Kanser tedavisindeki yenilikler ve AstraZeneca'nın onkoloji alanındaki vizyonunu AstraZeneca Global Medikal ve Onkoloji Ürün Geliştirme Başkan Yardımcısı Cristian Massacesi ile konuştuk.
1. Onkoloji alanında dünyadaki son gelişmeleri ve Türkiye’nin bu alandaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son yıllarda bilimde muazzam ilerlemeler kaydedildi ve bu ilerlemeler, sonuçları iyileştiren ve hastalara daha iyi bir yaşam kalitesi sunmaya yardımcı olan yeni ve yenilikçi kanser tedavilerinin önünü açtı. Örneğin meme kanserini ele alacak olursak, 1970'lerde teşhis konulan her 10 kadından sadece 4'ü 10 yıldan fazla hayatta kalabiliyordu. Günümüzde ise taramaların artması, bilimdeki ilerlemeler ve hastalığın daha iyi anlaşılması sayesinde bu rakam neredeyse her 10 kadından 8'ine yükseldi. Kanser alanında 20 yılı aşkın süredir çalışan bir medikal onkolog olarak, kemoterapinin de ötesine geçerek birçok kanser türünde yeni, daha iyi ve hedefe yönelik tedavilere doğru kaydedilen ilerlemeyi görmek inanılmaz bir deneyim.
Tedavilerin başarısında, gelişen ve yaygınlaşan tanı testleri ile multidisipliner yaklaşımın önemi giderek artıyor. Türkiye de dünya genelindeki bu gelişmeleri yakından takip eden bir ülke olarak onkoloji alanında önemli bir konuma sahip. Ayrıca kanserle mücadelede önemli politikalar geliştiren Türkiye, özellikle erken teşhisi artırmaya yönelik tarama programları ile dikkat çekiyor. Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği üç kanser türünde (meme, serviks ve kolorektal) Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli tarama hizmetleri sunuluyor. Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), aile sağlığı merkezleri ve mobil tarama araçları aracılığıyla bu hizmetlerin yirmi yıldır ücretsiz olarak sürdürülüyor olması ve ülke genelinde yaygınlaştırılması oldukça değerli bir sağlık hizmeti.
Bunun yanında, Türkiye'nin nitelikli sağlık personeli, ileri teknolojiye sahip tanı ve tedavi cihazları ve uluslararası standartlarda uygulanan tedavi protokolleri, hastalara dünya standartlarında hizmet sunulmasını sağlıyor. Türkiye ayrıca, kanser alanında klinik araştırmalara katılım sağlayarak bu alandaki bilimsel bilgi birikimine de katkıda bulunuyor ve aktif klinik araştırma sayısı açısından her geçen gün konumunu daha da ileri taşıyor.
Türkiye’nin kanser kontrol politikalarında güncel bilimsel verileri ve uygulamaları ilk uygulayan ülkelerden olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Erken tanının hayati fark yarattığı meme kanseri gibi alanlarda artık taramanın ötesinde bütüncül bir hastalık yönetim stratejisi tartışılıyor. Türkiye sahip olduğu sağlık sistemi altyapısı ile Global Breast Cancer Initiative gibi Dünya Sağlık Örgütünün yeni kılavuz ve önerilerini uygulamada örnek ülkelerden biri olabilir.
2. AstraZeneca'nın onkoloji alanındaki klinik araştırma vizyonu nedir?
AstraZeneca'nın kanseri ölüm nedeni olmaktan çıkarmak gibi cesur bir hedefi var. Onkoloji AR-GE stratejimiz de üç temel bileşene odaklanıyor: Kansere birden fazla yönden müdahale etmek, kanseri daha erken ve daha akıllıca tedavi etmek ve kansere dönüşümsel teknolojilerle liderlik etmek.
· Kansere birden fazla yönden müdahale etmek: Kanseri çeşitli açılardan hedef almak için geniş bir bilimsel platforma sahibiz. Bu zorlu hastalığın tedavisinde daha derin, daha kalıcı sonuçlar elde etmek için kombinasyonların gücünden yararlanıyoruz.
· Kanseri daha erken ve daha akıllıca tedavi etmek: Kandaki serbest dolaşan tümör DNA'sı (ctDNA) gibi gelişmiş tarama ve teşhis yöntemlerinin yardımıyla, tedavinin daha da etkili olabileceği ve hayatta kalma şansının daha yüksek olduğu erken bir aşamada kanseri tespit ve tedavi edebilmek istiyoruz.
· Kansere dönüşümsel teknolojilerle liderlik etmek: Veri ve yapay zekâ, hesaplamalı patoloji ve dijital sağlık gibi teknolojileri kullanarak karmaşık kanser biyolojisini daha iyi anlamak, tedavi için hastaları belirlemek ve seçmek ve klinikte başarı olasılığını artırmak için çaba gösteriyoruz.
Kanser karmaşık bir hastalık ve bugün hastalığın etkenleri ve spesifik kanserlerin nasıl hedefleneceği hakkında çok daha fazla şey biliyoruz. Artık aynı kanser türüne sahip iki hastayı aynı hastalığa sahip olarak göremeyiz ve standart olarak aynı tedaviyi sunamayız. Kişiselleştirilmiş sağlık hizmeti yaklaşımımız, belirli genetik profillere sahip hastaların alt gruplarını tedavi etmek için uyarlanmış yeni ilaçların geliştirilmesini destekliyor ve yanıt verme olasılığı en yüksek hastalara tedavi sunulmasını sağlıyor. Şu anda AstraZeneca'nın ürün yelpazesinin yaklaşık %80'i kişiselleştirilmiş sağlık hizmeti yaklaşımından faydalanıyor. Onkoloji alanında, her kanser türünün nedenlerini anlamaya ve bu kanser türlerine birden fazla yönden müdahale etmeye çalışıyoruz. Takip ettiğimiz yeni nesil tedaviler, kanseri tedavi etme şeklimizde devrim yaratma konusunda büyük umut vaat ediyor, doğru hastalar için doğru kombinasyonları doğru zamanda bulmamız önem taşıyor.
AstraZeneca olarak aktif klinik araştırmalarımızın büyük bölümünü onkoloji alanındaki çalışmalarımız oluşturuyor. Bu sayede kanser gibi zorlu hastalıkların tedavisinde yeni gelişmelerin takip edilebilmesine, hastaların yenilikçi tedavilere erken erişimine ve daha iyi sağlık sonuçlarına ulaşmasına Türkiye’de de önemli bir katkı sağlıyoruz. Türkiye’de sağlık sonuçlarını iyileştirmek, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve insanlığın karşı karşıya olduğu büyük sağlık sorunlarına çözümler üretmek amacıyla, bilimsel bilgi birikiminin desteklenmesi, sağlık hizmetlerine erişimin geliştirilmesi ve yenilikçi sağlık çözümlerinin teşvik edilmesinde aktif rol üstleniyoruz. Kanser hastalıklarının seyrinin tüm süreçlerinde ihtiyaçları karşılayabileceğimiz yenilikçi tedavi seçeneklerini sağlığın hizmetine sunmak her zaman öncelikli hedefimiz. Bunun için onkoloji alanındaki klinik araştırmalarımız artarak devam edecek, ayrıca erken erişim hastası sayısını artırma planımız da bulunuyor. Bunların yanında akciğer kanserine yönelik tedaviler için yenilikçi teknolojileri yaygınlaştırmayı da amaçlıyoruz. Kadın kanserlerinde genetik testlerin daha fazla yaygınlaşmasını sağlamak da bir diğer önemli hedefimiz. Tüm bunların yanı sıra toplum sağlığının geliştirilmesini odağına alan sosyal sorumluluk çalışmalarımıza da devam edeceğiz.
3. AstraZeneca’nın onkoloji alanındaki konumundan ve odaklandığınız alanlarda en öncelikli hedeflerinizden bahseder misiniz?
Dünya çapında her gün kanserle yaşayan milyonlarca insan için tedavileri gerçeğe dönüştürmek için çalışıyoruz. Çeşitli kanserleri neyin tetiklediği ve bunların nasıl tedavi edileceği konusunda daha iyi bilgiler edindikçe, mümkün olan en kısa sürede, mümkün olduğunca çok sayıda hastanın hayatında, mümkün olan en büyük etkiyi yaratmayı amaçlayan bir klinik strateji uyguluyoruz. Bu strateji, iyileştirme amacıyla erken tedaviyi, yeni biyobelirteçleri ve terapötik hedefleri tanımlamayı, kandaki serbest dolaşan tümör DNA'sını (ctDNA) araştırmayı, metastatik ve dirençli hastalıklarla mücadele etmeyi ve klinik uygulamalarımızda veri bilimi, dijital ve yapay zekâ araçlarından yararlanmayı içeriyor.
Diğer yandan kanser tedavilerinin başarıya ulaşmasında en önemli hususlardan biri de erken ve doğru bir şekilde tanı koyulabilmesi. Bu nedenle klinik araştırma stratejimiz kansere daha erken ve daha akıllıca müdahale etmek üzere tasarlandı. Bir yandan ilaçlarımızla tedaviye odaklanırken bir yandan da paydaşlarımız ve dernekler ile iş birlikleri yaparak hayata geçirdiğimiz erken tanı programları, hasta farkındalık projeleri ve kampanyaları ile toplumu bu konuda bilinçlendirmeye ve hastaların erken evrede tedaviye erişimini sağlamaya çalışıyoruz.
4. Portföyünüzde hangi kanser hastalıklarına yönelik ilaçlar var?
Onkoloji alanında geçmişten bugüne uzanan köklü bir mirasa sahibiz. Bu mirasımızdan güç alarak geliştirdiğimiz yenilikçi ilaçlarımız ile meme ve akciğer kanserleri, gastrointestinal kanserler, genitoüriner kanserler ve kan kanserleri gibi en zorlu kanser türlerine odaklanıyoruz. Ayrıca, küresel çapta en yaygın 5 kanser türü (akciğer, meme, kolon/rektum, prostat ve hematolojik) dâhil olmak üzere çeşitli kanser türleri için de tedavi seçeneklerini araştırıyoruz. Portföyümüzün genişliği ve derinliği, daha kalıcı, daha köklü yanıtlar elde etmek, sağkalımı uzatmak ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için hızlı hareket etmemizi ve en umut verici terapötik fırsatları hızla değerlendirmemizi sağlıyor.
Türkiye’de faaliyet gösterdiğimiz tedavi alanlarında sağlık sisteminin hizmetine sunduğumuz ilaçların yanı sıra bu alanlarda hastalık yönetiminde tanı sürecinden başlayarak ekosistemi geliştirmek, doğru hastanın doğru tedaviye ve test imkânlarına ulaşmasını sağlamak üzere çalışmalar da gerçekleştiriyoruz. İlaç sektöründeki ana faaliyetlerimizin yanı sıra sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi başta olmak üzere sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayan çalışmalarımız ile ülke ekonomisinde ve toplumsal yaşamda olumlu etkiler oluşturuyoruz.
5. AstraZeneca onkoloji alanında yaptığı AR-GE çalışmalarında teknolojiyi ve dijitalleşmeyi nasıl kullanıyor?
Teknolojideki ilerlemeler, ilaçların geliştirilme sürecinde AR-GE’nin işleyişini de temelden değiştiriyor. AstraZeneca'da, belirli bir kanser türüne müdahale etmek için en iyi yolu belirlemek üzere hedef seçiminden, klinik çalışmaların başlatılması ve yürütülmesine, ruhsatlandırma sürecine kadar, ilaç geliştirme sürecinin tüm aşamalarında teknolojiyi uyguluyoruz. Buna birkaç örnek vermek isterim:
· Derin öğrenme modelleri aracılığıyla otomatik hesaplamalı patolojinin kullanılması, biyobelirteç analizinin bilgilendirilmesine ve denemeler için hasta seçiminin iyileştirilmesine yardımcı oluyor.
· Yeni Kantitatif Sürekli Puanlama (QCS) sistemimiz, immünohisto kimyasal olarak boyanmış kanser dokularından elde edilen dijital tüm slayt görüntülerindeki biyobelirteçler hakkında ayrıntılı veriler sağlamak için denetimli derin öğrenmeden yararlanarak insan gözünün yapabileceğinden daha büyük bir hassasiyetle belirli bir tedaviden faydalanabilecek hastaları belirliyor.
· Veri bilimi ve yapay zekâ (AI), bilimsel bilgiyi daha hızlı, uygun maliyetli ve daha yüksek başarı olasılığı ile ilaçlara dönüştürmemize imkân sağlıyor.
· 2016 yılında kurulan Genomik Araştırma Merkezimiz (CGR) AstraZeneca içinde bulunan birleşik ve merkezi bir çoklu omik ve hedef endikasyon keşif birimi. CGR'ın Cambridge (İngiltere), Gaithersburg (ABD), Boston (ABD) ve Gothernburg’da (İsveç) AR-GE tesisleri bulunuyor. 2024 yılı itibarıyla CGR tarafından elde edilen bulgular 60 yeni hipotez, 16 yeni hedef seçimi ve 70'ten fazla ilaç ve klinik ürün kararını etkiledi. Merkezimiz, 2026 yılına kadar iki milyon genomu analiz etmek için çalışıyor ve gelişmiş veri ve yapay zekâ araçları bu muazzam miktardaki verinin hızlı ve doğru bir şekilde analiz edilmesine ve yorumlanmasına yardımcı oluyor.
· Teknoloji aynı zamanda klinik araştırmalara ilişkin süreci de önemli ölçüde kolaylaştırıyor, hastalar ve araştırmacılar üzerindeki idari yükü azaltıyor ve uzaktan hasta izleme gibi olanaklar sayesinde klinik araştırma sahalarına yakınlıklarına bakılmaksızın daha fazla hastanın klinik araştırmalara katılmasının önünü açıyor.
· Dijital sağlık yoluyla insan sağlığını kökten iyileştirmek ve hasta sonuçlarını dönüştürmek için büyük bir fırsat görüyoruz. Bilimsel kanıtlar, farklı veri türlerini zaman içerisinde izleyen ve bütünleştiren sağlık verileri ve yapay zekâ ile desteklenen bu dijital sağlık devriminin ön saflarında yer alıyoruz.
6. AstraZeneca olarak diyagnostik süreçleri iyileştirmek için neler yapıyorsunuz?
Kanser için kişiselleştirilmiş tedavi seçeneğinin belirlenmesinde teşhisin rolü kritik. Aynı kanser türüne sahip iki hastayı aynı hastalığa sahip olarak göremeyiz ve aynı tedaviyi uygulayamayız. Doğru teşhis, hastanın kendisi için en iyi tedavi seçeneğine erişebilmesini sağlamak için bireyin spesifik kanser türünü ve hastalığı neyin tetiklediğini anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, hastalığa ne kadar erken evrede tanı konulursa, belirli kanser türleri için iyileştirici tedavi olasılığı ile birlikte tedavinin başarılı olma olasılığı o kadar yüksek oluyor.
Yukarıda ifade ettiğim üzere, AstraZeneca'nın yenilikçi, tam otomatik hesaplamalı patoloji çözümü, Kantitatif Sürekli Puanlama veya yapay zekâ destekli QCS gibi hesaplamalı patoloji gelişmeleri tümör analizinde devrim niteliği taşıyor.
Bu gelişmeler, basit bir biyomarker varlığı veya yokluğundan çok daha fazlası anlamına geliyor ve sadece insan gözü ve eliyle elde edilebileceklerinin çok ötesinde sonuçlar veriyor. Bu ayrıntılı analizler sayesinde antikor-ilaç konjugatları gibi hedefe yönelik tedaviler hakkında paha biçilmez bilgiler elde edebiliyoruz. Bir başka örnek de detaylı, çok modlu biyomarker’ların analizi yoluyla çok yönlü biyobelirteçlerin geliştirilmesinin klinik karar verme sürecini oldukça kolaylaştırması.
Kanseri tespit etmek, hastalar için doğru tedavileri seçmek ve tedavinin ne kadar etkili olduğunu belirlemek için kandaki serbest dolaşan tümör DNA'sının (ctDNA) kullanımını araştırmaya devam ediyoruz. Erken evre kanser için kan bazlı tamamlayıcı tanı yöntemleri geliştirmek üzere, misyonu kanseri tedavi edilebileceği erken dönemde tespit etmek olan sağlık şirketi GRAIL ile bir iş birliğimiz bulunuyor. Bu iş birliği sayesinde, erken evre kanserde kanser tedavilerimizin araştırılması için hastaları klinik çalışmalara dâhil etmek üzere GRAIL'in çoklu kanser erken teşhis testinden de yararlanacağız. Bu test, şu anda sınırlı tarama seçeneklerine sahip kanserleri tespit etme potansiyelini içermekle kalmıyor, aynı zamanda hangi dokulardan geldiklerini de önemli ölçüde söylüyor. Bu yaklaşım; moleküler, genetik ve görüntüleme verilerini birleştirerek hastalığın moleküler düzeyde daha kapsamlı bir resmini sunarak klinisyenler için süreci basitleştirme imkânı tanıyor. Ayrıca, Türkiye’deki klinik araştırmalarda kullanılan diagnostik cihazlar ile yapılan klinik performans çalışmalarının başvuru ve onay süreçleri de GRAIL iş birliği ile yürütülüyor.
Türkiye’de son olarak kanser teşhis ve tedavisinde önemli bir yere sahip olan biyobelirteçlerin tespitlerinin kısıtlı olduğu kliniklerde yer alan hastaların testlere doğru ve zamanında erişimlerini iyileştirmek ve doğru hastanın doğru tedaviye ve kaliteli test imkânlarına ulaşması için AstraZeneca’nın koşulsuz desteği ile Diyagnostik Network projesi hayata geçirildi. Akciğer kanseri tanısı için doku biyopsisi alınan ancak genetik mutasyon ya da diğer belirteçleri saptayacak testlere tanı aldığı hastanede erişimi olmayan hastaların dokularının, bu lojistik destek programı kapsamında bu merkezlerden alınması, başka bir merkezde bu testlerin yapılması ve tekrar tanı aldıkları merkezlere iletilmesi sağlanıyor. 2021 yılından bu yana 42 merkezin faydalandığı projede 1.700’den fazla hastanın kanser tanılı dokusu incelenmek üzere test merkezlerine transfer edildi.
Bunlar gibi daha birçok çalışmamız ile sağlık hizmetlerine erişimi artırarak yenilikçi tedavilerin hastalara ulaşmasını sağlıyor, hasta sonuçlarının iyileştirilmesine odaklanıyor ve sağlık hizmetlerine erişimdeki pozitif etkimizi büyütmek için çabalarımızı sürdürüyoruz.
Cristian Massacesi Hakkında
Kanser alanında 20 yılı aşkın deneyime sahip tıbbi onkolog Cristian Massacesi, AstraZeneca’da Global Medikal & Onkoloji Ürün Geliştirme Başkan Yardımcısı görevini yürütüyor. Massacesi; hastalara, hekimlere ve düzenleyici kurumlara ilaçlarımızın güvenli ve uygun kullanımı hakkında bilgi verilmesini sağlamaktan sorumludur. Araştırma aşamasındaki yeni ilaçlardan mevcut ürünlere kadar geniş bir yelpazedeki portföyümüz için hasta güvenliği ve kalite güvence faaliyetlerini yürütmektedir. Ayrıca, AstraZeneca'nın yenilikçi ilaçlar ve immünoterapilerden oluşan ileri aşama global klinik geliştirme onkoloji portföyüne ve ruhsatlandırma başvurularına liderlik etmektedir. Bu görevde, şu anda geniş bir potansiyel ilaç portföyünden ve birçok onkoloji endikasyonunu kapsayan 160'tan fazla klinik araştırmadan sorumlu olan, dünya çapında klinik araştırmalar ve operasyonlarda çalışanlardan oluşan bir ekibi yönetmektedir.