Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli’nin “Pandemi tam bitmedi” ve “Dünyada 30’un üzerinde şu anda lokal ya da birtakım mercilerden onay almış aşılar var. Turkovac’ın da süreci bu anlamda devam ediyor. Gelen feedback’ler çok olumlu bu anlamda” şeklindeki açıklamalarını değerlendirdi.
Prof. Dr. Özdarendeli: Turkovac üretiminde aylık 3 milyon kapasiteye ulaşıldı
Sözcü'den Yusuf Demir'in haberine göre, pandeminin bitmediği konusunda meslektaşıyla tamamen aynı noktada duran Ceyhan, yerli aşı Turkovac konusunda ise çarpıcı bir tablo çizdi.
“Salgında artış var ama gündemde yer almıyor”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, hem yerli aşıyla ilgili süreci hem de pandeminin geldiği durumu şu sözlerle ifade etti:
“Salgın gündemden düştü yoksa yine bir artış trendine girdi. Ama gündemde yer almıyor. Bunda tabi iki etken var. Birisi ülkenin gündemine çok başka konular girdi. İkincisi de insanlar artık biraz bıktı, sıkıldı. Devlet de bu önlemlere, salgın durumuna ve aşılamaya sahip çıkmadığı için gündem oluşturmuyor. “
“Virüs sürekli mutasyona uğruyor”
6 dalga yaşadık. Şu anda altıncı dalganın azalma dönemindeyiz. Dolayısıyla vaka sayıları da eskiye göre az ölüm sayıları da düşük gibi görünüyor ama yeni varyantlar var. BA2, A2 diye bir varyant çıktı. Son dalgada oluşan antikorlardan etkilenmiyor… Önlemler de bütün ülkelerde gevşediği için… Tarama yapabilen ülkelerde vaka sayılarının arttığı görülüyor. Bizim de gözlemlediğimiz aynı şekilde, son günlerde vaka sayıları artıyor.
Evet şu anda ölüm sayıları eskiyle kıyaslarsanız düşük görülebilir ama bu virüs sürekli mutasyona uğruyor ve yeni varyantlar çıkıyor.
“Şu an salgın için harcanan bütçe çok düşük”
Bu kadar kontrolsüz gidersek, yeni ve ağır seyreden bir varyant çıkarsa ortaya onu önlemek için elimizde hiçbir güç olmayacak. Yeteri kadar aşılanmamış bir toplum. Önlem bir sistemdir…. Bir sistem oluşturuyorsunuz. Bu sistemi ortadan kaldırdık şimdi. O sistem ortadan kaldırdığımız için yeniden sistemin kurulması hem zordur. Hem de çok büyük bütçeler gerektirir.
Şu anda Sağlık Bakanlığı tarafından salgın için harcanan bütçe çok düşük. Maskenin bile artık ücretsiz dağıtımında ciddi sıkıntılar var. İnsanlar zaten maske takmıyor. Şimdilik aşı yaptırmadığı için aşı sıkıntısı yok. İnsanlar aşı yaptırsa orda da sıkıntı yaşayacağız.
“Turkovac, DSÖ’nün listesinde yok”
Aslında hiçbir aşının ruhsatı yok. Biontech'in de yok, Sinovac'ın da yok Turkovac'ın da yok… Pandemi durumlarında, çok acil uygulamanız gerektiği için önce bir geçici kullanım izniyle yapılır bu aşılar, ruhsat arkadan gelir. Türkiye'de Turkovac da aynı durumda. Ruhsatı olan bir aşı değil.
İkincisi bizim dışımızda herhangi bir ülkenin acil kullanım izni olmadığı gibi, DSÖ'nün kullanılabilecek aşıları gösteren rating listi var, bekleme aşıları var, ‘şu aşıları kullanabilirsiniz' diye ülkelere tavsiyelerde bulunur. Orada birçok aşı, birçok ülkenin ürettiği aşı olmasına rağmen Turkovac orda da yok…
“1200 vakalık faz 3 çalışması olmaz”
Nedeni şu, Turkovac'ın klinik bir çalışması yok ortada. Turkovac'ın Faz 3 çalışması yapılacaktı… Bu bildirildi. CDC'nin sayfalarında yer aldı.
40 bin kişilik faz 3 çalışmasına başlandığı duyuruldu. Buna Hacettepe'de erişkin enfeksiyon grubunun koordinatörlüğünde çok merkezli yapmaya başladılar.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: TURKOVAC hakkındaki bilimsel veriler yeterli değil
Birdenbire olduğunu anlamadığımız bir şekilde çalışmaya 1200 vaka düzeyinde son verildi. Bunun ne mantıken, ne bilimsel olarak izah etmek mümkün değil. 1200 vakalık bir faz 3 çalışması olmaz zaten. Onun 30-40 bin vakalık bir çalışma olması lazım.
“Ne kadar etkili olduğuna dair bir bilgi yok”
Hiç kimsenin ne Aykut'un ne bu çalışmayı yapan arkadaşlarımızın elinde bu Turkovac'ın ne kadar etkili olduğuna dair bir bilgi yok elinde. Etkisiz çıktı onun için mi bu çalışma durduruldu. Yoksa neden durduruldu. Çünkü bunlar yapılırken, ‘Faz 3 çalışması devam eden bir aşıya acil kullanım izni verdik yapacağız' diyebilirlerdi. Bir an önce kullanmak için son verdik diye bir gerekçe de olmaz. Bunu hiç kimse, hiçbirimiz anlamadık.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: TURKOVAC'ın Faz-3 çalışmaları nerede?
Şu anda Turkovac'ın ne kadar etkili olduğuna dair hiçbir veri yok.
“İnaktif aşı bilimsel açıdan kabul edilebilir bir şey değil”
Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bu ta başından bu işe başlandığında, Bakan Bey beni davet etmişti aşı kararı toplantısına. Orda da ben kalktım fikrimi söyledim. Yani inaktif aşının tercih edilmesi mantıksal ya da bilimsel açıdan kabul edilebilir bir şey değil.
Şöyle bir gerekçe öne sürüldü o zamanki Bilim Kurulu tarafından, işte bu daha bildiğimiz bir aşı, öbürünü bilmiyoruz o daha yeni bir aşı denildi. Halbuki inaktif aşılar biz aşı üretmeye Osmanlı döneminde, aşı uygulamaya inaktif aşılarla başladık. Hatta 1940'lı yıllarda Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nde 22 farklı inaktif aşı ürettik.
Ama ne zaman ki daha modern, mRNA gibi, daha önceki dönemlerde antijen aşılar gibi daha modern yöntemlerle daha etkili aşı geliştirilmeye başlanınca biz buna ayak uyduramadık. En son 1980'lı yıllarda kuduz aşısı üretiliyordu, aşı üretimine son verdik.
“İnaktif aşı tercihi baştan yanlıştı”
Şimdi inaktif aşının üretilmesi, herhangi bir ülkede, eğer elinizde daha yeni yöntemlerle hazırlanmış, daha etkin aşılar varsa zaten kabul edilebilir bir şey değil. Ama Bunu Sağlık Bakanlığı, üstelik mRNA aşısıyla aynı paraya aynı fiyata tercih ederek geçti.
Ben bir şey diyemiyorum. Bu kararda etkili olan insanların vicdanına bırakıyorum. İnaktif aşı tercihi baştan yanlıştı.
Şöyle olur, en başta senin elinde başka seçeneğin yoktur, elinde inaktif aşı vardır yaparsın. Ama sen aynı anda hem inaktif aşı, hem modern teknolojiyle üretilen aşı varsa, modern teknolojiyle üretileni tercih edersin.
Çünkü inaktif aşılar, yeteri kadar etkili olmadığı için bu modern aşı teknolojisi doğmuş zaten.
“Sinovac'ın etkisi olmadığını Bakanlık kabul etti”
Dolayısıyla Çin'den aldığınız aşılar yeteri kadar etkili olmadığı için Bakanlık, örneğin benim gibi bütün sağlık personeli, belli yaşın üzerinde kronik hastalığı olanlar, ilk aşılanacak grup olarak karar verildi ve 2 doz Sinovac olduk biz.
Arkasından Bakanlığın aldığı bütün kararlarda o Sinovac aşıları yokmuş gibi kabul edilerek, sıfır aşılı bir kişiye kaç doz aşı önerildiyse 2 doz Sinovac olanlara da o önerildi.
Yani Biontech aşıları, hiç aşısız insana da aynı dozda yapıldı, 2 doz Sinovac olana da aynı dozda yapıldı.
Yani o Sinovac'ın etkisinin olmadığını Bakanlık kabul etti zaten…
Turkovac'ın örnek aldığı aşı Sinovac. Tamamen aynısını yaptılar. Yani içinde şu kadar mikrogram şu madde var, bu kadar mikrogram bu madde var diye aynı formülasyonu alıp aynısını Kayseri'de yaptı arkadaşlar.
Şimdi onların gayretini ben takdir ediyorum. Aykutların gayretini. Yakından tanıyorum zaten. Çünkü neticede yeni bir ürün geliştirdiler. Ama ondan sonrası Aykut'tan çıkıyor. Aşıyı alıp etkinliğini çalışacak ayrı insanlar var. O insanlar çalışmayı yaparken, neden 40 bin vakalık planlanmış bir aşı çalışmasını, bir basın toplantısıyla 1200 vakada sonlandırdıklarını açıkladılar, kimse bilmiyor.
‘Etkisiz çıktıysa, insanların aşılanması yanlış'
Eğer etkisiz çıktı da onun için sonlandırdılarsa, o aşının insanlara yapılmaya devam edilmesi yanlış. Yani Aykut'un demecini de okudum. O da söylüyor.
Daha değişik, modern yöntemlerle Türkiye'de aşı geliştirmeye çalışan arkadaşlar var. Toplam 17 merkezdi bunlar. Birdenbire Turkovac'a karar verilince o aşılara olan destek kesildi ve yapamadılar. Örneğin ODTÜ-Bilkent grubu bu HTV aşısına benzer yapıda, içi boş virüs partikülleriyle aşı geliştirdi. Tam hayvan çalışmaları bitti, Faz 1 çalışması sırasında… Sanayi Bakanlığı'ndan destek alınıyordu. Birdenbire devletin verdiği destek kesildi ve ortada kaldılar. Devam edemediler.
“Bu çalışmaları yok saymamak lazım”
Bundan sonrası için önerilerde bulunan Ceyhan,
"Birkaç farklı konu var. Bir defa aşı üretimi için bir çok arkadaş, Aykutlar da dahil emek sarfettiler. Onların bu emeklerini, bu çalışmalarını yok saymamak lazım. Ama daha etkin, daha modern yöntemle geliştirilmiş, etkin bir aşının geliştirilip, yurtdışına da pazarlanabilecek durumda olması için uğraşmak lazım. Yani o insanlara tekrar destek vermek lazım." ifadelerini kullandı.
“Tehlike kalktı derseniz insanlar aşılanmaz tabi”
Ama Türkiye'de aşılama için bir defa devletin aşının önemiyle ilgili, yapılmasıyla ilgili açıklamalar yapması lazım. Salgın bitti, artık tehlike kalktı derseniz insanlar aşılanmaz tabi. Türkiye'nin en azından önlemleri kaldırsa bile, bu hastalığın ne kadar önemli olduğu, insanların yine de belli yerlerde dikkatli olması gerektiği anlatılmalı insanlara.
Ama devlet bütün açıklamalarında artık tehlikenin geçtiği, bu işin bittiği yönünde konuştuğu için ve bu şekilde konuşan tek devlet de biz olduğumuz için açıkçası, yani önlemleri gevşeten bütün ülkelerde otoriteler bu işin bitmediğini, çok ciddiye alınması gerektiğini söylerken biz tam tersini yaptık.
Madem ki salgın hala bitmedi, görülmeye devam ediyor. Bununla ilgili devletin insanlara uyarılarda bulunması lazım. Bu önlemler kalktığında ben “bundan sonra hiç görmediğimiz bazı hastalıkları görmeye başlayacağız. Şimdiye kadar tek tük hastalık yapan birçok mikrobun da salgınlar oluşturduğunu göreceğiz” diye… Çünkü bu insan psikolojisi, eskiden tokalaşarak selamlaşan insanlar şimdi sarılarak selamlaşıyor.
Bu 3 yıllık izolasyon döneminden sonra.
Dikkat ederseniz başladı. Önce nedeni bilinmeyen hepatitler arttı. Arkasından maymun çiçeği geldi, domates gribi çıktı. Bunlar daha önce görülen ama şimdi daha ağır seyreden, çünkü temaslar pandemi öncesine göre çok arttı. İnsanlar pandemi öncesi aldıkları sağlık önlemlerini bile almıyor.