Medimagazin logo

Tamgün Kandırmacası: Halkımız Gerçeği Bilmeli

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Erdener ÖZER'in Cumhuriyet Gazetsindeki yazısı...
Kaynak: CUMHURİYET
Tamgün Kandırmacası: Halkımız Gerçeği Bilmeli
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

26.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kanun hükmündeki kararname (KHK) ile kamuda görev yapan hekimlerin serbest meslek faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeler yapılmıştır. Hekimlere ve hekimlik mesleğine kin dolu bir ruh hali ile hazırlanan, hekimlerin serbest çalışma hakkını gasp eden ve ne vahimdir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptale ilişkin gerekçeleri ve Danıştay kararları hiçe sayılarak yapılan bu düzenleme ile “Tam Gün” olarak bilinen hekimlik mevzuatı yeniden kanunlaştırılmıştır.

Anlaşılan mevcut iktidarın halkın iradesini temsil eden Meclisi ve toplumsal alanda çalışan demokratik örgütlerin düşüncelerini hiçe sayarak hazırladığı çok sayıdaki KHK’lerden, bu kez hekimler de nasibini almış görünüyor. Üstelik kamuoyu önünde hekimlik onuru yine ayaklar altına alınıyor; hekimler ve tabip odaları yıpratılmak isteniyor.

KHK ile yapılan düzenlemelerin kamu yararı gözettiğini öne sürerek, haklarının gasp edildiğini savunan tabip odalarını ve Anayasa Mahkemesi’ne tek itiraz edebilecek kurum olan ana muhalefet partisini kamuoyu karşısında hedef göstermek, ne ölçüde ileri demokrasi örneği sayılabilir?

Kamuoyu tarafından açık olarak bilinmelidir ki, hukuk devleti ve yargı kararları yok sayılarak, ilgili hiçbir kişi ve kurumun görüşü alınmadan, kapalı kapılar ardında hazırlanan son KHK ile hekimlerin serbest mesleki faaliyet hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Bu düzenleme ile özetle:
 

Hiçbir kurumun görüşü alınmadı

1- Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan hekimlerin serbest meslek faaliyetini (muayenehane, işyeri hekimliği, özel sağlık kuruluşu vb.) engelleyen bir mevzuat oluşmaktadır.

2- Üniversitede görevli öğretim üyeleri, yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak kaydıyla, yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde mesleki faaliyette bulunabilecek, meslek ve sanatlarını serbest icra edebileceklerdir.

3- Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu hekimler de mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere muayenehane ve benzeri yerler açamayacak ve vakıf üniversitelerinde çalışamayacaklardır.

4- Kanunun yürürlüğü açısından herhangi bir geçiş süresi öngörülmemiş, kanunun derhal uygulanacağı düzenlenmiştir.

Biz hekimler, vatandaşımıza sağlık sistemi konusundaki gerçekleri bir türlü anlatamıyoruz, anlattırılmıyoruz. Halkımızın eskiye göre sağlık hizmetine daha kolay ulaşmasına karşın, ulaştığı hizmetin nitelikli olmadığını, “paran kadar sağlık” gerçeğini ve sistemin aksayan parçalarının üzerinin nasıl örtüldüğünü sürekli ifade etsek de, anlaşılan halkımız polikliniklerde beş dakikada muayene olmaya, acil servislerde ve yoğun bakımlarda sıkıntı çekmeye, kanser ve kronik hastalıklara daha kolay yakalanmaya razı görünüyor.
 

Kandırmaca

Pekiyi biz hekimler, kendi mesleki haklarımızı kamuoyuna yeterli düzeyde anlatabiliyor muyuz? Yaşadığımız dönemde hekime ve hekimliğe karşı kamuoyu önünde yürütülen olumsuz tutum ve davranışlar nedeniyle, karşımıza önyargıdan oluşan koskoca bir duvar çıkıyor ne yazık ki. Oysa biz hekimler de bu ülkenin insanlarıyız. Bizim de taleplerimiz herkes gibi; geçinmek, barınmak ve insanca yaşamak üzerine.

Bir kere daha ifade etmekte yarar var: “Tamgün” konusu tam bir kandırmacadır. Kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin, 40 saat olan haftalık çalışma zamanının tamamını çalıştığı kurumda tamamlaması “Tamgün çalışma” olarak isimlendirilmektedir. Geçen yıl çıkarılan “Tamgün” yasasından ve yapılan değişikliklerden sonra, 2011 Şubat ayından bu yana, kamuda çalışan tüm hekimler zaten kurumlarında tamgün çalışmak zorundadır. Tamgün çalışma konusunda değişen bir mevzuat hiçbir zaman olmamıştır. Bu nedenle ortada gürültüsü koparılan “Tamgün Yasası” aslında tamgün çalışma ile ilgili değildir. İşin gerçeği ve asıl hedeflenen, hekimlerin mesailerini tamamladıktan sonraki zaman diliminde serbest çalışma hakkının elinden alınmasıdır. Bu şekilde hekimlerin kamuda ya da özelde kıstırılarak, hekim emeğinin karşılığı olan ücretin değersizleştirilmesidir.

