Medimagazin logo

Prof. Dr. Çakmur: Parkinson hastalığında bir patlama yaşanabilir

Prof. Dr. Raif Çakmur, “Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını tahmin edebiliriz. Başka bir deyişle önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda kalacağız.” dedi.
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Prof. Dr. Çakmur: Parkinson hastalığında bir patlama yaşanabilir
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN - Parkinson hastalığına ilişkin önemli bilgiler veren Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raif Çakmur, “Bugün için dünyada 10 milyon, ülkemizde 150.000 civarında Parkinson hastası olduğunu tahmin etmekteyiz. Parkinson hastalığı sıklığı yaş ile arttığından yaşlı nüfusun fazla olduğu ülkelerde hastalığın görülme oranı da artıyor. Toplumumuz, hızla yaşlanan toplumlar arasında sayılmaktadır. Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını tahmin edebiliriz. Başka bir deyişle önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda kalacağız. Bu hastalıkla ilgili olarak hekimlerin ve toplumun daha bilinçli olması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

1.      Parkinson hastalığı tanısına yol açan tipik belirti ve semptomlar nelerdir? Dikkate alınması gereken ayırıcı tanılar var mı?

Parkinson hastalığının tanısına yol açan tipik belirtiler hareket ile ilgili olup temel olarak titreme, hareketlerde yavaşlama ve hareket miktarının azalması şeklindedir. Son yıllarda hastalığın hareket etkilenmesinden çok önce koku alma sorunu, kabızlık, depresyon, uyku problemleri ve omuz ağrısı gibi sorunlarla başlayabildiği saptanmıştır. Ancak hastalık genellikle motor semptomlarla tanı almaktadır.

En iyi bilinen bulgu olan titreme, hastalarının yaklaşık olarak %50 ile %75 kadarında başlangıç bulgusudur. Ancak her titremesi olan kişi Parkinson hastası değildir. Titreme dışında başlıca belirti ve bulgular arasında el yazısında küçülme, yürürken kolları sallamama, mimiklerin azalması, yavaş, ufak adımlı veya ayakları sürüyerek yürüme, bir veya daha fazla uzuvda (kol veya bacak) kasılma, vücut duruşunun öne eğik şekil alması, , monoton, yumuşak ve alçak sesle konuşma sayılabilir.

Hastalarda belirti ve bulgular tam olarak aynı olmaz. Başlangıçta sıklıkla bir beden yarısında veya yalnızca bir kol veya bacakta ortaya çıkan belirtiler zaman içinde iki yanlı tutulmaya yol açar. Hareketlerdeki yavaşlık çok belirgin olduğu zaman hastalar en basit günlük işlerinde bile yakınlarının yardımına gereksinim gösterebilir. Hastadan hastaya belirtilerin varlığı, şiddeti ve hastalığın ilerleme hızı farklıdır.

Öncelikle Parkinson hastalığının ikincil parkinsonizm ve atipik parkinsonizm tablolarından ayırıcı tanısı önemlidir. İlaç ve cerrahi tedavilere Parkinson hastalığında iyi yanıt alınırken diğerlerinde tedavi cevabı zayıf veya yoktur. Eğer titreme çok hakim bulguysa ve diğer bulgular dikkati çekmiyorsa, bu durumda gelen hastalar yine ilerleyen yaşlarda görülen ve aslında Parkinson hastalığından çok daha sık olarak karşımıza çıkan, sadece titreme ile seyreden bir başka hastalıkla karıştırılabilir. Bizim “esansiyel tremor” olarak isimlendirdiğimiz bu hastalık ailevi zeminde gelişmesi ve sadece titreme ile seyretmesi nedeniyle “ailevi iyi huylu titreme hastalığı” olarak da isimlendirilir.

2.      Parkinson hastalığı tipik olarak zaman içinde nasıl ilerler? Hastalığın evreleri nelerdir ve klinik olarak nasıl ortaya çıkarlar?

Parkinson hastalığı, diğer nörodejeneratif hastalık gibi sinsice başlar ve yavaş seyreder. Hastalığın seyri kişiye göre değişik hızda olmakla beraber, tüm hastalarda asimetrik motor tutulum başlangıçtan itibaren vardır ve ileri dönemlere kadar varlığını korur. Hastalığın evrelemesinde kullanılan Hoehn Yahr Evrelemesi, tek taraflı etkilenmeden çift taraflı etkilenmeye, dengenin bozulmasından yatağa bağımlı kalmaya kadar giden 1'den 5'e kadar olan aşamaları içerir.

3.      Parkinson hastalığını yönetmek için ana tedavi yöntemleri nelerdir?

Parkinson hastalığı en iyi tedavi edilen nörolojik hastalıklardan biridir.  Günümüzde başlangıçta tedavi ağızdan alınan ilaçlarla yapılmakta olup bu amaçla kullanılan çok sayıda ilaç seçeneği bulunmaktadır.

Hangi ilaç grubunun (levodopa içeren ilaçlar, dopamin agonistleri, MAO-B inhibitörleri, antikolinerjikler) seçileceğine, hastanın yaşı, belirtilerinin ağırlığı ve niteliği (titreme veya yavaşlıktan hangisinin ön planda olduğu), belirtilerin ne kadar işlevsel veya sosyal sorun oluşturduğu ve nihayet hastanın eşlik eden genel sağlık sorunları gibi faktörlerin hepsi bir arada dikkate alınarak karar verilir.

Özetle günümüzde; hastalığı tamamen iyileştirici, kesin bir tedavinin henüz bulunmamasına karşın; kullanılan ilaçlar hastalık belirtilerini büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağlayabilmektedir. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu olarak yaşarlar.

4.      Parkinson hastalığı ile ilişkili bazı yaygın komplikasyonlar nelerdir? Bu komplikasyonlar hastalığın genel yönetimini nasıl etkiliyor?

Parkinson hastalığı ilerledikçe ağızdan alınan ilaçlar giderek yetersiz kalabilir, daha sık veya daha yüksek dozlarda alınmaları gerekebilir, bu da yan etkilerin artmasına yol açabilir. Eğer tüm ayarlamalara karşın hastanın yavaş/donuk olduğu dönemler günde toplam 2 saatten daha uzun olursa, iyilik dönemleri de istemsiz hareketler gibi yan etkilerden dolayı yeterince kaliteli geçmezse cihaz destekli tedaviler düşünülür.

Parkinson hastalığında kullanılan cihaz destekli tedaviler arasında cerrahi yöntemler çok sık konuşulsa da cerrahi dışında iki yöntem daha vardır. Bu yöntemlerden birinde ilaç (apomorfin) cilt altına, diğer yöntemde ilaç (levodopa jeli) PEG aracılığı ile jejunuma pompa aracılığıyla sürekli infüzyon şeklinde verilir.

Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi, uygun hastalarda yararlı olabilir. Yakma (ablasyon) ve beyin pili (derin beyin stimülasyonu) olarak bilinen bu yöntemler her hasta için uygun değildir.

Parkinson hastalığında araştırılan yeni tedavi yöntemleri ise kök hücre araştırmaları, hücre nakli yöntemleri, gen tedavileri ve büyüme faktörü yöntemleri ile aşı araştırmaları olarak özetlenebilir. Şu an için klinik kullanıma bu tedavilerin hiçbiri yansımamıştır.

5.      İlaç tedavisinin yanı sıra, Parkinson hastalığı semptomlarını yönetmeye yardımcı olmak için başka hangi farmakolojik olmayan tedaviler mevcut?

Parkinson hastalığının orta ve ileri evrelerinde yürüyüş bozuklukları, denge kusurları ortaya çıkar, bunu düşmeler izleyebilir. Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir. Parkinson hastalığında Yoga ve Tai Chi gibi fiziksel aktivitelerin ve dans etmenin yararlı olduğuna ilişkin bilimsel kanıtlar giderek artmaktadır. Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedildiği saptanmıştır.

Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir. Son yıllarda hem hayvan deneyleri hem de insanlardaki gözlemler, fiziksel aktivitelerin (egzersiz, dans, Yoga, Tai Chi vb) beyinde yeni sinir şebekeleri oluşturarak, beyin kan akımında değişiklikler yaparak, sinir hücrelerini besleyici (trofik) faktörlerin salınımını arttırarak Parkinson hastalığının seyrini daha ılımlı hale getireceğini düşündürmektedir.

Egzersiz sadece yürüyüş, denge, postürü düzeltmekle kalmaz, Parkinson hastalığının depresyon, apati, yorgunluk ve kabızlık gibi motor dışı belirtilerini de olumlu etkiler. Hareketsizliğin davet edeceği kalp damar hastalıkları ve osteoporoza (kemik erimesi) karşı da koruyucu işlev görür. Hastaların yaşam kalitesinin arttırılmasında fizik tedavi ve egzersiz de büyük önem taşımaktadır.

prof dr raif cakmur
parkinson
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir