Aksoy, Dr. Hatice Oruç’un Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servisinde hasta yakınları tarafından saldırıya uğramasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarına yönelik son yıllarda şiddetin giderek arttığını kaydetti. Şanlıurfa’nın da bu alanda çok iyi bir üne sahip olmadığını belirten Aksoy, 22 Haziran gecesi kalçasından bıçaklanarak Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servisine gelen bir hastaya tedavi uygulayan Dr. Hatice Oruç ve bir sağlık personelinin hasta yakını tarafından saldırıya uğradığını, sağlık personelinin burnunun kırıldığını, Dr. Oruç’un ise ağır hakaret ve küfüre maruz kaldığını dile getirdi.
Aksoy, “Ortaya çıkan olumsuz durum karşısında hayati tehlikesi olmayan hastaya gerekli pansuman yapıldıktan sonra başka bir sağlık kurumuna sevk edilmek için ambulansa götürülmek istendiğinde hasta ve yakınları acil servisi birbirine katmış, sağlık personelline saldırmış ve kamu malına zarar vermiştir. İşin daha vahim olan tarafı hasta kendisine zarar vermek adına pansumanını açmış, yarasını eli ile tekrar kanatmış ve orada bulunan kameralara bu şekilde görüntü vermiştir” dedi.
Başta acil serviste görev yapan bütün genç ve yetenekli hekimler olmak üzere bütün hekimlerin tek amacının sağlık hizmetini vatandaşlara en iyi şekilde vermek olduğunu vurgulayan Şahin Aksoy, yapılan araştırmalara göre, acil servis hekimliğinin polislik, gardiyanlık, itfaiyecilik ve askerlikten daha riskli bir meslek haline geldiğini söyledi.
“Toplumsal cezalandırma yöntemi kullanılsın”
Prof. Dr. Aksoy, şöyle devam etti:
“Bugün ülkemizin her yerinde, özellikle de Şanlıurfa’da acil servis hekimleri nöbetlerine giderken ‘bugün hangi tür tehdit ve saldırılara maruz kalacağım’ endişesini taşımaktadır. Hiçbir kamu görevlisi böyle bir kaygıyı taşımak zorunda olmadığı gibi, hekimler de bu kaygıyı en son taşıması gereken kişilerdir. Bizim açımızdan olay kabul edilemez ve katlanılamaz boyuta gelmiştir. Başta bu eylemleri yapan kişilere cezasını takdir edecek olan adalet sistemi olmak üzere, bütün sorumlu ve yetkilileri bir kez daha göreve davet ediyoruz. Özelliklle de Şanlıurfa’nın sağduyulu insanları ve kanaat önderlerinden bu tip olaylara karışan insanlara ‘toplumsal cezalandırma yöntemlerini’ kullanmalarını bekliyoruz.
Eğer meslektaşlarımıza yönelik bu tür tehdit ve saldırılar devam ederse yasal ve etik sınırlar içinde kalmak sureti ile farklı ve kademeli eylem planlarımızın olduğunun bilinmesini isteriz. Bu tür saldırıların özellikle bayan meslektaşlarımıza yönelik olmasından ve bu gençlerin can, mal ve namuslarını koruma görevinin başta devletimiz olmak üzere Şanlıurfa halkının üzerinde olduğu gerçeğinden yola çıkarak bütün tarafları görevlerini yapmaya davet ediyoruz.”