Hekimlerin serbest çalışma hakkına olan istekleri nereden kaynaklanmaktadır? Bir hekim günde 8 saat çalıştıktan sonra, yorgun argın neden muayenehanenin yolunu tutsun? Bu değerli zamanı, ailesi ya da sosyal yaşantısı yerine, neden işte geçirsin? Bu ülkede yıllarca sıralarda dirsek çürütmüş, işe yeni atılmış bir hekim, işe yeni başlamış bir polisten daha az maaş almaktadır. Yıllarını mesleğine adamış emekli bir hekim, aynı kıdemdeki emekli bir hâkimden daha düşük bir emekli maaşına sahiptir.
 

Serbest çalışma hakkı

Hep söylüyoruz: Biz hekimler güvenceli iş ve emekliliğe yansıyan güvenceli ücret istiyoruz. Performansa dayalı ek ödeme bizi mutlu etmiyor. Bizler çok hasta bakarak, çok hasta ameliyat ederek değil, çok can kurtararak ücret almak istiyoruz. Bizler emeklilik dönemimizde kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz. Bu nedenle bizler, tek sanatımız olan hekimliği kullanmak için serbest çalışma hakkımıza sahip çıkıyoruz.

Pekiyi bu KHK’den sonra ne olacak? Gerek üniversite, gerekse Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışan yetişmiş, deneyimli hekimlerimizin emekli olarak ya da istifa ederek özel alana geçmesi, beklenen bir sonuç olacaktır. Dolayısı ile vatandaş, bu hekimlere ulaşmak için, ne yazık ki özel sağlık kurumlarına yönelecektir. Gönül ve akıl isterdi ki, özellikle eğitim ve araştırma hastanelerindeki hekimlerimiz için yaşanan olumsuzluklar, bu yasaklayıcı düzenlemeler ile değil, güvenceli iş ve ücret sağlayıcı düzenlemeler ile çözümlenseydi. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirirdi.
 

Hakkımızı arayacağız

Diğer yandan söz konusu KHK hakkında vurgu yapılması gereken bir başka sorun da, üniversite ya da Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde mesleki eğitim alan öğrencilerin eğitiminin ne olacağıdır. Zira tıp eğitiminin usta çırak ilişkisine benzer geleneksel bir yapısı vardır. Bir başka deyişle işin erbabı olan kişi, mesleğini ancak ameliyatta ya da poliklinikte hasta bakarken öğretmektedir. Oysa son düzenleme ile serbest çalışma hakkını tercih edecek bir üniversite öğretim üyesi, gelir getirici faaliyetlerde bulunamayacağından, ameliyat ve hasta muayenesi gibi eğitimde yararlandığı modellerden mahrum kalacaktır.

Sonuç olarak elbette ki biz hekimler, hekim örgütümüze ve paydaşlara sarılıp, özlük haklarımızı sonuna kadar savunacağız. İzmir Tabip Odası olarak kararnameye itiraz etme olanağımızın bulunmamasına karşın, bu kararnamenin dayanak olacağı uygulamalara karşı hakkımızı yasal zeminde arayacağız.

 

*Prof. Dr. Erdener ÖZER İzmir Tabip Odası Başkanı 

tamgün
kandırmacası:
halkımız
gerçeği
bilmeli
Yorum (28)
mehmet
BEN SAYIN BAKANIN ŞİMDİDEN ''EY HALKIM GÖRDÜNÜZ MÜ? HANGİ GAZETEDEN MESAJ VERİYORLAR!!'' DER GİBİ OLDUĞUNU DUYAR GİBİYİM.
0
Cevapla
realmardin
hocam ağzınıza sağlık..sizin gibi meslektaşlarımızın varlığı bize dayanma gücü veriyor..söylediğiniz gibi amaç gayet basit, hükümetten bazı şahsiyetlerin eşlerinin dahi ortaklığı olduğunu bildiğimiz özel hastanelere ucuz iş gücü sağlamak..ama bu dönüşüm şimdi olmasa da bi kaç sene sonra bizim eğitimsiz halkımıza patlicak..doktorun evine dahi geldiğini ama ne yazık ki tedavi olamadan süründüğünü hissedecek..bu sölediğim asla bi temenni değil, sadece üzüntü..üzülüyorum halkımıza..biz sadece adalet istiyoruz, o kadar eğitimin, uykusuz gecelerin ardından, yaş 30 una geldiğinde bi dikili ağacı olmadan total 3000 lira maaşla yaşamak istemiyoruz..bu parayı hiç bi sorumluluğu ve riski olmadan berber olarakta kazanabilirdik, ama kimse gecenin 2 sinde berberi uykusundan uyandırıp saçımı kes demiyo :) muz cumhuriyetinden farkımız yok, buna dur diyecekte yok sonuçta doktoru ezip halka şirin görünmek seçim açısından büyük bir rant kapısı..çaresizlik içinde süreci izliyoruz..tüm beddualarım ki benimkiler tutar bizi bu hale düşürenlere olacak, hergün beddua ediyorum bizi bu hale düşürenlere..bu cihan olmasa da öbür cihanda çıkacak tüm kötülüklerin acısı..
0
Cevapla
Burcu Yaprak
Bu elitist hocalarımız bizler mecburi hizmete giderken bir kelime dahi etmediler... Ama kendilerine mecburi hizmet konunca ortalığı birbirine kattılar. Sözün özü şu, kendinize yapılmasını istemediğinizi başkasına yapmayın. Tam gün serbest çalışma hakkımızı elimizden alıyor kabul ediyorum ama zora gelince halkı öne sürerek çözüm bulmaya da çalışmayın. Eğer bu ülkede bir sözde elitist hoca bir tıp öğrencisinin ayağı kırılınca ameliyat için astronomik paralar istiyorsa ya da biri (tıp öğrencisi ya da asistan) annesini götürünce bir tansiyon ölçümü için 250 TL alıyorsa kimse kusura bakmasın bu ortamda ne etik kalmıştır ne de ahlak (bunu yapmayan az sayıda örnek hocalarımızı tenzih ediyorum ama çoğunluk bu hale gelmiş durumda ne yazık ki) Önce hipokrat andını önümüze koyup düzden okuyalım, meslektaşlarımızı kardeşimiz olarak bilelim, kimseye zulüm yapmayalım ve o yollardan geçtik demeyelim sonra gelin konuşalım. Zaten ne benim asistan kardeşimin ne pratisyen ne de yeni uzman kardeşimin muayanehane açmak gibi şansı yok, bu olup biten gerçekten de yıllardır bu sistemi sömürenlerin sorunu benim değil. Ben insanca yaşayacak dolu dolu bir ücret ve onurlu bir hekimlik istiyorum. Gelin bunun için tantana koparalım 3-5 muayenhanesi olan tuzu kurular için değil. Zaten hekimlerin maaşları nasıl olsa muayanehaneleri var diye yıllarca düşük tutuldu bunu da unutmayalım. İnanmıyorsanız araştırın bakın hükümet tabipliği yıllarında hekimlerin aldıkları maaşlara. Yukarıda yazılanlara ilaveten hatırlatma gereği duydum, CHP Tam Gün'ü Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğünde sadece üniversitedeki öğretim görevlilerine muayanehane açma hakkı yönünde dilekçe verdi, Uzmanlar ve pratisyenler yok sayıldı. Kısacası orada muayanehanesinde öğretim görevlisi hasta bakacak para kazancak diye asistanını kullanmaya hakkı yok! Bunun adı eğitim değil, bunun adı sömürü. Önce içimizdeki sömürüden kurtulmak lazım. Bu haberi okuyanların şu yazıyı da okumalarını tavsiye ediyorum. Bir asistanın (adı sanırsam saklı) tam günle ilgili serzenişi, hatta bence uygun görürse medimagazin bunu da yayınlasın olaya tek bir pencereden bakılmasın. http://www.asistanhekim.org/?p=4382
0
Cevapla
dr.feridun
İzmir tabip odası tam günle ilgili bu KHK ye göstermiş olduğu hassasiyeti daha önce yine kendi üyelerine yapılan aşağıdaki haksızlıklara karşı göstermiş olsaydı, zor zamanlarda hekimlerinin yanında olabilseydi sanıyorum ilgili makamlar ve kamuoyu nezdinde daha çok ses getirebilirdi.Ancak sadece muayenehaneler konusunda bu tepki verildiğinde bir çifte standart söz konusu oluyor. İzmir de kamuda çalışan yüzlerce hekim senelerdir senelerdir 3er aylık geçici görevlere yollanırken neden haklarımız aranmadı.60 lı yaşlarda nöbet tutamaz raporu bulunan doktorlar en uzak ilçelere gönderilirken, 5442 sayılı 1948 yılından kalan kanunla valilik yetkisi kullanılırken bu doktorlara çalıştıkları kendi kurumlarda ihtiyaç olmasına rağmen oradan oraya yollanmasına karşı neden hiç sesini çıkarmamıştır.Bir kere vali yardımcısına gidip bu doktorların çok zor durumda kaldıklarını,gereksiz görevlendirmelerle ilgili konular hakkında konuşulmamıştır.İl sağlık müdürlüğünde doktor atama şube müdürü olan ve sağlık teknisyeni,sağlık memuru olan bu kişinin doktorların geçici görevlerini düzenlediğinin bilinmesine rağme hiç etik olmadığı konusu il sağlık müdürlüğü ile görüşülüp o görevde en azında bir hekimin olması icap ettiği (etik olarak gereken budur)sağlanabilirdi.Bu konularda birşey yapmayıp sadece muayenelerle ilgili tepki göstermek çifte standard oluyor.
0
Cevapla
drsilver
allahınıza kurban TTB sizin gib olsaydı şuan bu durumda olmazdık....herşeyinizle örneksisiniz teşekkürler tüm meslektaşlarım adına
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir