Medimagazin logo

Sağlıkta "hızlı" Dönüşüm neye dönüşecek?

Erdoğan SÜZER'in BUGÜN Gazetesindeki yazısı...
Sağlıkta "hızlı" Dönüşüm neye dönüşecek?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlığımız satranç tahtasında!

 
Satranç ya da kumar; sağlığımız üzerinden kritik bir oyun oynanıyor!
 

Türkiye sağlıkta büyük bir dönüşüm yaşıyor. Hastanelerdeki kuyruklar henüz bitmese de önemli ölçüde azaldı. Hekime ve ilaca ulaşmak artık daha kolay. Hedeflenen hasta memnuniyetine hızla yaklaşılıyor. Hızlı dönüşüm Türkiye'de sağlıklı bir sağlık sisteminin kurulmasını mı sağlayacak yoksa sağlığımızı ve paramızı sürekli kaybettirecek bir çarka mı dönüşecek?

 

Sosyal güvenlik sistemi üzerinden sağlığa geçen yıl 31,7 milyar lira harcandı. Sağlık giderlerinin yaklaşık 15 milyar lirasını ilaç, geri kalanını da tedavi ve benzeri harcamalar oluşturuyor. Satranç işte bu iki büyük pasta üzerine oynanıyor. Bir tarafta devlet, karşı tarafta ilaç ve hastane sektörü var. Devlet bir masada eczacılar ve dev ilaç firmalarına karşı atla, vezirle hamle yaparken, diğer masada hastanelere karşı sahaya kalesini sürüyor. Ne yazık ki her hamle, karşı hamleyle etkisiz kılınmaya çalışılıyor.

 

Devlet global bütçe hamlesi sayesinde ilaçta 2,5 milyar lira tasarruf sağlamıştı. Hamleler yerini bulursa tedavi giderleri de 3,9 milyar lira kısılmış olacak. Ancak oyun çok acımasız! Özel değil, devlet hastanesinde çalışan bir hekim sağlığımız üzerinden oynanan oyunu şöyle anlattı:

 

"Doktorlara performans sistemi getirilince hastane yönetimi bütün hekimleri toplayıp, hastaneye para kazandıracak şekilde çalışmamızı istedi. Bir anda tahlil, röntgen hatta ameliyat sayıları arttı. Bütün hastanelerde benzer durum yaşanmış ki, global bütçe sistemine geçildi. Hastane yönetimi bizi tekrar toplayıp, 'Arkadaşlar mümkün olduğunca az tahlil, az röntgen isteyin. Hastaya ne kadar harcarsak harcayalım SGK'dan alacağımız hasta başı ücret değişmiyor. Çok masraf yaparsanız hastane de zarar eder sizler de' dedi. Masrafı düşürdük. Ancak kazancı artırmanın da yan yollarını bulduk. Örneğin bir hastaya 15 gün içinde yapılan tüm tedavi giderleri için SGK tek ödeme yapıyor. Biz de bunu aşmak için hastalarımızı 20 gün sonra yeniden hastaneye gelmelerini tavsiye ettik. Hastayı sağlığıyla ilgili biraz korkuttuğunuzda hastanenin müdavimi yapabilirsiniz."

sağlıkta
"hızlı"
dönüşüm
neye
dönüşecek?
Yorum (6)
ky
SAĞLIKTA (hastalığa) DÖNÜŞÜM • Geçen 30-40 yılda sağlık ve ilaç sektörü çok büyük gelişmeler kaydetti. Bugün artık mükemmel diyebileceğimiz yüzlerce ilaca sahibiz. Her çeşit inceleme ve tedavinin yapıldığı dev hastanelerimiz mahalle aralarına kadar yayılmış durumda. Herkes canı istediğinde istediği hastane ve doktora gidebiliyor. 2008 yılında muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış. Sağlığa harcadığımız para ise son 15 yılda % 500 artmış. • Sağlığa harcadığımız para son 15 yılda % 500 artmış olsa da bu artış % 500 sağlık anlamına gelmiyor. Bunca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye ve sağlığa harcadığımız milyarlarca dolara rağmen, hem hasta sayısı hızla artıyor, hem de yaygın sağlık sorunlarının tedavisinde başarılı olamıyoruz. Burada bir çelişki yok mu? Örneğin hipertansiyonda başarı oranımız bunca hastane, bunca doktora ve bunca ilaca rağmen oldukça düşük. Hastaların %70-80’inde hedeflenen tedavide başarılı değiliz. Başarısızlığın nedenleri ve çarelerinden habersiz, önce hasta oluyor sonra tedavi oluyoruz. Boyun eğdiğimiz bu kaderi sorgulayacak kimse yok mu? • Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet ve şişman hasta sayısı rekor düzeyde artmış, adeta bir salgına dönüşmüş. 17 milyon kişi hipertansiyon hastası, çoğunun bundan haberi bile yok. Şeker hastası sayısı hızla artıyor, şimdiden 6 milyona ulaşmış. Hepatit B- C taşıyıcısı 6 milyona ulaşmış. Karaciğer nakline aday binlerce hasta çaresiz kötü kaderini beklerken, tam sayfa alkol reklamları çocukları bile özendiriyor. Daha sigara olayını bile çözemedik. Hastane acil kapılarında ve restoranlarda insanlar fosur fosur sigara içerken biz neyi tartışıyoruz? • Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf! Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? Sağlıklı yaşamanın bilimsel formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına gelmiyor? • Çözüm diye dayatılan her şey, trilyon dolarlık küresel sektörü şişirmekten başka işe yaramıyor. Artan sağlık harcamalarına rağmen, toplum daha sağlıklı değil. • Şişmanlıktan kansere, hipertansiyondan diyabete kadar bir dizi sağlık sorununa getirilen çözümler, yaşam tarzını değiştirmek yerine yaratılan sektörü daha da büyütmek esasına dayalı. • Sonucta ne mi oluyor? Hastalıklar daha şimdiden rekora koşuyor. Kanser çığ gibi artıyor, önümüzdeki yıllarda 1 numaralı ölüm nedeni olacak. Kalp hastalıkları ise zaten 1 numaralı ölüm nedeni. Herkes anjiyo yaptırmak için sırada. Parmağa yüzük takar gibi damarlara stent taktırmak, baypas ameliyatı olmak moda oldu. Bu gidişle haftanın her günü ayrı bir uzmana ihtiyacımız olacak: Kalp, damar, akciğer, böbrek hastalıkları, kanser, diyabet… • Kalp yetmezliği oranı ülkemizde yapılan HAPPY isimli araştırmanın erken sonuçlarına göre, dünya ortalamasının 3 katına çıkmış, yani dünya ve olimpiyat şampiyonu olmuşuz haberimiz yok. Bu hastalara ne kadar yoğun bakım yatağı lazım bilen yok. Kıt kaynaklarımızı hastalıkları önlemek ve sağlığı korumak yerine organ nakillerine harcıyoruz. Binde 1-2 hastayı kurtaralım da diğerleri ne olacak? • Türk Nefroloji Derneği tarafından Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK desteğiyle yapılan CREDİT isimli araştırma ise, sekiz milyon" kişinin böbrek hastası olduğunu gösterdi. Yani her yetişkin 6 kişiden birisinde kronik böbrek hastalığı bulunuyor. Diyaliz ve böbrek nakline aday olan bu hastaların tedavisi için harcanacak emek, organizasyon ve kaynakları, hastalıkları önlemek için kullansak daha mantıklı olmaz mı? Hasta eden ve süründüren kaderimiz ne zaman değişecek? • Sağlık Bakanlığı - Başkent üniversitesi işbirliği ile yapılan araştırma, hastalık ve kayıpların % 86’sına hastalıklı yaşam tarzının sebep olduğunu söylüyor. Bilim, ‘sebepleri yok edin, hastalık ve ölüm üreten bataklığı kurutun’ diyor, biz ise kedinin kuyruğu peşinde dolandığı gibi hastalıkların vahim sonuçlarıyla ömür tüketiyoruz. Sebepleri yok edecek farkındalık yaratmak kimsenin işine gelmiyor. • Dereler akıtılan zehirler, içme suyuna karışan kanalizasyon suları, yemyeşil çevreye atılan, toprağa gömülen kimyasal atıklar, kirli sanayinin zehirli dumanları her çeşit hastalık, kanser ve ölümlere yol açarken, bizler hastane doktor şifa arıyoruz. Yediğimiz içtiğimizi zehir eden kanserojen maddeler ve kirletilen hava her çeşit kanser, kalp, damar ve akciğer hastalığına davetiye çıkarırken bizler seyrediyoruz. • Bunca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen hasta sayısı azalacağına artıyor. Ne bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, ne mahalle aralarına kadar yayılan dev hastaneler ve ne de giydiğimiz kırmızılar kötü kaderimizi değiştiremiyor. Neden acaba? Nerede hata yapıyoruz? Eksik olan nedir? • Küresel sağlık anlayışının göz boyaması yüzünden bu çok önemli paradoksu göremiyor ve çözemiyoruz. Sağlık ve hayatımızı kilitleyen bu çelişki hala devam ediyor. Hasta eden yaşam tarzı yüzünden, sağlık ve hayatımız tükeniyor. Bilim dünyamız ve aydınlarımız bu kötü kader için ne diyor acaba? • Küresel sağlık mehdileri ise sihirli gıdalarla ve yüksek teknolojiye dayalı rüyalarla toplumu uyutmaya devam ediyor. Yeter ki bu kirli akvaryumu temizlemeyi kimse aklına bile getirmesin! Zaten mümkün değil. Verilen mesaj bu! Dayatılan yaşam tarzını zorunlu olarak yaşıyoruz. • Kirlenmiş akvaryumda yaşamaya çalışırken hastalıkların dipsiz bataklığına gömülen ve sonra da tedavi için çırpınan kadersiz bir toplumun acı hikayesi bu ! Arkası bitmez dert ve hastalıklardan bıkanların, ‘sonuçlarla uğraşmak yerine sebepleri yok edin’ diyen bilimsel anlayışı idrak etmesi ve ülkemizin doktor ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olması dileği ile… Yazının devamı: www.kemalyesilcimen.com
0
Cevapla
dog cim
yazıyı okuyunca bunun su üstünde görülen kısmının anlatıldığını farkettim.Aslında dönüşüm denilen şey iflasa götürmektedir. Hem hasta iflası hem hekim iflası gerçekleşecektir..hasta iflası:hiçbir hasta şu anda tam anlamıyla bakılmamakta gelişigüzel huzlı bir şekilde atlatılmakta,hekim iflası da bu tempoyla bu çalışmayla gidilirse yıpranma oranları depresyon oranları ve intihar olayları artacaktır bence...bu arada sgk da iflas etmezse tabiii
0
Cevapla
hs
Sağlıkta dönüşüm zırvasıyla basınımız yavaş yavaş ilgilenmeye başladı, bakan(lığ)ın öve öve bitiremediği sistemin ne kadar ucube olduğunu muhtemelen herkes ufak ufak anlamaya başladı
0
Cevapla
Okan
Çok yakında DOKTORLARIN ÇILGIN PROJESİNİ açıklıyorum..Bekleyin...
0
Cevapla
SU
ben bu dönüşüm projesinin 2001 yılında tamamını İngilizce'den Türkçe'ye resmen çeviren kişiyim. Tamamı ithal. tüm detayları ile sağlık çalışanlarını neyin beklediğini biliyordum o zamandan beri. Kısacası hastaneler-üniversite veya devlet farketmez- ayakta duarbilirlerse duracaklar yoksa batacak ve hatta amaçlı olarak batırılıp sonra da satılacaklar. doktorlar ve diğer çalışanlar ise Türkiye'nin hangi köşesinde kim daha iyi şartlar ve ücret önerirse sözleşmeli olarak oraya gidecekler. buna hocalarımız dahil... Tıpkı USA deki gibi. beğenirsen git yoksa istifa et mantığı...yani tam bir ticarethane mantığı ile çalışacak hastaneler. seçimden sonra tüm bunları daha net göreceğiz...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir