Medimagazin logo

Türkiye’de ilk kez yapılacak “Sağlık Ekonomisi” kongresi yarın başlıyor

Kaynak: MEDİMAGAZİN - Dr.İBRAHİM ERSOY
Türkiye’de ilk kez yapılacak “Sağlık Ekonomisi” kongresi yarın başlıyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlık ekonomisi Türkiye’de son günlerde daha çok gündeme gelmeye başladı. Artan sağlık harcamaları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Hükümet’in öncelikli konuları arasında yer alıyor.

Prof. Dr. Mehtap Tatar ise sağlık ekonomisi alanında Türkiye’de akla ilk gelen isimlerden.

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sağlık İdaresi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tatar, aynı zamanda iki yıl önce kurulan Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneği Başkanı olarak görev yapıyor.

Prof. Dr. Mehtap Tatar’la, hem Türkiye’deki sağlık ekonomisinin durumunu konuştuk hem de bu ay ilk kez yapılacak Sağlık Ekonomisi Kongresi ile ilgili bilgi aldık.

 

RÖPORTAJ: DR.İBRAHİM ERSOY

 

Türkiye’de sağlık ekonomisiyle ilgili bir eksiklik var gibi gözüküyor. Siz genel olarak sağlık sektöründeki insanları, sağlık ekonomisiyle ilgileri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Sağlık ekonomisinin Türkiye’deki gelişimini dünya ile karşılaştırdığımız zaman oldukça geç kalındığını görüyoruz. Sağlık ekonomisiyle ilgili yazılar ve bilimsel çalışmalar ilk kez, 1960’lı yıllarda yapılmaya başlanıyor. Türkiye’de 2005 yılına kadar neredeyse hiç ilgilenilmeyen  -sadece akademik düzeyde ilgilenilen-, ama gerek hizmetin sunumu gerekse finansmanı noktasında politikacıların çok ilgilenmedikleri bir alan olarak görüyoruz. Bunun da temel gerekçesi, o döneme kadar aslına bakarsanız sağlık sistemimizin, sağlık ekonomisinin üreteceği çalışmalara, sonuçlara ve verilere ihtiyacının olmaması. 2002’deki dönüşüm programından sonra sağlık sisteminde pek çok şeyin değişmeye başlaması ve sağlık hizmetlerinin finansmanı, performansın önemli bir hale gelmesi, performansa göre ödeme yönteminin gündeme gelmesi, sağlık harcamalarının artmasıyla beraber verimlilik kazanımlarının gündeme gelmesi sonucu Türkiye’de de sağlık ekonomisi önem kazanmaya başladı. Tabii ki bu arada yıl açısından baktığımızda çok ciddi bir kaybımız var; 40 yıllık bir kayıptan söz ediyoruz. Biz o 40 yıllık dönem içerisinde çok ciddi insan gücü yetiştirebilirdik. Ne zaman insan gücüne ihtiyaç oldu, baktık ki sağlık ekonomisiyle ilgilenen çok fazla kimse yok, toplasanız birkaç kişi var. Aslına bakarsanız bu iktisatçıların da Türkiye’de hiç ilgilenmediği bir uygulama. Dünyada sağlık ekonomisinin iktisatta en itibarlı alan olduğu görülüyor. Amerika’ya, İngiltere’ye baktığımızda, Avrupa’daki diğer ülkelere baktığımızda, sağlık ekonomisi iktisadın en itibarlı uygulama alanı olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ise henüz çok yeni. Halen de ekonomistlerin, yani genel ekonomi eğitimi alanların bu alana ilgi duyduğunu söylemek çok mümkün değil.

 

Sağlık ekonomisi dediğimizde oldukça hacimli bir ekonomi olduğunu görüyoruz. Ekonomi ile ilgili bir sürü köşe yazarı var, ama sağlık ekonomisi konusunda yazan pek yok. Genel olarak devlete bağlı olduğu için, herhalde “Nasılsa devlet öder.” mantığı ile diğer insanlar da bu konuyla çok fazla ilgilenmiyor.

 

Bizim sistemimiz, kamu ağırlıklı finanse edilen bir sistem, ama uzun dönem anlayış, “Devlet bir şekilde kaynağını bulur ve öder.” şeklinde idi. Ancak biliyorsunuz, sağlık sistemi bundan artık çok uzaklaştı. Özellikle Kamu Hastaneleri Birliklerinin kurulmasıyla birlikte yöneticilerin de hesap verebilir olacağı, kendi birimlerinin gelir ve giderlerinden, performansından sorumlu olacağı bir döneme geçiyoruz. Bu nedenle de artık eskisi gibi olmayacak. Ama bu konuyla ilgili şöyle de bir problemimiz var; ciddi bir insan gücü açığımız var.

 

Kamu Hastaneleri Birliklerine geçiş sürecinde sağlık ekonomisi daha fazla gündeme gelecek gibi. Bunu Bakanlık özelleştirme gibi görmüyor, ama sonuçta özerk bir yönetim gibi olacak. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Ben doğrusunu isterseniz oldukça olumlu buluyorum. Çünkü daha önceki sisteme baktığımızda, yaptığımız faaliyetlerden sorumlu olmadığımız bir işleyiş mevcuttu. Yani hastanemiz zararına da çalışsa, herhangi bir hizmeti verimsiz de üretse bununla ilgili hiç kimsenin hesap sormadığı bir işleyiş vardı. Burada şunun altını çizmek istiyorum, zararına derken hastanenin kâr amacı güttüğü anlamında söylemiyorum.  Buradaki amacımız, kaynakları en iyi ve en verimli şekilde kullanmaktır. Sağlık ekonomisinin ülkemiz açısından temelde yapmaya çalıştığı şey en azından bu, çünkü biz kâr amaçlı bir örgütlenme içerisinde değiliz.

 

SSK zararı veya şu anki ismiyle SGK zararı son günlerde de gündemde olan bir konu.Aslında bu zarar olarak değil, sosyal devlet anlayışıyla ilgili bir husus.

 

Tabii ki, ama bu şu anlama gelmiyor. Yani “Kamunun elinde nihai para var, bunu harcarız.” anlamına gelmiyor. Ekonominin katkısı da burada zaten. Elimizdeki kaynak sınırlı ve soru şu: “Bunu en verimli şekilde nasıl kullanırız?”  Bunun cevabını bulmaya çalışıyor.

 

Bu anlamda global bütçe uygulamasını destekliyor musunuz?

 

Şöyle söyleyeyim; finansman yöntemleri açısından bakıldığında tamamen artıları ya da eksileri olan hiçbir yöntem yok. Hepsinin artı ve eksileri var. Burada önemli olan nokta, eksilerin ne kadar artıyla kompanse edildiği. Global bütçenin de gerektirdiği birtakım şartlar var. Temel olarak baktığınızda o şartların sağlanması gerekli. Yine global bütçe nihai anlamda “Bu parayı verdim, ama karşılığında ne aldığımı sorgulamadın.” şekline dönüşürse, bu doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

 

Sağlık harcamaları artsa bir türlü, azalsa bir türlü. Artsa “Arttı.” diye, azalsa “Niye sağlığa bu kadar az para ayırdınız?” diye propaganda yapılıyor. Tabii bunun net olarak karşılığı doğru kullanılıp kullanılmadığı, efektif olup olmadığı. Sizce Türkiye’deki sağlık harcamaları şu anda efektif kullanılıyor mu? Azlığı ya  da fazlalığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

 

Türkiye’nin sağlığa ayırdığı bütçe yüzde 6. OECD ortalaması ise yüzde 9. Sağlıkla ilgili bütün göstergelerimizi karşılaştırdığımızd,a toplanan veri kaynakları açısından sistemin belli bir standardizasyonu olduğu için OECD ülkelerini temel alıyoruz. Bir ülkenin sağlık harcamalarının az mı çok mu olduğu tartışmaları çok doğru değil. Yüzde 6 oranındaki sağlık harcaması, bizim düzeyimizdeki ekonomik güce sahip bir ülke için az değil. Ama ne olması gerektiği sorusu çok net değil. Kesin bir şey yok, ancak ortalama hareketle birtakım şeyler söyleyebiliyoruz. “Sağlık harcamaları artıyor.” diye özellikle medyada bir argüman kullanılıyor. Bunu söylerken de, 2002 ile karşılaştırma yapılıyor “2002’de sağlığa şu kadar ayırıyorduk, 2011-2012’de şu kadar ayırıyoruz.” diye. Tabii bu da doğru bir yaklaşım değil. Çünkü 2002’de ne sağlıyorduk, 2012’de ne sağlıyoruz ona bakmak lazım. 2002’de nüfusun sağlık hizmetine başvurma sayısı yılda iki iken, şu anda yedinin üzerinde.

