Tam gün tartışmalarında hukuki belirsizlik devam ediyor. Bu belirsizlik ortamı içinde, hekimlerin hak kaybına uğramayacak biçimde hareket etmeleri uygun olacaktır.
Öncelikle gerekçeli karar henüz yayımlanmamıştır. Temmuz sonuna kadar da yetişmeyecektir.
Bu sebeple şimdiye dek konuşulanlara ilave olarak, eldeki diğer verileri de göz önüne alıp buna göre davranmak gerekir.
ELDEKİ VERİLER NELERDİR:
- Kanunun yedinci maddesinin ikinci fıkrası hala yürürlüktedir. İkinci fıkraya göre:
Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir.
Burada bahsedilen “bentler” (çalışma alanları) şunlardır:
a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.
Mahkeme önceki paragraftaki aynı kuralı iptal etmişti. İkinci fıkradakini ise iptal etmedi. Belki de burada bir unutkanlık söz konusu oldu. Bunlar gerekçeli kararda açıklanacaktır.
Sağlık Bakanlığı iptal edilmeyen bu fıkrayı nasıl uygulayacağını açıklamamıştır. TTB de bu hükmü nasıl değerlendirdiğini izah etmemiştir. Diğer bir deyimle taraflar bu hüküm konusunda sessiz kalmayı tercih etmişlerdir. Oysa bu kural düğümü çözebilir. Ancak Bakanlık ilk gün açıklamasında bu kuralı aleyhe yorumlamayacağını göstermiştir.
GATA’NIN DURUMUNA DİKKAT!
2) GATA’ya ilişkin karar olumsuzdur.
Davada, 2368’i kaldıran hükmün iptalini istenmedi fakat GATA Kanununun serbest çalışmaya ilişkin hükmünü yürürlükten kaldıran kuralın yürürlüğe giriş süresinin iptalini istendi. ANCAK MAHKEME, (GATA KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ SÜRESİNE İLİŞKİN İPTAL TALEBİNİ) REDDETTİ. Bu karardan, Yüksek Mahkemenin GATA ile üniversiteler arasında bir ayrım gözettiği anlaşılmaktadır. Bizce son derece haksız ve ağır sonuçlar doğuracak bu husus da çok önemlidir ve henüz hiç tartışılmamıştır. Mahkeme, bunun hukuki dayanaklarını gerekçede mutlaka izah edecektir.
Şimdi, bu verilerin üzerine 657 ve 2368 tartışmalarını (bu konuda görüşlerimizi daha önce açıklamıştık) da ilave edip buna göre bir yol haritası belirlemek gerekir.
PEKİ NASIL BİR YOL İZLENMELİDİR?
Kuşkusuz hekimler adaletsiz ve eşitsiz sonuçlar doğuran tam gün uygulamasına karşı hukuk mücadelesine devam etmelidir.
Burada bizim önerilerimiz şunlardır:
Sağlık Bakanlığının tam gün uygulamasına ilişkin Genelge, Yönerge vb. bir genel düzenleyici işlem yayımlaması halinde, bunun iptali ve yürütmesinin durdurulması istenmelidir. Bu davadan elde edilecek neticeden herkes yararlanacaktır. Bu dava Danıştay’da açılır. Daha önce mecburi hizmet uygulamasında Danıştay, birkaç gün içinde yürütmenin durdurulması kararı vermişti. Şimdi de benzer bir netice elde edilebilir. Kanaatimizce Sağlık Bakanlığı da sözgelimi Kayseri’de, Trabzon’da, Aydın’da açılacak tek tek bireysel davalarla uğraşacağına tek bir dava ile uğraşmak için bu çözüme yönelecektir.
Şayet Bakanlık böyle bir genel düzenleme yapmaz ise bireysel işlemlere karşı itirazda bulunarak çözüme gidilmelidir.
Bu durumda verilecek cezayı göze alan hekimler muayenehanelerini açık tutabilir. Bakanlığın hemen elemanlarını gönderip muayenehaneleri kapatacağı anlaşılıyor. Bu kez bu kapatma işlemi hakkında dava açmak ve Anayasaya aykırılık itirazında bulunulması lazım gelir. Açıkçası, şeflik, şef yardımcılığı, idarecilik vb. beklentileri olanlar için bu yöntem riskli… Ancak muayenehaneyi açık tutma tercihi, bir sonraki paragraftaki usule göre yaklaşık 60 gün zaman avantajı sağlayacaktır. Bu durumda nihai dava kazanıldığında, ceza da kalkacak, ayrıca gelecekte bir tazminat davası açmak da mümkün olacaktır.
Diğer seçenekte hekimler, rızaları ile 30 Temmuzda muayenehanelerini kapatır. Hemen ertesi gün tekrar açma talebinde bulunur. Sağlık Bakanlığı bu kez muayenehane açmaya izin vermeyeceği için bu izin vermeme işlemini dava etmek, disiplin cezasına maruz kalmamak açısından daha emin bir yol tercihi olacaktır. Burada yaklaşık 60 günlük bir gecikme olur, ayrıca tazminat davası açma imkanı da kısmen zayıflar.