Bugün Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'u da bünyesine alan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 2010 yılı açığının 31 milyar TL olması bekleniyor. SSK'nın eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Ankara Bağımsız Milletvekili Zekai Özcan, "SGK bir kamu kurumdur. Bunun zarar veya kâr etmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Kâr etmek için ya emekli maaşlarını düşüreceksiniz ya da primleri artıracaksınız. Sosyal devlet bunu yapmaz" diyor.
Kâr etmesi olası değil
SSK'nın Kılıçdaroğlu'nun döneminde zarar ettiği iddiaları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Ağustos'ta düzenlediği Afyon mitinginde ilk kez gündeme geldi. Ancak SSK veya şimdiki adıyla SGK'nın performansına bakıldığında kurumun sadece Kılıçdaroğlu döneminde değil AKP'nin 2002 yılında seçimi kazanmasından bu yana geçen 8 yılda da rekor rakamlara ulaştığı görülüyor. Bu dönemde Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'la birleşen ve adı Sosyal Güvenlik olan kurumun açığı 2010'un ilk altı ayında 13 milyar 872 milyon TL olurken rakamın yılsonuna kadar 31.7 milyar TL'ye ulaşabileceği belirtiliyor.
Peki bir sosyal güvenlik kurumu "kâr" edebilir mi? Konunun uzmanlarına göre bir sosyal güvenlik kurumunun gelir ve giderleri konuşulurken kullanılması gereken terminoloji "kâr" veya "zarar" olmamalı. Çünkü bir sosyal güvenlik kurumu dünyanın hemen her yerinde açık veren bir kurum.
Çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Metin Kutal konuyla ilgili olarak "Anayasalarında sosyal devlet ilkesini benimsemiş devletlerde bu alandaki açıkları kabul etme ve bütçe imkanları ile kapamak zaten mecburidir" diyor.
Kutal, "Batıda devletin bu alana katkısı ile Türkiye'de kara delik tabir edilen ve büyük rakam denilen harcamalar karşılaştırırsak Türkiye'deki rakamların batıdakine göre düşük olduğu ortaya çıkmaktadır. Sosyal devlet zararı sineye çeken devlettir. Ayrıca şu veya bu genel müdür zamanında sosyal güvenlik hizmeti sırasında açık vermiş olmasının yöneticileriyle ilgili olduğunu sanmıyorum" diye konuşuyor.
Fatura çalışanlara çıkacak
Sosyal güvenlik kurumlarının amacının ülkedeki çalışanların lehine düzenlemeler yapmak olduğunu söyleyen Kamu Emekçileri Konfedarasyonu (KESK) Başkanı Sami Evren ise "Kurum özerk olmalı. Türkiye'de ise sosyal güvenlik kurumları yapısı itibariyle Çalışma Bakanlığı'na bağlıdır ve demokratik değildir. Çalışanların temsil sayısı çok azdır. Kurum, siyasi arpalık durumunda olduğu için talan edilmiştir.
Peki kar etmek için ne yapacak? Aklıma kötü şeyler geliyor: Mesela Primleri mi artıracak? Emekli ikramiyelerini veya maaşlarını mı düşürecek? Eğer kurum kâr edecekse korkarım bu defa da fatura, çalışanlara çıkacak" diyor.
BAŞBAKAN KAMU ÇALIŞANLARINA SUÇ YÜKLEDİ
2001 yılında SSK Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yaparken Ecevit Hükümeti'nin politikalarına karşı çıkan ve üzerindeki baskılar nedeniyle üç ay içinde istifa eden Zekai Özcan da SSK gibi kurumların kâr etmesinin imkânsız olduğunu söylüyor. Halen bağımsız milletvekili olan Özcan, şunları söylüyor: "Referandum sürecindeki tartışmaları anlamsız ve düzeysiz buluyorum. Kavramlar tam bilinmeden konuşuluyor. Sosyal devlet olması gereken bir ülkeyiz; ama değiliz. Sosyal güvenlik için milli gelirin yüzde 1'inin altında harcama yapıyorsanız, sosyal devlet değilsiniz demektir. SGK da kamu kurumdur. Bunun zarar veya kâr etmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Özel kurum değildir. SGK'nin kar etmesi için iki yol vardır. Emekli maaşlarını düşürüp primleri artırırsan kar edersin. Ama bu bakkal hesabıdır. Başbakan bu bilgileri kimden alıyorsa sorgulamalıdır. Başbakan bu demeci vermekle gelecekte kamu kurumlarında çalışanlara da büyük sorumluluk ve suç yüklüyor. Hükümet talimatına rağmen yapılan hatalar demek ki bundan sonra kişilere yüklenecek."
ZEKAİ ÖZCAN'A GÖRE SSK'YI BATIRAN 10 NEDEN
1. İnsanlar eski dönemde 38-43 yaşında emekli edilmeye başladı.
2. 1969 sonrası kurumların aktüeryal dengeleri bozuldu.
3. Kayıtdışı istihdam arttı.
4. Prime esas kazançlar düşük gösterildi.
5. Primlerde gecikme cezaları affedildi.
6. Primi alınmayan ödemeler yapıldı.
7. Prim gelirleri ile ödenen aylıklar arasındaki ilişki zayıfladı.
8. Uzayan ortalama ömür nedeniyle aylık ödeme arttı.
9. Sağlık yardımları arttı.
10. Borçlanma kanunları giderleri artırdı.