gün sonra ise ağır işlere ve sporlara başlayabiliyor. Ameliyat sonrası çok az rahatsızlık verir. Oluşabilecek hafif ağrılar basit ağrı kesicilerle geçebilir. Operasyon sonrasında cilt üzerinde deri kıvrımları içinde kaybolacak şekilde çok küçük bir iz kalacağından estetik olarak bir değişiklik yaşanmaz.”
Yüzde 98 çözüm
ETS’yi etkisinin ameliyatın hemen ardından hissedildiği aşırı terlemeye karşılık kalıcı bir çözüm olarak tanımlayan Vardaloğlu,“Bu yöntemle; el terlemesinde yüzde 98, koltuk altı terlemesinde yüzde 80 üzerinde, ayak terlemesi için yapılmasa da ayak terlemesinde yüzde 25 civarında başarılı sonuç alınmaktadır”
diye belirtiyor.
Aşırı terlemesi olan insanların kesinlikle bir hekimden yardım almaları gerektiğini vurgulayan Vardaloğlu, uygulanan diğer tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri veriyor: “Uygulanan en basit tedavi yöntemi olan lokal tedavi. Bu yöntemde, kişiye ilk olarak her gece yatarken uygulayacağı kremleri öneriyoruz. Terleme fazlaysa bu yeterli gelmiyor ve diğer tedaviler uygulamaya konuluyor.”
Botox’la tedavi mümkün
Son yıllarda tüm dünyada estetik amaçlı olarak kullanılan Botox maddesinin, aşırı terleme için geliştirilen yöntemlerden biri olarak da karşımıza çıktığını dile getiren Vardaloğlu, “Özelikle koltuk altı terlemelerinde tercih edilen Botox tedavisiyle 6 ay süreyle o bölgedeki terlemeye yol açan uyarılar durduruluyor ve sinirler felç ediliyor. Sadece koltuk altına uygulayabiliyoruz. Bunun dışındaki bölgelerde tercih etmiyoruz” diyor.
“Tüm bu tedavi yöntemlerinin yanı sıra iyontoforez tedavisi de aşırı terlemeyi engelleyebiliyor” diyen Vardaloğlu, şunları kaydediyor: “Fizik tedavi uzmanları tarafından 20 ile 30 dakikalık seanslar hâlinde uygulanan iyontoforez tedavisinde, terleyen bölge, içinde metal plâka bulunan bir kaba konuluyor ve düşük şiddette elektrik akımı veriliyor. Ancak bu yöntemin de hastaya sürekli uygulanması gerekiyor”
Psikolojik de olabilir
Terlemenin kimi zaman da psikolojik olabileceğini ifade eden Vardaloğlu, şöyle devam ediyor: “Vücudumuzda yaklaşık 5 milyon ter bezi var ve bu sayı herkeste eşit olarak bulunuyor. Bu nedenle yaş, cinsiyet gibi ayrımlar gözetilmiyor. Ancak kilolu insanlarda, şeker hastalığı olanlarda, tiroid bezi fazla çalışanlarda daha fazla terleme görülüyor. Vücudun pek çok farklı bölgesinde oluşabilen aşırı terleme, vücutta bulunan 5 milyon ter bezinin yoğun olduğu yerlerde “aşırı” hale geliyor. Vücuttaki ter bezlerinin üçte ikisi ellerde bulunuyor ve doğal olarak da en fazla terleme burada görülüyor. Ellerden sonra ter bezleri en çok koltuk altı ve ayaklarda bulunuyor. Bu bölgelerin dışında sırayla yüz, kafa, kalça ve sırtta ter bezleri yoğun olarak bulunuyor.”
Gebelik, menopoz, alkol tetikliyor
Gebelik, menopoz, alkol kullanımı gibi durumlarda terlemenin arttığını açıklayan Vardaloğlu, “Bunun dışında Parkinson hastalığı, şeker hastalığı, hipertiroidi, kalp krizi, bazı kanser türleri, bazı içsalgı bezi hastalıkları ve koma gibi durumlarda da terleme artar. Bahsedilen hastalıklarda görülen hiperhidroz, esas hastalığın eşlikçisi, sonucu veya belirtisi olabilir. Bu yüzden hiperhidroz tedavisine başlamadan önce terlemenin bir hastalık nedeniyle olmadığının ortaya konması gerekir. Vücudun her iki tarafında, günlük aktiviteleri etkileyen, en az haftada bir kez olan, 25 yaşından önce başlayan, uyku ile geçen ve bazı olgularda ailesinde benzer yakınmaya sahip bireyler olan hiperhidroz olguları primer yani nedeni bilinmeyen olarak kabul edilir. Ancak toplum yaşamında kişilere sorun oluşturan hiperhidroz olgularının hemen hemen tümü nedeni belli olmayan yani idiopatik primer hiperhidroz olgularıdır” diye konuşuyor.