 

Temel Sağlık İstatistikleri var. Onlarla değerlendirmek gerekli mi sizce?

 

O kesinlikle yöntemlerden biri. İkincisi de, kaynakları ne kadar verimli kullandığımıza bakmak lazım. Yani kaynağın büyüklüğünden çok, ne kadar verimli kullanıyoruz? Bizim sağlık kaynaklarımızı verimli kullanmadığımızın önemli göstergelerinden biri, birinci basamak sağlık hizmetlerinin halen istenilen düzeyde olmaması. Evet, aile hekimliği sistemi ile hizmetler eskiyle kıyaslandığında çok farklı bir düzeye geldi şu an, ama baktığınızda halen bir sevk sisteminin olmaması, aslında bizim kaynaklarımızı halen çok da verimli bir şekilde kullanmadığımızın önemli göstergelerinden biri. Hastanelerimizin hâlâ ağırlı olarak poliklinik hizmetleri için kullanılması da yine bir başka gösterge. Batıda hastane, yatan hasta hizmetlerinin verildiği yerdir.

 

Bu aşamada sevk zinciri sistemini zaten SGK istiyor, Sağlık Bakanlığı istemese de. Çünkü hem üniversite hastaneleri hem devlet hastaneleri dediğim gibi direkt ayaktan hastadan para kazanan kurumlar.

 

Bu, politik olarak çok zor kararlardan biri.Ayrıca, sayısal olarak da sahip olduğumuz hekim sayısını düşündüğümüzde, nüfusumuzu düşündüğümüzde bu halen bir süreç. Ama diğer yandan bu, kaynaklarımızı iyi kullanmadığımızın göstergelerinden de biri.

Performans ile ilgili birtakım çekinceler var ki, bunların bir kısmı haklı. Gereksiz sağlık hizmeti üretme, gereksiz ameliyat, gereksiz işlem, gereksiz ilaç yazma, gereksiz tıbbi cihaz vs. kullanma gibi şeyler söz konusu. Bunun da etkisinin ne kadar olduğunu şu anda bilmiyoruz. Muhakkak gereksiz yapılan birtakım işlemler var ama -çünkü bu teorik olarak bunu gösteriyor-, bunun da miktarı nedir, sağlık sistemi üzerindeki yükü nedir, bu konuda herhangi bir çalışmanın yapılmamış olduğunu görüyoruz. 

 

Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneğini kurdunuz ve ilk kongrenizi 22 Kasım 2012 tarihinde yapacaksınız. Genel olarak kongre içeriği ve davetliler açısından nasıl bir kongre olacak? Bu konuyla ilgili değerlendirmelerinizi almak istiyoruz.

 

İsterseniz dernek hakkında kısa bir bilgi vereyim. Kuruluşumuz Eylül 2009, ama faaliyete geçişimiz 2010 yılı başları. Derneğimizi bir yıl kongre, bir yıl sempozyum şeklinde her yıl bir etkinlik yapmayı planlayarak kurduk. 2011 yılında ilk sempozyumumuzu, “Sağlıkta Geri Ödeme Sistemleri Sempozyumu” adıyla yaptık.  Burada hem hastaneleri hem ilaç sektörünü hem de tıbbi cihaz sektörünü bir araya getirdik.

İçerisinde bulunduğumuz 2012 yılında da 1. Sağlık Ekonomisi Kongresi’ni gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunu çok önemli görüyoruz, çünkü Türkiye’de ilk kez sadece sağlık ekonomisi temalı bir kongre yapılıyor. Baktığımız zaman sağlık yönetimi ile ilgili olan birçok kongrede sağlık ekonomisinin alanına giren çalışmalar, araştırmalar, yayınlar görüyorsunuz, ama bu temada olan ilk kongre olacak. Bunu yaparken, ilk olmasının getirdiği bazı özellikleri de kullanarak, mümkün olduğu kadar çok fazla sektöre ve bu alanda çalışan çok fazla kişiye cevap verecek bir şeyler olması gerektiğini düşündük. Yurt dışından çok sayıda konuşmacımız var. Uluslararası Sağlık Ekonomisi Derneği Başkanı bizimle olacak. Bunun dışında çeşitli üniversitelerden ve yurt dışındaki çeşitli kamu kurumlarından gelen temsilciler var. Bu şekilde bir kongre düzenledik. Sağlık Bakanlığı, SGK, üniversiteler ve Türkiye açısından önemli sağlık sektöründeki kurumların temsilcilerinin olduğu panellerimiz söz konusu.

