MEDİMAGAZİN - Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Oktay Demirkıran, 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla Ankara’da bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Toplantıda, dünyada her beş ölümden birinin ilişkilen ve hastane ölümlerde önemli bir yere sahip olan sepsisin COVID-19 pandemisi döneminde yarattığı tehlikeye dikkat çekildi.
COVID-19 nedeniyle yaşanan kayıpların çoğunluğunun, enfeksiyonu şiddetli geçirenlerde gözlenen sepsisten kaynaklandığının altı çizilirken, erken tanı ve tedavinin yanı sıra aşılanmanın önemi vurgulandı.
Sepsisin vücudun enfeksiyonlarla savaşan bağışıklık sisteminin vücudun kendi doku ve organlarında zarar vermesi durumunda ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Oktay Demirkıran, “Sepsiste erken tanı çok önemlidir, aksi durumda çoklu organ yetmezliği sonucu sepsis ölüme yol açar. Bu sebeple sepsiste her saniye değerlidir.” dedi.
Her 2,8 saniyede 1 kişi hayatını kaybediyor
Dünyada gerçekleşen her 5 hastane ölümünden 1'inin sepsis nedeniyle gerçekleştiğini ifade eden Demirkıran, “Bu da hastane ölümlerinin yüzde 20'si sepsise bağlı demek oluyor. Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyon sepsis vakası görülmekte olup ve bu vakaların yaklaşık 11 milyonu hayatını kaybediyor. Her 2,8 saniyede 1 kişiyi sepsis nedeniyle ölmekte” ifadelerini kullandı.
COVID-19’u şiddetli geçiren vakalarda ölümlerin çoğunluğunun sepsis kaynaklı olduğunu ifade eden Demirkıran, “Her COVID-19 hastası sepsis olmaz ancak COVID-19 hastalarının yaklaşık yüzde 2 ila 5'inde ortalama 8-10 gün sonra sepsis organ fonksiyon bozukluğu belirtileri ortaya çıkabilir.” Dedi.
Bu durumun COVID-19’un olası sonuçlarından biri olabileceğini belirten Prof. Dr. Demirkıran, “COVID-19’u ağır geçirenlerin %60‘ının sepsis nedeniyle hayatını kaybettiği görülüyor” diye konuştu.
Sepsiste Delta varyantına bağlı ölüm oranı yüzde 64
Türk Yoğun Bakım Derneği tarafından yürütülen “sepsise bağlı ölümlerde COVID-19 varyantların etkisine” ilişkin çalışmanın verilerini paylaşan Demirkıran, COVID’de sepsis kaynaklı can kayıplarının büyük oranda Delta varyantına bağlı olduğunu ve hastaların yüzde 64’ünü oluşturduğunu ifade etti. Hayatını kaybeden hastaların yüzde 52’sinin ise aşısız olduğunu ifade eden Demirkıran, hatırlatma dozu çağrısında bulundu.
Hamilelerin sepsis hastalığında büyük risk altında olduğunu ifade eden Demirkıran, yoğun bakımdaki 599 kadının 571’inin de aşısız olduğu verisini paylaştı.
Vakalardaki artış Türkiye’yi de etkileyebilir
Amerika, Avrupa ve Japonya’da COVID-19 vakaların tekrar arttığını ifade eden Demirkıran, bu durumun Türkiye’yi de etkileyeceğini belirtti. Mevsimsel değişiklikler ve kapalı alanlardan bir araya gelinmesinin enfeksiyonlarda artışa neden olacağını kaydeden Demirkıran, maske kullanımının da azalması nedeniyle influenza vakalarının artacağının, COVID-19 vakalarının da aynı şekilde artış göstereceğinin öngörüldüğünü ifade ederek, hatırlatma dozlarına önem verilmesi çağrısında bulundu.
COVID yoğun bakımlarında zaman zaman artış yaşanıyor
Şu anda COVID yoğun bakımlarda sıkıntı yaşanmadığını ifade eden Demirkıran, COVID-19’da dalgalanmalar yaşandığında yoğun bakımlarda doluluk görüldüğünü, birkaç ay önce COVID yoğun bakımlarında yüzde 80-90 doluluk oranları görüldüğünü şu an geçici bir rahatlama dönemi yaşandığını ifade etti.
COVID için ayrılan yoğun bakımlardaki doluluk oranlarında zaman zaman artışlar gerçekleştiğini ifade eden Demirkıran şunları kaydetti:
“COVID yoğun bakım doluluk oranlarında şu anda İstanbul başı çekiyor ve hastaların büyük çoğunluğu hatırlatma dozuna ihtiyacı olan 65 yaş üstü kronik hastalığı olan risk grubu kişilerden oluşuyor. Bağışıklık sistemini baskılayan rahatsızlığı olanlar ya da bağışıklığı baskılayıcı tedavi gören risk grubundaki hastalar. Aşılanma konusuna verilen önem sayesinde ölümlerin büyük boyutlara ulaşması önlenebildi. COVID’ in ilk dalgalarında aşı henüz geliştirilmemiş iken tüm dünyada yaşanan korkunç tablo, modern tıbbın çaresizliği aşı ile birlikte yerini vakaların kontrol altında tutulabilmesini sağladı.”