Bir de, kongrenin son günü için maliyet etkinlik analizi ve sağlık teknolojilerinin değerlendirilmesi ile ilişkili iki panel planladık. Bu da, bu alana ilgi duyan ya da en azından temel bilgileri edinmek isteyen katılımcıların ilgisini çekecektir, diye düşünüyoruz.

 

Daha çok yöneticilerin mi katılmasını, yoksa hekimlerin mi ilgi göstermesini bekliyorsunuz?  

 

Kongremiz herkese açık. Sağlık ekonomisiyle ilgilenen herkes ister hekim, ister ekonomist, ister bilim adamı olsun, ister üniversitede ister başka yerde çalışsın -ki üyelerimiz arasında bu kesimlerden arkadaşlarımız zaten var- isteyen herkes katılabilir. Biz oldukça geniş bir kesime hitap etmeye çalışıyoruz. O nedenle de her sektörden ve her yerden katılımcımız var.

 

Sağlık harcamaları deyince akla ilk olarak ilaç harcamaları geliyor. Tahmin ediyorum, ilaç sektörü ile ilgili de oturumlarınız var. Kongre içeriği açısından ilaç sektörü ile ilgili neler söyleyeceksiniz?

 

İlaç sektörünü ilgilendiren önemli temalar var. Sağlık teknolojilerinin değerlendirilmesi teması önemli bir tema.  Biliyorsunuz,  sağlık teknolojilerinin değerlendirilmesi Türkiye’ye ilk kez ilaç sektörü ile girdi. 2005 yılından bu yana çok yoğun bir şekilde tartışılıyor ve uygulama da yapılıyor. Kurslarımız zaten buna odaklı.

 

Kongre programına baktığımızda uygulamalı maliyet etkinlik çalışmaları, etkinlik analizi ve raporlama ile ilgili başlıklar görüyoruz. Biraz açar mısınız?

 

Maliyet etkinlik analizi, ilaç sektörünün çok sıkıntısını çektiği alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Biliyorsunuz SGK şu anda geri ödeme kararlarını verirken ilaç sektöründen yeni ilaçların geri ödemesi için bir geri ödeme dosyası istiyor. Bunun için de sağlık ekonomi analizleri istiyor. O analizler de çeşitli modelleme yöntemleriyle yapılıyor ve bunları bir raporlama yöntemi var. Kurslarımızda buna ilişkin eğitimler vermeyi hedefliyoruz.

 

Teşekkürler.


1. Sağlık Ekonomisi Kongresi ana sayfasına ulaşmak için TIKLAYINIZ

sağlık ekonomisi
mehtap tatar
sağlık ekonomisi kongresi
sağlık ekonomisi ve politikası derneği
Yorum (4)
cerrah tolga
global bütçe kontrol edilmeyen evrak olmuş ülkemizde bu doğru yöntem mi? hastanelerin başına eski yöneticiler gelirse bu yenilik mi olur?
0
Cevapla
Dr.Gül KILIÇ
Hestanemizde sayıları fazla teknik kadro var,ama her şeyi satınalma birimi alıyor.Teknik servis mobilya,işlerini üstlenebilir.Dikim atölyesi amacına uygun çalıştırılabilir.
0
Cevapla
Hasan Canerler
Canavar her şeyi yutmaya devam ediyor, the medical mafia görev başında
0
Cevapla
vildan (Altınışık)değirmenci
Başta Mehmet Tokat Hocamız olmak üzere.Mehtap Hoca'mız ve diğer meslektaşlarımız iyi ki bu konuda ve benzeri konularda çaba gösteriyorlar.Ülkemizde profesyonel sağlık yöneticiliğine geçiş bu çabalara rağmen bile 50 yıl sürecek gibi görünüyor
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir